Geç saatlere kadar süren çekimin ardından eve ulaşmıştım. Onunla çekindiğim fotoğrafı cebimden çıkarttım ve bir süre inceledim.
"Mükemmel görünüyor. Keşke her gün onu görebilsem."
Kendimi oturduğum yatakta arkaya attım. Elimi havaya kaldırdım ve resime baktım.
"Acaba nasıl bir tramva geçirdi."
Bunu düşünmek kalbimi açılıyordu. Ama fazlasıyla da merak ediyordum.
Daha fazla bu konu hakkında düşünmemeye karar verdim ve yatağımdan kalkıp duş almaya gittim.
Üzerime pijamalarımı giyip saçlarımı kuruttum ve kendimi yatağa bıraktım. İstemsizce onu düşünüyordum. Onu düşünerek uyuya kaldım.
Kalktığımda ve okula gittiğimde yine o yoktu. Sıramda onu görmeyi o kadar çok isterdim ki. Ama yoktu işte.
Marinette'siz başka bir gün daha başladı ve aynı sıkıcılığı ile bitirdi. Sonraki gün de aynı ve sonraki gün de.
Onu görmek için delirirken onu görememek beni çıldırtıyordu.
Yine onsuz bir pazar gününe uyandım.
Hasta olması umrumda değil. Sadece onu istiyorum. Bu biraz bencilce gelebilir. Ama alkimdan şu sorular çıkmıyordu. O da beni istiyor mu? Tüm benliği ile beni sever mi?
Bu soruların cevabını bulmak mümkün değil. Ona soracak kadar cesur da değilim.
Bunları düşünürken kahvaltımı yaptım, dışarı çıktım ve arabaya bindim. Bu gün yeni bir fotoğraf çekimi vardı.
O olmadan gülmek bile içimden gelmiyor. Sahte gülümsemelerle bir çekimi daha bitirecektim.
Düşüncelerinden arabanın durması ile çıktım.
Eyfel kulesinin önündeki parka gelmiştik.
Umursamaz bir tavırla arabadan indim ve fotoğrafçının yanına gittim.
"Hemen başlayalım bay Agreste." dedi hızlıca çekimlere başladık.
Sıkılıyorum...
Bir saat boyunca o sıkıcı fotoğraf çekimini sürdürdüm. Tam 'Artık bitirelim daha fazla yapamayacağım bunu.' diyecekken görüş alanına o girdi.
Merdivenlerden birine oturmuş defterine bir şeyler karalıyordu. Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştuğunda fotoğrafçı "Mükemmel bay Agreste!" diye bağırdı.
Fotoğraf çekimi bitene kadar Marinette'i izledim.
En sonunda çekimler bittiğinde arabaya değil Marinette'in yanına gittim. Beni fark etmemişti. Arkasinda durdum ve çizdiği şeye baktım. Güzel bir elbise çizmişti.
"Vay bu işte iyisin!"
Marinette irkildi ve arkasını dönüp bana baktı.
"Adrien Agreste!"
"Evet o benim." dedim ve yanına oturdum.
"Burada ne arıyorsun?"
"Fotoğraf çekimi bilirsin. Şu sıkıcı ama yapmak zorunda olduğum şey."
"Bence bu işte gayet iyisin."
"Evet herkes öyle diyor ama ben sevmiyorum."
Bana gülümsedi ve "Bu işi sevmeye çalış." dedi.
Her fotoğraf çekimi olduğu zaman seni göreceksem neden olmasın?
Uzaktan gelen korumamı görünce ayağa kalktım ve "Bunu deneyeceğim." dedim. Ona el salladım ve arabama doğru yürümeye başladım.
Telefonumdan Alya'ya kısa bir mesaj attım ve yanına ulaştığım arabaya bindim.
💫374 kelime💫
Merhaba arkadaşlar!
Ben boş bir insan olduğum için durmadan bölüm yazıyorum.
Bölüm nasıldı?
Kurgu hosunuzu gidiyor mu?
Ben yazmaktan zevk alıyorum.
Bu arada nasılsınız?
Soru kitabında yeni kurgu için bir oylama var ona bakarsanız sevinirim.
Sonraki bölümde görüşmek üzere 👋👋👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
More & More [Adrinette]
FanfictionÇoklu kişilik bozukluğu olan Marinette ve Hasta bir kıza aşık olan Adrian'ın hikayesi. ~~~ "Onu ölüme terk edersin yada anlaşmayı kabul edersin." "..."