2.4

572 64 87
                                    

"Başın sağolsun"
Seulgi omzumu sıvazladıktan sonra bana sarıldı.
"Güçlü kal arkadaşım"
Ondan ayrılınca gözümden istemsizce akan yaşı sildim.

Kenarda rose'nin mezarının yanına oturmuş olan Roseanne'yi gördüm. Elindeki kağıdı rose'nin mezarının yanına koyarak gitti.
"Başın sağolsun kardeşim"
Jin hyung'a baktım.

"Daha iyi misin jimin ?"
Dedi jisoo, hayır anlamında kafamı salladım. Jisoo derin bir nefes aldı.
"Bu konuda yapabileceğim birşey olmadığı için üzgünüm arkadaşım"
"Burda olmanız yeter"
Dedim kısık sesimle

O kadar bağırmıştım ki sesim kısılmıştı. Nerdeyse herkes gidince merazın yanına oturdum. Roseanne'nin bıraktığı resimi elime aldım. Rose'yi ve kendini çizmişti.

Gülümsedim
"Oppa"
Arkamı döndüm yuna dolu gözleriyle bana bakıyordu. Yuna iyileştiği için hastaneden ayrılmıştı bu nedenle Rose'ye olanlardan haberi yoktu. Hızla gelip bana sarıldı ve ağlamaya başladı.

"Oppa o gerçekten öldü mü ?..."
Yuna'nın dediğiyle dişlerimi sıktım. Bu gerçeği asla hazmedemeyecektim.
"...keşke hastaneden ayrılmasaydım her zaman ki gibi hep Rose unniyle gezseydim. Peşinden ayrılmasaydım"
"Shh senin bir suçun yok yuna"
Diyince benden ayrıldı.

"Ama oppa-"
"Yuna senin bir suçun yok sen Rose'nin peşinden ayrılsan da ayrılmasan da onun kaderi bu"
Dedim, biz yuna'yla konuşurken bir kadın gelerek Rose'nin merazına sarıldı.

"Ahh chaeyoung'um değerini bilemedim keşke yanımda olsan sana düzgün annelik yapabilsem güzel kızım"
"Burda ne işin var lan ?!"
Yoongi hyung'un bağırmasıyla ayağa kalkıp önüne geçtim.

"Kızımızı görmeye geldik"
"Kızınız öyle mi ?! Yıllar önce sırf tecavüze uğrayıp hamile kaldığı için utanıp evden attığınız kızınız !"
"Oğlum-"
"BANA OĞLUM DEME ?! Ben Londra'da neler çektim haberiniz varmı ? Peki kız kardeşim ! Onun burda çektikleri ! K-keşke bizim anne babamız siz olmasaydınız."

"Yoongi biz-"
"Siz ne ?! Birde utanmadan bana bahane mi sunacaksınız ?! B-benim kız karseşim öldü ! E-en çokta ne canımı yakıyor biliyor musun ? Bu onun ilk ölüşü değil ! anladın mı beni Park Sun Yeon !"
"Yoongi affet bi-"

"Defolun gidin burdan ! İkinizde keşke benim kardeşimin çektiği acının çeyreğini çekseniz. Bundan sonra ki ilk amacım o Jung Woo denen herifi paramparça etmek ikinci amacımsa Siz Park otel zincirlerinin sahibi çok saygıdeğer Park ailesini bitirmek ! Sadece oturup beni izleyin"

"Oğlum yapma gel yeniden başlayalım hatalarımızı düzeltmemize izin ve-"
Yoongi hyung güldü.
"DEFOLUN GİDİN !"
İkisi gidince yoongi hyung kendini yere attı.

Yanına oturup onu tuttum.
"Hyung"
Dedim ağlayarak
"Jimin..."
Diyerek gözlerime baktı.

"...sana yemin ederim ki o jung woo denen herifi kendi ellerimle öldüreceğim! Ben öldüremezsem şayet eceliyle öldürse bana beni öldüreceğine dair söz ver !"
"Hyung"
"SÖZ VER JİMİN !"
"Söz"
Dedim

Yoongi hyung ayağa kalktı.
"O şerefsizi paramparça edeceğime dair adamlığım üstüne yemin ediyorum"
Dedi, hızla gitmeye başladı. Mezarın yanı başına çöktüm.

Cebimdeki kağıdı çıkarttım bu notu 2 gün önce rose'yi banyoda bulduğumda görmüştüm. Yüzlerce kez okudum ve ezberledim.

'Üzgünüm sevgilim, sanırım bu savaşı kaybediyorum...'

Kahlaha atmaya başladım. Boş mezarlıkta sadece benim kahkaha seslerim duyuluyordu. Sana sen gittiğinde delireceğimi söylemiştim sevgilim, bak deliriyorum...

Yağmur başlayınca gözlerimi kapattım ve toprak kokusunu ciğerlerime kadar çektim. Nefes alamıyormuş gibi hissediyorum ! Boğazımdaki yumru yutkunmamı nefes almamı ve konuşmamı engelliyordu.

Kalbimin üstündeki taşta neyin nesi ? Elimi hemen yanımdaki Rose'nin mezarına atarak bir avuç toprak aldım. Ah be sevdiğim kadın...ben seni yere göğe sığdıramazken insanlar seni küçücük toprağın altına sığdırdılar...elimi acıyla kalbime attım. Burası sensiz çok acıyor Park Chaeyoung!

~SAVE ME~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin