"Chloé?"
"Adrien?"
İkisi de birbirine öylece baktı.
"Burada ne işin var?"
"Asıl senin ne işin var? Yıllardır seni hiç görmüyorum. Üniversite seni değiştirmiş."
Adrien elini ensesine attı. "Aslında arkadaşlarımın zoruyla buraya geldim. Normalde gün boyu ders çalışıyorum."
Chloé gülümsedi. Öncekine göre gayet samimi ve sıcaktı. "Saçların uzamış ve sana da çok yakışmış Adrien." Ellerini Adrien'in saçlarına geçirdi ve biraz dağıttı.
"Hey ne yapıyorsun?" Dedi Adrien şaşkınlıkla.
"Saçlarını dağıtıyorum." Dedi Chloé gülerek.
"Yapmasana." Diye yakındı Adrien ondan kurtulmaya çalışırken.
"Sen benim çocukluk arkadaşımsın ve bu bana bunu yapma hakkı veriyor." Chloé hâlâ kıkırdıyordu. Buna inanması çok zordu o burada bir partiye katılmıştı ve hâlâ çok güzeldi. Bir insan kendine bakmazken bile nasıl bu kadar güzel olabilirdi ki?
"Lisedeyken böyle değildin Chloé." Dedi gülümseyerek Adrien.
"Evet, büyümek insanı değiştiriyor." Dedi sonunda ellerini Adrien'in saçlarından çekerken.
"Buna sevindim." Dedi Adrien ne cevap vereceğini bilemeden.
"Eee senin hayatın nasıl?" diye sordu Chloé. Etrafta çok ses vardı, herkes sarhoştu, bazıları dans ediyor, öpüşüyor ve bunu daha ileri götürüyordu. Kısacası ortam güzel değildi. Adrien çıkıp gitmek istiyordu ama Chloé ile konuşup haset gidermek daha cazip geliyordu. Onlar çocukluk arkadaşıydılar, bir ara Chloé kendine takıntılı olsa da.
"Sadece ders çalışıyorum. Yakında üniversite bitiyor ve bir hastanede piskolog olarak çalışmaya başlayacağım." Diye kısaca açıkladı Adrien.
"Senin modellik yapmaya devam edeceğini düşünüyordum. Ama seçtiğin meslekle modellik arasında dağlar kadar fark var." Diyerek şaşkınlığını belirtti sarışın kız. Saçları öncekine göre daha uzundu ve neredeyse beline kadar uzanıyordu, güzel küpeleri kulaklarını süslüyor ve neredeyse omzuna kadar uzanıyordu, üzerinde koyu lacivert bir mini elbise vardı tamamen buraya ait gibi görünüyordu.
"Aslında modellik asla istediğim bir şey değildi." Dedi Adrien arkadaşına karşı.
"Anlıyorum." Dedi Chloé gülümsemeye çalışarak. "Ama modellik sana çok yakışıyordu."
"Herkes böyle düşünüyordu."
"Kesinlikle öyle." Dedi Chloé ve yanlarından geçen bir garsondan iki içki aldı. Birini Adrien'a uzattı.
"İçmiyorum." Dedi Adrien ellerini sallarken.
"Sen bilirsin." Dedi Chloé ve elindeki bardaklarda birinden bir yudum aldı.
"İki bardak çok gelmeyecek mi?" Diye sordu arkadaşına endişeyle."
"Sanmıyorum." Dedi gülümseyerek sarışın kız.
...
Adrien'dan
O partinin üzerinden yaklaşık iki ay geçmişti ve bu gün benim Marinette'in kaldığı klinikte ilk iş günümdü.
Karşımda baş hekim duruyordu ve bazı şeylerden bahsediyordu. Hepsini dikkatle dinliyordum ama çok önemli şeyler yoktu.
"...Sen bay Damien Pelletier'in ekibindesin, kliniğin en iyi doktorlarından biri ve en zor vakaları alıyor. Bir sorun var mı?"
"Efendim acaba hastaların bilgilerini alabilir miyim?"
"Bunları Bay Damien Pelletier'den temin edebilirsin."
Kafamı tamam anlamında salladım ve eliyle çıkmamı işaret edince odadan çıktım.
Zaten burada staj görmüştüm ve bay Pelletier'in odasının yerini de, kişiliğini de biliyordum. Açıkçası biraz inatçı ve çekilmez biriydi ama öte yandan Marinette'in doktoru oydu.
Hızlı adımlarla yürüdüm ve birinci kata çıktım. Zaten merdivenin birkaç oda sornasıydı. Hızlı adımlarla odanın kapısının önünde durdum ve kapıyı çaldım. İçeriden bir ses gelmedi ama kapıyı açıp tereddütle içeri baktım.
"Adrien Agreste," dedi bay Pelletier beni görünce. Birkaç saniye durdu ardından devam etti. "O çok ilgi duyduğun vakaya gidiyordum. Şanslı günündesin." Doktorun beni tanıması ve üstüne bir de Marinette'in yanına gidiyor olmamız beni fazlasıyla memnun etmişti.
Hızlı adımlarla yanımdan geçmiş ve üst kata çıkmak için merdivenlere yönelmişti.
"Efendim ben artık resmen sizin ekibinizdeyim." Demiştim merdivenleri çıkarken.
"Orası belli oluyor Agreste ve senin neden bu kızı bu kadar merak ettiğin de belli oluyor. Kesinlikle meslek aşkı değil." Bir kapının önünde durdu ve bana döndü. "Burası onun odası. Ona direkt kendi adıyla hitap etme. Ben onunla konuşurken sadece izle. Belki bir gün onu sana bırakırım." Bay Damien gülümseyerek bunları söylemişti. Anlaşılan bu gün iyi günündeydi.
"Tamam efendim, ama beni hatırlayabilir. Onu liseden tanıyorum."
"İlginç." Birkaç saniye bana baktı ardından elini kapı koluna koydu. "Bakalım bu gün ne çıkacak?" Kapının kulpuna bastırdı ve kapıyı açmaya çalıştı. "İlk kural, çoklu kişilik bozukluğu sahibi hastalar asla kendi başlarına bir yere gidemez ve kapıları sürekli kitlidir." Beyaz önlüğünün cebinden bir anahtar çıkardı ve kapıyı açtı.
"Merhaba küçük hanım." Dedi içeri girerken.
"Merhaba bay Damien." Dedi gece mavisi saçların sahibi.
645 kelime
Merhaba 👋
Uzun zaman oldu buraya bölüm yazmayalı ama iyi bir haberim var, bir sonraki bölümü de yazmayı bitirdim!!!
Güzel güzel yorum yazıp oy verin ki ben artık paylaşmalıyım diye düşünebileyim.
Neyse bu bölüm biraz geçiş bölümü gibi bir şeydi ama diğer bölümde bir sürü şey öğreneceksiniz.
Bölümü beğendiniz mi?
Ve nasılsınız?
Sizce sonra ne olacak? Marinette bu hastaneden kurtulabilecek mi?
Neyse sonraki bölümde görüşmek üzere 👋💜🍭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
More & More [Adrinette]
FanfictionÇoklu kişilik bozukluğu olan Marinette ve Hasta bir kıza aşık olan Adrian'ın hikayesi. ~~~ "Onu ölüme terk edersin yada anlaşmayı kabul edersin." "..."