《5》

27.3K 1.4K 620
                                    

Merhaba. Nasılsınız yavruşlarım?

Arada yapıyorum böyle minik sürprizler.  Aslında bölümü akşam atacaktım ama düzenlemeye çok üşeniyorum. Hatta düzenlediğimde daha kötü oluyor muhtemelen oıxxocxovhjx

Dördüncü bölüme oy vermeden buraya geleni de Allah'a havale ediyorum artık ne diyim xjkcxkvjxkvjlx

Oylarınızı eksik etmeyin bebiklerim. Tabi satır içi yorumlarınızı da, hepsini yemek yerken tek tek okuyorum. (Ey kendim! Yemek yemeyi bir sal artık. :()

Neyse KEYİFLE OKUYUN❤

🌙

"Yarın gün sırası bende. O gelecek... Duramaz zaten öyle vakitlerde... Dedikodu için, seni milletin içinde huzursuz etmek için mutlaka gelir." Serap ablanın kendi kendine söylenmelerini sabırla dinlemeye devam ettim. Teyzeme o kadar kızgındı ki Tekin abinin gelip her şeyi anlattığı akşamın üzerinden üç gün geçmesine rağmen hırsını atamamıştı.

Haklıydı, benim de öfkeden kuduruyor olmam lazımdı.

Sorun ise artık bir şeyleri hissedemiyor oluşumdu. Sanki olması gerekenler oluyordu. Ben aldatılmaya, küçük düşürülmeye mahkum biriydim ve tek suçlu da kendimdim sanki. Oynadığımız oyunu bozduğum için de teyzemin bana öfkeli olmasına bir şey diyemiyordum. Oysa oyunun içine yaka paça tekrar sokulmaya çalışıldığım için bağırıp çağırmam lazımdı.

"Zehra... Kızım..." Gözümün önünde sallanan elle daldığım yerden çıkmaya çalıştım. Serap abla temkinli gözlerle bana bakarken yan tarafında kalan sandalyelerden birini çekip önüme oturdu. "Dalıp dalıp gidiyorsun..." 

"Yok bir şey abla." desem de inanmadığı belliydi. Yarınki biz de olan mahalle günü için mutfağa girmiştik ve neredeyse iki saattir börek açıyorduk. Şu anın tekrarını on kere yaşamış olabilirdik. Ben bir yerlere dalıp gidiyordum, o ise beni kendime getirmeye çalışıyordu.

"Bak güzel çocuğum, ben bu eve geldim geleli ne annene ne de annenin akrabalarına tek kelime ettim mi?" 

"Hayır." dedim kısık bir sesle. Etmemişti. Teyzem geldiğinde evden gider, bizi baş başa bırakırdı. Birkaç kere onların laf dalaşına şahit olmuş olsam da bunların hiçbiri, benim yanımda gerçekleşmemişti.

"Bundan sonra da tek kelime etmek istemezdim ama sen yıllardır benim yanımdasın kuzum, ben seni kendi öz kızım bildim. Analık illa doğurmakla olmaz. Senin kılına zarar gelse benim canım yanar."

"Abla..." dedim mahcup bir şekilde. Bana annem bile böyle şeyler söylememişti, utanıyordum.

"Bölme lafımı." deyip kırmızı elbisemin üzerinde duran elimi avucunun içine aldı. "Gürkan'ı sevdin, bir şey demedim. Hayat senin hayatın, kendi kararlarınla yaşamını kuracaksın elbette ama... Tekin'in dedikleri... Sana kalkan o eli kopartırım. Duydun mu beni? Basit bir şey değil bu. Eğer hak ettiğini falan düşünüyorsan da..." Başını iki yana salladı buna inanmak istemiyormuşçasına. "Bir psikoloğa falan götüreyim seni."

"Öyle düşünmüyorum." dedim ama kafam allak bullaktı. Toplanamıyor, toparlanamıyordum. Boşta olan elimle kaküllerimi düzeltir gibi yapıp dolan gözlerimi gizlemeye çalıştım. "Sadece karşıma onlar çıktığında... Bir şey diyemiyorum. Bütün ipleri onların eline vermişim. Gürkan, teyzem, annem..."

"Bunlar aşabileceğin şeyler... Onları hayatından çıkar demiyorum ama kendi hayatında kendin söz sahibi ol. Sırf başkaları istiyor diye bir şeyler yapma." Doğru diyordu ama ben bunu yapamıyordum. "Daha yirmi dört yaşındasın güzelim benim. Gürkan yüzünden eve bir kapandın, dışarısından haberin yok. Dışarı çık, gez, gör... Bizden habersiz evden kaç." Bunu derken hafifçe kıkırdamıştı. "Ben Edremit'te yaşarken odamın penceresinden fırlar giderdim. Hemen yan penceremde annemle babamın yatak odasının penceresiydi. Şimdiki aklım olsa korkudan kıpırdayamazdım ama gençlik ateşi işte... Sen de yap. Hem bak ben senin arkadaşın gibiyim. Kaçtığını söylersen babanı meşgul bile ederim."

BİR ATEŞE ATTIN BENİ (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin