Merhaba öncelikle bir açıklama yapmak istiyorum. Söz konusu şey Marinette'in kişilikleri; sayısı çok fazla geldi ve ben de sayısını azalttım
Aktif:7
Atlatılanlarla:9
Bu kadardı açıklamam bölümün tadını çıkarın <3Bir süre günlüğüne yazdıklarını inceledim ve bu dört kişiliğin özelliklerini öğrenmeye çalıştım. Bunlar yaklaşık beş yıl önce yazılmış günlüklerdi ve Yor da dahil olmak üzere hepsi bir şeyler yazmıştı. Hepsi günlüğün başına kendi adlarını yazmıştı ki bu işimi kolaylaştırıyordu.
"Yemeğe geliyor musun Adrien?" Duyduğum sesle kafamı kaldırdım ve bana seslenen kişiye döndüm.
(YN: o kadar uzun zaman sonra yazıyorum ki ne neydi hiç hatırlamıyorum :))
Beyaz saçlı, mavi gözlü, uzun boylu genç bir adam ve ekip arkadaşımdı. Adını henüz bilmiyordum. "Üzgünüm sanırım Marinette ile yiyeceğim, söz vermiş bulundum."
Şaşırmış gibi kaşlarını kaldırdı. "Emin misin? Bazı durumlarda tahlikeli olabiliyor." Kafamı sallayinca daha fazla üstelemedi. "Bu arada ben Yoo Youngnam, tanıştığımıza memnun oldum Adrian." Uzattığı elini sıktıktan sonra o yemek yemek için ben de Marinette ve kendime yemek almak için kafeteryaya indim.
Yemekleri alıp asansörle yukarı çıktı ve Marinette'in kapısının önünde heyecanımı dizginlemek için bir süre bekledim. Sonunda kapıyı açtığımda yatağında yatan ve birşeylerle uğraşan uğur böceğimle karşılaşmıştım.
"Selam."
Seslendigimde umursamaz bakışları bana dönmüştü. "Sen yeni misin?" Bu kadar hızlı değişeceğini düşünmemiştim.
"Evet bu gün başladım." İSMİNİ SÖYLEME, İSMİNİ SÖYLEME!
Ayağa kalktı ve bana yaklaştı, etrafımda bir tür döndü, "Merak etme Kara Kedi, Pars'i kurtarmak için ikimiz yeteriz."
Şaşkınlıkla ona bakarken ayak uydurmaya çalışıyordum. "Peki sizin adınız nedir lady'm?"
"Ben Uğur Böceğiyim. Yaratım ve yıkımı temsil ediyoruz, kwamini hiç dinlemedin mi?" Yüzünde sinirli bir ifade belirmişti.
Kwa-ne?
"Sanırım fazla heyecanlıydım." Bu kişiliğin adını notlar arasında hiç görmemiştim...
Bacakları hafifçe açık elleri beline dayalı halde bana bakıyordu. Fazlasıyla kendine güveniyor gibiydi.
"Lady'm partisi kurtarmak için enerjiye ihtiyacımız olacaktır neden ilk önce yemek yemiyoruz?" Sorduğum soru karşısında bir iki saniye düşündü sonrasında ise kafasını sallayarak bu teklifimi kabul etti. Elimle masayı gösterdim ve arkasına geçip sandalyesini çektim, sonrasında ise getirdiğim yemek tabaklarını masaya yerleştirip kapıyı kapattım ve karşısına oturdum. "Peki lady'm Uğur Böceğinden başka bir isminiz var mı?"
Kaşlarını çattı ve elindeki çatalı havada döndürdü. "Bu gizli kimliğim ve saklı kalmalı şapşal kedi."
Bu dediğiyle kıkırdadım o ise kaşları çatık vaziyette bakmaya devam ediyordu. "Sadece sizin bu kadar görev bilincinde olmanız hoşuma gitti." Kaşları gevşedi ve gülümsedi.
"Aynı bilinci sizden de bekliyorum kedicik."
Yemek bitene kadar sürekli nasıl şehri kurtardığımızı anlatmaya devam etmişti. O kadar sevimliydi ki bunları anlatırken, bu karanlık odada onu bırakmaya içim el vermese de profesörün çağırmasıyla yanından ayrılmak zorunda kalmıştım.
***
"Nasıl gidiyor Agreste?"
"Sanırım yeni kişilik ile karşılaştım profesör." Profesör Pelletier'in kaşları yukarıya kalkmış ve söyleyeceklerimi beklemeye başlamıştı. "Kendisine Uğur Böceği diyor ve Paris'i kurtardığına inanıyor." Profesör usulca kafasını salladı. "Ve beni de partneri sanıyor."
Yüzünde garip yarım bir sırıtış belirdi. "Nasıl yani?"
"Ben Kara Kedi imişim."
Güldüğünde şaşırmıştım. "Ah bu kız beni güldürmekten asla vaz geçmiyor. Şimdi de seni dahil etmiş buna."
"Ben şikayetçi değilim profesör."
"Belli oluyor." Elimi enseme atmadan edememiştim.
***
O gece gerçekten keyifli bir uyku uyumuş ve hiç bir şeyi umursamamıştım. Yor ve Yuri'yi okuduktan sonra bu sefer de kötü biri olacak diye o kadar korkuyordum ki! Ama o sadece bir Uğur Böceği idi, profesör de muhtemelen bu yüzden gülmüştü. Sabah uyandığımda da bu rahatlamanın da etkisiyle epey dinlenmiş hissediyordum.
"Günaydın Youngnam."
"Günaydın Adrian. Bu gün günlerden Francis!" Coşkuyla söylediği şeyle güldüm.
"Ciddi olamazsın." Bunu söylememe rağmen gülüyordum. Francis Marinettein kendini erkek sandığı kisiligiydi ve epey eğlenceli bir kişiliğe benziyordu.
"Profesör bu sabah Uğur Böceği hâlâ aktif mi diye bakmaya ve günlüğü kontrol etmeye gitti." Bunu söylediğinde bilegimdeki saati kontrol etmiştim. "Bu gün erken geldi merak etme sen geç kalmadın." Açıkçası bu söylediği içimi rahatlamıştı, dün iyi bir ruh halindeydi fakat geç kalsaydım içinden ne çıkardı tahmin etmek de epey zordu. "Her neyse, ben de profesörün yanındayım, içeri girdiğimizde gözlerini bize dikti ve ağzından bir dizi küfür savurdu!"
Güldüm. "Profesör ne tepki verdi?"
"Yine geldiğini anladığı için derin bir iç çekmekle yetindi ama bu gün net kızgın olur dikkatli ol." Uyarısını dikkate aldığımı göstermek için kafamı salladım.
O sırada kapı açıldı ve içeri biri girdi. "Epey eğleniyorsunuz bakıyorum da."
"Ah profesör." Youngnam kim olduğunu belli edince profesöre dönerek selam vermiştim.
"Günaydın bay Pelletier."
"Günaydın Agreste" Keskin bakışları Youngnam'ı buldu. "Ve Yoo Youngnam." Benim bile korktuğum bakışlar karşısında Youngnam gülümseyerek karşılık vermişti.
"Günaydın bay Damien Pelletier." Tam ismini kullanarak doktoru taklit ettiğinde buna cesaret ettiğini merak ediyordum. Profesör son bir bakış attı ve odanın içinde kendi masasına gidip oturdu ve dosyalarını kurcalamaya başladı.
"Buna nasıl cesaret ediyorsun?"
"Çünkü benden güçlü olmadığını ikimiz de biliyoruz, önemli olan-" Cümlesini yarıda kesen şey Kagami'nin içeriye girmesiydi.
"Marinette'in odasından tuhaf sesler geliyor profesör." Profesör hızla masasından kalktığında odadan ilk çıkan kişi bendim ve Marinette'in odasının önüne ulaşan ilk kişi de bendim.
"Panik yapma Agreste!"
780 kelime
Biliyorum uzun zaman oldu ve bu kadar kısa bir bölümü hak etmiyordunuz...
Ama bu yıl zamanım yok ve bir arkadaş yorumlarda istediği için yazayım dedim.
Güzel yorum alırsam motive olurum diye düşünüyorum yani bol bol yorum istiyorum.
Neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir diyroum ve kaçıyorum 👋💜🍭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
More & More [Adrinette]
FanfictionÇoklu kişilik bozukluğu olan Marinette ve Hasta bir kıza aşık olan Adrian'ın hikayesi. ~~~ "Onu ölüme terk edersin yada anlaşmayı kabul edersin." "..."