Tuğkan-Belki de
###
"Atalay!" Aldığım derin nefesler arasında Atalay'a bir kez daha bağırdığımda kulağındaki kulaklık nedeniyle beni duymadı. Okuldan beri peşine takılmıştım. Ama o kadar hızlı yürüyordu ki ne ona yetişebiliyordum ne de kulağındaki kulaklık nedeniyle sesimi duyurabiliyordum.
Ne oldu bilmiyorum ama yürümeye devam ederken bir an durakladı ve kulağındaki kulaklığı çıkarttı. Fırsat bu fırsat diyip bir kez daha ona bağırdım. "Atalay!" Bu sefer beni duyup arkasına döndü. Beni gördüğünde kaşları çatıldı. Ona bakmaya devam ederken o hızlı adımlarla yanıma gelmeye başladı. Sonunda kendimi fark ettirebilmemin sevinciyle kendimi yanımdaki evin duvarına yasladım. Hızlı attığım adımlar yüzünden hala derin nefesler alıyordum.
"Buğlem?" Yanıma geldiğinde hafif kararan havanın etkisiyle yüzü sokak lambalarının aydınlattığı kadar aydınlıktı. Ama en karanlık gecenin en karanlık sokağında olsak bile onun yüzü benim için hep aydınlıktı.
"Sabahtan beri arkandan bağırıyorum. Duymuyor musun?" diye çıkıştığımda kulaklıklarını kulağından çıkartıp cebine sokuyordu. "Kulaklık vardı, duymadım."
"Neyse. Nereye gidiyorsun?" diye sorduğumda kaşları çatıldı. Ona bunu sormamı beklemiyormuş gibiydi. Ben de beklemiyordum. O kadar şey yaşamıştık. Şimdi ise hiçbir şey olmamış gibi ona nereye gittiğini soruyordum.
"Hiç, yürüyordum öyle." Attığı yalanın farkındaydım. Birazdan dövüşe çıkacaktı ve şu an o kafenin sokağındaydık. O da bunu bildiğimi biliyordu. Niye hala bana yalan söylüyordu bilmiyordum ama o dövüşe çıkmasını engellemeliydim. Atalay'a zarar gelmesini istemiyordum ama o çocuğun dediğine göre Atalay bu dövüşe çıkarsa en iyi ihtimalle komaya girerdi.
"Yalan söyleme." Atalay'ın bakışları beni bulduğunda yutkundum. Onun bu dövüşe çıkmasını engellemeliydim ama bunu nasıl yapacaktım bilmiyordum. Sonuçta Atalay beni istemediğini söylemişti ve biz bir daha hiç konuşmamıştık. Şimdi ise karşısına geçip onunla normal bir şekilde sohbet edemezdim.
"Dövüşe çıkacağım Buğlem. Gel istersen. Adamı ben tutarım, sen yumruklarsın."
"O dövüşe çıkmayacaksın Atalay." Sesimdeki netlik ve keskinliğe ben bile şaşırmıştım. Demek ki konu sevdiğin insanı kaybetmektense insanın gururu da utangaçlığı da kalmıyormuş.
"Niye çıkmayayım?" dediğinde derin bir nefes aldım. Sabrımı zorluyordu. O dövüşten hasar almadan çıkamayacağını o da çok iyi biliyordu aslında. Sadece nedenini merak ediyordum. Onun gözünü bu kadar karartan, ölümü bile göze aldıran şey neydi?
"Çünkü ölürsün!" diye bağırdığımda sokaktan geçen birkaç insanın dikkatini çekmiştik. Kendimi frenleyip sakin olmam gerekiyordu ama nasıl sakin olacağımı bilmiyordum.
"Ölmem neden umrunda?" Benim aksime sesi sakin çıkıyordu ama kastığı çenesinden sakin kalmaya çalıştığını anlayabilmiştim.
"Çünkü senin aksine benim kalbim var ve bir insanın kendine zarar vermesini engellemek için bir şeyler yapma zorunluluğu hissediyorum." Çünkü sana hala aşığım. Saçının bir teline zarar gelse kırk gün yas tutarım... Keşke ona da bunları söyleyebilseydim... ama beni istemediğini söyledikten sonra hala çıkıp ona onu sevdiğimi söyleyemezdim.
