Minho içeriye girdiğinde uzun boylu çocuk konuşmaya başladı.
"Efendim ben sadece evime dönüyordum o sırada karşılaştık bana kolyesini gösterdi bende hızlıca buraya getirdim"
"Adın ne?"
"Hwang Hyunjin prensim"
"Tamam çekilebilirsin"
Hyunjin odadan çıktı. Şimdi sıra Jisungdaydı. Minho Jisung'un kolyesini eline aldı.
"Neden odadan çıktın?"
"Sizin bana seslendiğinizi duydum ama sizi bulamadım"
Minho duyduğuyla ellerini saçlarına geçirip bir hışımla odadan çıktı. Kapı sertçe çarpmıştı.
Minho odadan çıktığı gibi gördüğü ilk adama saraydaki bütün kontrolcüleri büyük salona toplamasını istedi. Saraydaki koşuşturma artarken Minho tekrar odaya girip bu sefer jisung ile çıktı.
Dakikalar içinde büyük salon kontrolcülerle dolmuştu. Minho sinirle içeriye girdi. Arkasından da küçük adımlarla Jisung içeriye girmişti.
"HANGİNİZ YAPTI?"
Minho'nun sesi odada yankılandığında herkes irkilmişti.
"KOCA SARAYDAKİ TEK AKILLI SİZ MİSİNİZ?"
Minho odadaki koltuğa oturup ellerini yüzüne götürdü.
"Beni uğraşrırmayın tek tek hepinizin zihniyle uğraşamam itiraf edin"
Kimseden ses çıkmayınca içeriye giren muhafızlar herkesi tek tek Minho'nun önüne getirmişti. Minho hepsinin zihnine girip yapanı bulmaya çalışıyordu.
Yaklaşık 100 kişi bittiğinde hala oda doluydu. Minho ağrı kesicilerden isterken Jisung hala ayakta durup olan biteni anlamaya çalışıyordu.
Salonun yarısındayken Minho artık kafasını geriye yaslamış yüzlerine bile bakmıyordu. Asıl kişiye geldiklerinde Minho sinirle kalkıp karşısındaki adamın boğazına sarıldı.
"Dayanamıyor musun insan kokusuna? Yazık."
Adamı yere doğru fırlayıp aşağı kattaki zindanlara götürmelerini söyledi. Sonrada yine Jisung ile büyük salondan çıktı. Odaya geldiklerinde Minho hala sinirle bir oraya bir buraya gidiyordu.
"Özür dilerim ben mi yaptım?"
"Hayır. Sadece zihnin çok zayıf ve insansın."
İçeriye ķapıdaki muhafızlardan biri girip Minho ve Jisung'u kralın çağırdığını söyleyip çıkmıştı. İkili beraber odadan çıkıp kralın yanına geldiler. Jisung tedirgindi. Kraldan korkuyordu.
"Hediyeni sevmişsin sanırım"
Kral gülerek konuşup yanlarına gelmiş Jisung'un boynundakileri incelemişti.
"Eğer kaybolursa başına bir şey gelmesin diye yaptım kralım"
"Güzel olmuş"
Kısa sessizlikten sonra kral konuşmaya devam etti.
"Yarın yola çıkıyorum. Anlaşmalarımızı yenileyip yenilerini yapacağım. Seninde benimle gelmeni isterim"
"Biz niye gidiyoruz kralım onlar gelirlerdi?"
"Farketmişsindir. Birkaç yerden tebrik mayetinde ne bir mektup ne bir hediye geldi. Eğer senin prensliğine karşı geliyorlarsa cezalarını vermek gerekir bunu da sen yapacaksın"
"Emredersiniz kralım yarın yol için hazır olacağım"
Minho ve Jisung odadan çıktıklarında geçen gün karşılaştıkları Hyunjin önlerini kesmişti.
"Prensim az önce perilerin hediyesi ülkemize ulaştı. Limandaki gemidelermiş ama gemi mürettebatı saraya göndermeyi reddediyorlarmış.
"Benim mi gidip almam gerek?"
"Öyle görünüyor prensim"
"Arabamı hazırlayın birazdan geliyorum"
Minho hızlıca odasına geldiğinde Jisung resmen koşmak zorunda kalmıştı. 2 tane pelerin çıkartıp birine Jisung'a giydirdi. Diğerini de kendi giydi. Hyunjin kapının önünde bekliyordu.
Arabaya binip limana geldiler. Minho Jisung'u arabada bırakıp aşağıya indi. Herkes önünde eğilirken direk gemiye doğru yürüdü. Hyunjin Minho'dan önce atlayıp konuşmaya başladı. Gemidekiler prensin geldiğini hala anlamamışlardı. Bütün gemi mürettebatı periydi.
"Prensimiz hediyesini almaya geldiler."
"O alçak prens sen misin? Böyle hediyeleri nasıl kabul eder?"
Minho kafasındaki şapkayı çıkarıp sakince konuştu.
"Hediyenizi de alıp limandan ayrılın lütfen. Kabul etmiyorum. Bu sizin kaybınız olur. Yarın anlaşmalar yenilenecek. Dünyaca duyuruldu."
Arkadan gelen adam dizlerinin üzerine çöktü.
"Prensim affedin. Ne dediğini bilmiyor. Lütfen kabul edin."
"Hayır."
Minho katı sesiyle konuşup arabasına doğru yürümeye başladı. Arkasından hala bağırsalarda umursamamış arabaya binip sarayına geri dönmüştü. Böyle bir saygısızlığa göz yumamazdı. Böyle yetiştirilmişti. Kimse ona bu şekilde konuşamazdı. Ayrıca herkes vampirlerle anlaşmak isterdi. Eğer bir savaş olursa onların kazanacağı aşikardı. Dostluk ilişkisi olup olmaması vampirleri ilgilendirmez düşmanlarını ilgilendirirdi.
Saraya geldiklerinde valizlerini hazırladılar. Yarın büyük gün olacaktı. Minho Jisung'u götürmek için izin almıştı. Birkaç günde Jisung'un varlığına çok alışmıştı. Jisung ise hala her hareketinde tedirgin oluyordu.
Sabah Minho yine takımlarından birini giyerken Jisung kendi için hazırlatılan büyük sweetini ve şortunu gitmişti. Kralla birlikte gemilerine binip Minho'nun isteği üzerine perilerin ülkesine gittiler. Minho'nun alması gereken bir intikamı vardı.
Gemiden indiklerinde yine önlerinde eğilmişlerdi. Perilerin kralıyla karşılaştıklarında peri kral içtenlikle özür dilediğini söylemişti.
"Özürünüzü benden değil prensimden dileyin. Bu büyük bir hakaret"
Peri kral direk olarak Minho'dan özür dilediğinde Minho hiçbir tepki vermemişti. Bu halini gören kral gururla gülümsedi.
________________________________________________
Hep beraber prens Minho diye ağlamamız yok mu
4. Bölüm bum ✊✊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gift / Minsung ✅
FanfictionMinho'ya gelen hediyeler arasında yer alan Jisung ölmemek için istediği her şeyi yapacaktı. Her şeyi unutmasını istese bile... Mpreg Ana ship: Minsung Yan shipler: Chanlix-Hyunin Tamamlandı Bu fic tamamen hayal ürünüdür ve gerçeklerle bağlantısı y...