Merhaba. Nasılsınız bebişleeeerrr?
Şimdi küçük bir açıklama yapayım. Zehra 24 yaşında, Gürkan 26.
BÖLÜME OY VERİP SATIR İÇLERİNE DÜŞÜNCELERİNİZİ BIRAKMAYI UNUTMAYIN❤
Dikkatinizi çeken yazım veya mantık hataları olduğunda uyarabilirsiniz.
Ve şu an 2. Bölümü atmama rağmen 1,7k okunma olmuşuzzz❤
NEYSE KEYİFLE OKUYUN❣
🌙
"Olmadı." Dudaklarımdan bir fısıltı gibi çıkan sesi, yalnızca ben duymuştum. Zaten başka kim duyacaktı ki? Odada tek başımaydım ve artık yavaştan kafayı yemeye başladığımı hissediyordum.
Siyah parlak kapağı olan ruju diğer mat kapakları olanların yanından ayırdım ve ojelerimin arasına koydum. "Yine olmadı." deyip bu sefer kendi kendime kıkırdadım. Şu an tam olarak kendimi bir çocuk gibi hissediyordum. Sanki annemle bir misafirliğe gelmiştik ve bende o evdeki büyük kızın eşyalarını karıştırıyordum.
Aslında böyle olmasını isterdim... Annemle birilerine misafirliğe gitmeyi o kadar çok isterdim ki o gün eşyalarını karıştırdığım kızdan azar işitmeyi bile göze alabilirdim.
Neyse ki bu masadaki tüm makyaj malzemeleri, parfümler benimdi. Azar işitmeyecektim!
"Olmuyor, yerini bulamıyorum." Parlak kapağı olan ruju nereye koymalıydım?
Gözümden istemsizce akan bir damla yaşa, karşımdaki aynadan şaşkınlıkla baktım. Hala ağlayacak göz yaşım kalmıştı demek ki... Oysa ben dün gece bitti sanmıştım.
Elimle sertçe yanağıma kadar gelen damlayı sildim. Altı üstü bir rujun yerini bulacaktım, insan bunun için ağlar mıydı?
Gözlerim aynada takılı kalırken sildiğim göz yaşının yerine bir yenisi geldi, ardından bir tane daha, bir tane daha...
Durmuyorlardı.
Sessiz bir şekilde oturduğum puftan kalkarken yatağıma yöneldim. Canım acıyor, sanki göğsüm parçalanıyordu. Az önce toplamış olduğum yatağın tekrar altına girip kafamı yastığa koydum. Ev çok sessiz olsa da Serap ablanın mutfakta, akşam yemeğini pişiriyor olduğuna emindim. Hava kararmıştı. Karşımda kalan kapalı perdenin az bir kısmı açıktı ve oradan gündüzde mi yoksa gecede mi olduğumuzu anlıyordum.
Üç gün geçmişti.
Yetmiş iki saat, belki biraz fazla.
Parmağımda onun yüzüğü olmadan geçirdiğim dördüncü gündü.
O gün tamirhaneden nasıl koşarak çıktıysam eve ne halde geldiğimi bile hatırlamıyordum. Odama girmiştim ve açıkçası yemek ve sıçmak dışında da yataktan ayrılmamıştım.
Aslında o gün Gürkan'ın arkamdan gelmesini, bana bir şeyler açıklamasını beklemiştim. Her gün, her saat beklemiştim. İnanacak mıydım? Bilmiyordum ama yine de arkamdan gelip iki kelime laf etmesini istemiştim.
Yapmamıştı.
Sadece boş boş yüzüğe bakmış, ben orada ayrılırken de kaçışımı izlemişti.
Arkadan İlker abinin sesini duymuştum ama ne dediğini anlamamıştım. Muhtemelen bir anda neden öyle bir cümle kurduğumu sormuştu.
Yüzük belki parmağımda değildi ama hala babamlara tek kelime edememiştim. Yüksek ihtimalle yüzüğü takmadığımı fark etmişlerdi ama onlar da ağızlarını açıp tek kelime etmemişlerdi. Serap ablanın birkaç defa bir şey soracak gibi olmasını merakla izlemiştim ama o da vazgeçmiş, hiçbir şey sormamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ATEŞE ATTIN BENİ (ASKIDA)
Dla nastolatków"Uzan..." "Yatağıma uzan..." 🌙 Gülbahçe Mahallesinde ismi geçen Zehra'nın hikayesidir. Kitap içeriğinde argo kelimeler ve yetişkin içerikli sahneler bulunmaktadır, dikkat ederek okuyunuz. BAŞLANGIÇ: 07.05.2021 Kapak: @hestianinkalemi