"Kalbim yok, öyle mi?" Dudağının kenarı alayla yukarı kıvrıldı birkaç saniyeliğine. Sonra hemen eski düz ifadesine döndü. Ve bana öyle bir baktı ki... o an aldığım nefes beni boğmaya başladı. "Buğlem benim hayatta sığınacağım bir limanım olmadı. Ya da günün sonunda başımı yaslayıp sessiz sessiz ağlayabileceğim bir omuz. Bazı insanlar kendini korumak zorundadır bir şeylerden. Ben de kendimi koruyordum." Gözlerimin dolmaya başladığını hissettiğimde başımı eğdim. Bu hayata o kadar kızgındım ki... Atalay'a ağlayacak bir omuz bile vermeyen bu hayata çok kızgındım. Onun sığınacak limanı olmak istemiştim ama okyanusun üstünde dalgalarla boğuşmaya alışmıştı. Belki de bu yüzden beni istememişti. Bir şey diyemediğim için devam etti konuşmasına.
"Sonra sen geldin. Zırhımı indirdin. Beni tekrar döndürdün yaşama. Eskiden kötü biri olduğumu düşünür, yaptıklarımdan hep pişmanlık duyardım. Hayatıma girdiğin andan itibaren geçmişi sildim. Gelecekle alakalı hayaller kurmaya başladım. Ama sen bunun ne demek olduğunu bilmiyorsun."
"Atalay..." Cümleme devam edemedim. Gözyaşlarım buna izin vermedi. Bana öyle güzel sözler söylerken ne diyebilirdim ki? Ama bunları elinin tersiyle iten de oydu. Beni istemeyen oydu. Şimdi niye böyle yapıyordu?
"İçimdeki öfke öyle büyüktü ki... bunu dışarı sadece sonsuza kadar dövüşerek atabileceğimi sanıyordum. Ama sen bana öfkenin de sevgiye dönüşebileceğini öğrettin."
"Bunları istemeyen sensin." dediğimde elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. O kadar acı dolu bakıyordu ki... sanki o da özlemişti... özlemiş miydi sahiden?
Elini sinirle saçlarından geçirdi ve tek elini arkamdaki duvara yaslayarak beni duvarla arasına aldı. Gözlerindeki acı ve öfkeyi görebiliyordum.
"Sana yalan söylemedim. Dövüşü gerçekten bırakmıştım." Sert çıkan sesi karşısında yutkunsam da belli etmedim. Atalay'ı ilk defa böyle görüyordum.
"Neden tekrar başladın o zaman?"
Aramızdaki mesafe azlığı kalbimi deli gibi çarptırırken o biraz daha yaklaştı. Gözlerini kapatıp dudaklarını dudaklarıma yaklaştırmaya başladığında ben de gözlerimi kapattım heyecandan. Öpeceğini sanmıştım ama o an o sorudan kaçmak istediğini anlamıştım. "Özledim." dedi. Kalbimin durduğunu sandım. "Deli gibi hem de. Ama bana başından beri 'beni kendinden kurtar' diyen sendin. Seni kendimden kurtardım işte. Git ve kurtulmak istemediğin birine aşık ol." diyip benden uzaklaştı.
Arkasını dönüp yürümeye başladığında ellerimle yüzümü kapattım ve ağlamaya başladım. Onu vazgeçirememiştim dövüşe çıkmaktan. Ve ne yapsam da çıkacaktı. Yine de arkasından son bir umut "Atalay!" diye bağırdım. Ellerimi yüzümden çekip ona baktım. Arkası dönüktü ama durmuştu. "Çıkma o dövüşe!"
Birkaç saniye öylece durduktan sonra kulaklıklarını takıp yoluna devam etti.
Beni dinlemedi. Beni duymadı ya da beni anlamadı, bilmiyordum. Ama ben o an bana hissettirdiklerini asla unutmayacaktım. Bir nedeni vardı ama söyleyemiyordu. Bir şeyler vardı ama anlatamıyordu. Yine de kalbim o an Atalay'ın peşine çoktan takılmıştı bile. O beni dinlemese de ben onu dinleyecektim, o bana anlatmasa da ben onu anlatmaya zorlayacaktım.
Çünkü bazen aşk böyledir.
Çünkü bazen bazı acıların yaşanması gerekir.
###
şu sıralar gri bir bulut dolaşıyor üstüme. lütfen güzel enerjinizden yollayın, sizi seviyorum💓
bol bol yorum ve vote atalım mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni kendinden kurtar | texting
Storie breviAnonim: İzmir'den kalktı tren Anonim: Ankara'da yaptı fren Anonim: Bu mesaja cevap vermeyen Anonim: Ya pezevenk ya da götveren *