《13》

29K 1.8K 871
                                    

Selammmm

Nasılsınız? Neler yapıyorsunuz?

Bölüm aralıklarının uzun olduğunu biliyorum ama siz de nedenini biliyorsunuz. Her şeye rağmen bir şeyler yazmaya çalışıyorum ve sizler ne kadar isyan etseniz de maalesef hayatım bu şekilde.  Ayrıca bölüm sorularını cevaplamama rağmen gelmeye devam ediyor. Instagramda hangi sıra olacağını bile söylüyorum ama okuma gereği duymuyorsunuz bazen.

Neyseeeehh oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim ♡♡♡

Keyifle okuyun 💖

Keyifle okuyun 💖

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🌙

Sedef'e ayak üstü verdiğim cevaptan sonra eve öyle bir dik başlı girmiştim ki belki de yıllar sonra ilk defa kendimi güçlü hissetmiştim. Eve adım atıp, Serap abla arkamdan kapıyı kapatana kadar geçen birkaç saniye bana yetmişti. Kendimi biliyordum artık. Ne Gürkan'ın tanıdığı o saf kızdım artık ne de İlker'in gördüğü kadın.

İnsanlar sürekli konuşuyordu. Her şeyi konuşuyordu. Öyle sözler söylüyorlardı ki dilleri namusuma kadar uzanıyordu hiç çekinmeden.

Benim bildiğimse artık söylenen her lafa maşa olmayacağımdı. Bir erkeğin hayatıma girmesini istemiyordum. Aldatılmışlık, sürekli aşağılanmışlık yeterdi. Bu defa gerçekten yeterdi.

Hastalanan kendi çorbasını yapabilirdi. Annesinin kokusunu almak için bana sarılması gerekmezdi. Sırf sevişmek için arkadaşımı kullanabilirdi. Sırf sözlü olmak için benimle konuşması lazım değildi.

Ben kullanılacak bir paçavra veya el bezi değildim ki! İnsanlar benim duygularım olduğunu fark edemiyordu.

"Zehra... Kızım..." Serap ablanın çatlayan sesiyle arkamdan sarıldığını hissettim. Ufak, hafif çıkıntılı karnı sırtıma değdi. Bir anne edasıyla bana tutunurken şefkati saçlarımı okşuyordu sanki. "İyi misin sen?"

"İyiyim." dedim hiç sesimi bozmadan. "Çok iyiyim abla."

Gözlerim salonda gezindi. Babamın Serap ablaya mutfakta rahatça Müge Anlı izleyebilsin diye aldığı tablet, televizyon ünitesinin oradaydı.

"Yine ne laf söylediler de seni kırdılar?" dedi kederle. Serap abla neden bu kadar iyiydi? Annem bile arayıp sormazken kanından olmayan birine nasıl böyle cana yakın davranabiliyordu? "Anlat kuzum bana... Hele bir çıkıp ağızlarının paylarını vereyim... O Suzan cadısı yapıyor hep bunları."

"Yok yok." dedim önemsiz bir şey gibi elimi havada sallayarak. Serap abla sarılmayı bıraktığında tablete doğru ilerledim. "Sen takma bunları. Millet konuşup konuşup susuyor zaten." Tableti elime aldığımda modelinin oldukça yeni olduğunu anladım. Babam paraya kıymıştı. "Şunu alabilir miyim abla? Sipariş vereceğim de... Bununla rahat olur."

"Al tabi kuzum." dedi koltuğa otururken. "Ben zaten televizyondan izlerim Esra Erol'u. Sen ne işin varsa gör."

"Dükkan için yeni siparişler gireceğim." dememle Serap ablanın bir tık şaşırdığını hissettim. Çünkü genelde mahallede söylenen lafları duyduğumda odama kapanır, sessiz sedasız yorganın altına kıvranırdım. "Şey... Bir de kahve yapayım. Ben işimi hallederken sen de Esra Topal izlersin..."

BİR ATEŞE ATTIN BENİ (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin