-GİRİŞ-

68.1K 1.3K 166
                                    

Merhaba. Yeni bir maceraya daha giriş yapmış bulunmaktayım lvjlxvjlx

Mahalle hikayesi olacak arkadaşlar. Eğer ki Gülbahçe Mahallesi'ni okuyorsanız orada ara sıra gördüğünüz Zehra karakterinin hikayesi...

Giriş bölümü gelecekten bir alıntı.

BAŞLANGIÇ TARİHLERİNİZİ BURAYA BIRAKIN LÜTFEN❤

🌙

Elbisemin eteğini heyecanla avucumun içinde toplarken onun kasılıp gevşeyen kollarına daha dikkatli izledim. Arabanın ön kaputuna bakıyordu ve kalın kaşları çatılmış, dudakları düz bir çizgi haline gelmişti. Aklının gerçekten arabada mı yoksa başka bir yerde mi olduğunu bilemiyordum.

Yavaşça yerimde sallanırken tamirhanenin açık kapısından havanın yavaş yavaş karardığını gördüm, dükkana dönmem lazımdı ama burada beklememi söylemişti.

"Neden çağırdın beni?" diye sordum sıkıntılı bir sesle.

Cevap vermedi. İlk başta beni takmadığını sansam da önündeki arabaya eliyle, öyle hızlı bir şekilde vurdu ki korkuyla geriye doğru bir adım attım. Dağınık saçları arasındaki gözleri ağır ağır beni bulurken, diğer elindeki kirli havluyu üstündeki tulumun bel kısmına sıkıştırdı.

"Kim geldi?" dedi tehlikenin kol gezdiği sesiyle. Neyi vardı, neden böyleydi, anlamıyordum. Oysa dün gayet güzel bir şekilde beni evime bırakmış, öyle ayrılmıştık.

"Nereye kim geldi?" dedim anlam vermeye çalışarak.

Sorumla beraber birkaç adımla dibimde biterken, onunla yüz yüze gelmek için başımı geriye atmak zorunda kalmıştım. Önümde bir dev gibi durmuştu ve bu istemsiz bir şekilde kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. Ela rengindeki gözleri koyulaşıyor, sanki bir sinir harbinde mücadele veriyordu.

"Neyden bahsediyorsun anlamıyorum." dediğimde aklım karışmış gibiydi. Yüzündeki öfke bile kendini kontrol etmekte zorlandığını gösteriyordu.

 Ben daha ne olduğunu anlamadan belimi iki yandan kavradı ve kendimi arkamdaki demir masaya oturmuş bir şekilde buldum. Dudaklarımdan kaçan şaşkınlık nidasıyla beraber yaşadığım düşme korkusu ellerimin onun omzuna sertçe yapışmasını sağlamıştı.

Masanın üzerindeki birkaç ismini bilmediğim alet, ani hareketimizle beraber tek tek yere düştü. Gerilmiş yüzüne baktığım sırada, masanın bir ayağı sağlam olmamalıydı ki hafif bir sallantıyla onun geniş göğsüne daha çok yaklaşmıştım.

Siyah lekelerin bulunduğu güzel, erkeksi yüzüne doğru kafamı kaldırdım ama sessizliği beni de alaşağı ettiğinde bir şey söyleyemedim. Dilim tutulmuş bir halde ona bakarken kalbimin atışları gittikçe hızlandı, dilim damağım bir çöl gibi kupkuru kaldı.

"Onun sana dokunan ellerini kopartırım Zehra." dedi başını bana doğru yaklaştırırken. "Senin yanına gelmiş, seninle konuşmuş." Büyük nasırlı eli çıplak bacağıma değdiğinde öyle bir irkildim ki heyecandan bayılacağım sandım. Eli yavaşça yukarı kayarken eteğim de onun tenine değmeye devam ediyor, aynı zamanda esmer tenimi açıkta bırakıyordu. Yüzünde bir değişiklik olmasa da göğsü bir körük gibi inip kalktı. "Onu sikerim!"

Gözlerimi kapattım yaşadığım hazla. 

Anlamıştım öfkesinin sebebini, olanları duymuştu.

"Zehra aç gözünü." Emrine uydum ve onun kararmış yüzünü, kısık bir şekilde açabildiğin gözlerimle izledim. Gergindi, çok gergindi. "Sana zarar verdi mi?"

Eli daha da yukarı kaydı. Ben kendimi bayılacak gibi hissediyordum ama onun yüzünde hala belirgin bir ifade değişikliği yoktu. Tek fark edebildiğim büyüyen göz bebekleriydi. 

"Veremez. Sen varken bana zarar veremez." dedim her zaman söylediği cümleyi hatırlatmak istercesine.

"Veremez." dedi beni taklit ederken. Başını iyice bana doğru yaklaştırdı. Dudaklarımız arasında milimler kalırken "Verirse onu bu hayattan silerim." diye fısıldadı sıcak nefesiyle.

Söyledikleri kulaklarımdan içeri girmiyordu. Eli altımdaki ince, küçük kumaşın sınırlarına geldiğinde, kendimi o ele bastırmamak için büyük bir güçle savaşıyordum. 

Tam ismini bağırarak inleyip kendimi eline sürteceğim sırada tamirhanenin içinde büyük bir gürültü koptu.

🌙

BİR ATEŞE ATTIN BENİ (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin