Bir andan öğle yemeğimi yerken diğer yandan da karşı masamda oturmuş yemek yiyen Atalay'ı izliyordum. Genelde onu rahat izleyebilmek için tam karşısındaki masayı seçer ve hiç çaktırmadan onu izlerdim, uzaktan. Çaktırmama kısmı artık önemli değildi. Çünkü Atalay sonunda ona karşı olan hislerimi öğrenmişti. Bu kalbimde çiçekler açtırıyordu. Üstelik artık bana daha ılımlı yaklaşıyordu. Mesela dün sabah beraber kedi beslemiştik en basitinden.
Dünden beri hiç konuşmadığımız aklıma geldiğinde telefonumu çıkardım ve gülerek ona bir mesaj attım.
Buğlem: Atalay
Mesajı atıp ona baktım. Gözleri masanın üstündeki telefonuna kaydı. Kaşığını bırakıp telefonunu eline aldı ve bana cevap verdi.
Atalay: ?
Buğlem: Yaklaşık olarak 27 saattir konuşmuyoruz.
Buğlem: Beni özlediysen üçe bas.
Atalay: 4
Buğlem: Demek bir tık fazla özledin :)
Atalay: ÖZLEMEDİM
Buğlem: :(
Buğlem: Alt tarafı özlemeni istedim. Canını mı istedim?
Atalay: Özlemedim diye ölmezsin.
Buğlem: Peki mesela dünyada kıtlık olsa ben de bir patates olsam beni yer miydin?
Atalay: Konumuzla alakasını sorguluyorum şu an.
Buğlem: Ya cevap versene.
Atalay: Kızartma mı haşlama mı?
Buğlem: Ne farkeder?
Atalay: Of Buğlem.
Atalay: Sorduğun soru çok mantıklıymış gibi bir de benden mantıklı bir cevap bekliyorsun.
Buğlem: Tm kes
Buğlem: Yemeğini ye.
Atalay: YA SABIR
Gülerek telefonumu masanın üzerine bıraktım ve ellerimi çeneme dayayarak onu izlemeye başladım. Çevrimdışı olduğumu gördüğünde o da telefonunu bıraktı. Yüzündeki yaralar düne göre daha iyi gözüküyordu. Dün sürdüğüm merhem işe yaramış olmalıydı. Gözlerini etrafta gezdirirken bakışları bir anlığına bana değdi. Ona gülümseyerek baktığımdan mıdır bilmem ama o da bana gülümsedi. Ve bu bana Furkan için yaklaştığında gösterdiği sahte gülümsemelerden değildi. Gerçekti, anlamıştım.
Bakışırken telefonunu aldı eline yine. Ne yaptığını anlamadım ama telefonunu bıraktığında benim telefonum titremişti. Heyecanla telefonumun ekran kilidini açtım ve ne yazdığına baktım.
Atalay: Gülerek beni izleyeceğine yemeğini ye.
Buğlem: Beni mi düşündün sen :)
Atalay: Hayır.
Atalay: Mal gibi bakıyorsun rahatsız oluyorum.
Buğlem: Hiç de rahatsız gibi değilsin.
Buğlem: İnsan rahatsız olduğu kişiye gülümsemez.
Atalay: Gülümsemedim, yüz kaslarım çalışıyor mu onu test ettim.
Buğlem: KDLSKDLLSJDLSJFKLSJ
Buğlem: Yicem bak seni
Buğlem: Bahane bulmaya çalışırken çok minnoş oluyorsun.
Atalay: Ben kafes dövüşüne çıkıyorum ve sen az önce bana minnoş mu dedin?
Buğlem: Öyle oldu biraz :d
Buğlem: Biliyor musun?
Buğlem: Artık bana eskisi gibi davranmıyorsun.
Buğlem: Değiştin ve bu çok hoşuma gidiyor.
Atalay: Nasıl değiştim?
Buğlem: Ne bileyim
Buğlem: Önceden beni hiç görmezdin, şimdi görüyorsun üstüne bir de gülümsüyorsun.
Buğlem: Ya da eskisi gibi soğuk konuşmuyorsun.
Buğlem: Beraber kedi bile sevdik.
Buğlem: Güzel, değil mi?
Atalay: Küçük şeylerden umutlanan sensin.
Buğlem: Senin için küçük olabilirler. Ama benim için değil.
Buğlem: Ayrıca sen normalde hiç gülümsemezsin ama bana gülümsüyorsun. Bu küçük bir şey mi?
Atalay: Evet.
Buğlem: ATALAY
Buğlem: Eğer olur da cennete gidersem ve seni orada görürsem bunun burda ne işi var diye Allaha dilekçe yazmazsam şerefsizim.
Atalay: :d
Buğlem
çevrimdışı###
zamanın dışında, boşluğun içinde adlı kitabıma da bakıp vote verebilir misiniz? vote veyahut yorum farketmiyor (:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni kendinden kurtar | texting
Storie breviAnonim: İzmir'den kalktı tren Anonim: Ankara'da yaptı fren Anonim: Bu mesaja cevap vermeyen Anonim: Ya pezevenk ya da götveren *