22. Bölüm

50 7 21
                                    

"Asıl hikayeyi anlatmak istiyorum:" Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. "Sevgilisinin yaşam süresi zaten çok kısaydı ve sadece otuz yıl için birinin hayatını kurtarmak çok zordu. Nedeni ise profesörün son safha kanser olmasıydı ve hiçbir tedaviye yanıt vermiyordu, kaç gece başında şifa yaparak sabahladığım konusunda hiçbir fikri yok." Gözleri direkt olarak profesörün üzerindeydi. "Eğer sevgilin benimle anlaşma yapmasaydı çoktan ölmüş olacaktın. Ama dediğim gibi otuz yıl anlaşma için çok azdı. İkinci bir istek olarak senin etrafındaki piskolojik hastalar ve yakınlarıyla yapabileceğim anlaşmaları düşünmek zorundaydım. Anlaşmamızda bu yazılıydı."

"Onun yaşamasını tercih ederdim." Sesindeki kırgınlık hissediliyordu.

"O da aynı şeyi düşünüyordu. Kendi yaşamını senin için feda etti, hatta yaşamlarınızı paylaştınız bile diyebilirim. Eğer ölseydin o kadın bu dünyada ya yaşamına son verecek yada elli yıl senin acını kucaklamak zorunda kalacaktı, ölümden daha acı olduğunu deneyimlemiş olmalısın." İlk defa Youngnam'ı bu kadar ciddi, profesörü de bu kadar çaresiz görüyordum. "Adrian da aynısını yapıyor, Marinette'in ölmesine izin vermiyor, mutlu anılar için hayatının bir kısmını feda ediyor. Marinette'in görünen çoğu kaderi çok kısa, bu tercihin haricindeki her kaderi."

"Ama Marinette bunu öğrenince çok üzülecek..." Fısıldadı, sanki kendi yaşadıkları gözünün önünden geçiyordu.

"Marinette bunu öğrenmeye de bilir, bu onun seçimi." Gözler bana çevrildiğinde ne diyeceğimi bilmiyordum. Youngnam sevgilisini korumak için bunu yapıyordu; profesör ise sevgilisinin kendisini feda etmesine yol açtığı için kızgındı. Aslında her şey bir şekilde aşka bağlanıyordu, Youngnam başka yolunu bulsaydı bunları yapmayacağı çoktan dile getirmişti.

"Ben sadece iyi olmasını istiyorum." Diyebildim sadece, başka ne diyebilirdim ki?

Profesörün gözleri beni bulduğunda tekrar konuşma gereği duydum. "Ben zaten hayatımı feda etmeye hazırdım, ben ölene kadar yada o," Sertçe yutkundum. "Zaten her seyimle onunla ilgilecektim, bu anlaşmanın ne farkı kalıyor ki asıl planladığım şeyden."

Youngnamnın yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. "Görüyorsun ya ben olmasam da bu genç yaşamlar erkenden solacaktı ama şimdi önlerinde güzel yıllar var." Profesör yenilgiyi kabul etmiş gibi gözlerini kaçırdı. "Bu sorun da çözüldüğüne göre İstanbul yolcusu kaçar." Bunları söylerken yine cama doğru yürümüş ve uçup gitmişti. Cidden camdan atlamayı seviyor gibi görünüyordu.

Gözlerimi camdan profesöre çevirdiğimde gözlerindeki mahçubiyeti görebiliyordum. "Senin böyle düşündüğünü bilmiyordum." Sonra başka bir şey söylemeden, söylememe de izin vermeden çıkıp gitti.

Sonra uzun bir süre profesör benimle konuşmadı, ben de pek bir konuşma girişiminde bulunmadım. Bir ay kadar da bu böyle devam etti.

373 kelime

Selamm

Tatiliniz nasıl gidiyor?

Benimki fazlasıyla hızlı geçiyor...

Bunun haricinde elimde sadece bir tane tamamlanmış bölüm oldugunu da üzülerek söylüyorum.

Neyseee umarım keyif alıyorsunuzdur kurgudan diyorum ve kaçıyorummmm

Sonraki bölümde görüşmek üzere 👋🍭💜

More & More [Adrinette] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin