Jisung yavaş yavaş kendine geldiğine nerede olduğunu anlayamamıştı. Gözlerini açtığı gibi acımaya başlamasıyla geri kapattı. Hala ne olduğunu anlayamazken etrafındaki her şeyi algılamaya başlamıştı. Minho'nun kokusunu aldığında ise yanına gitmek istedi ama koltuktan kalkamamıştı.
"Minho"
Minho sesi duyduğu gibi yerinden kalkıp hemen kolunu çözdü. Jisung'u koltuktan alıp kocaman sarıldı.
"Minho neden gözlerim acıyor? Açamıyorum bile"
"Birazdan geçecek bebeğim" Minho ağlamamak için kendini sıkarken aynı anda Jisung'u rahatlatmaya çalışıyordu.
Ayrıldıklarında Jisung eşinin elini tutup onu odadan çıkardı. "Acıktım."
Minho arkasından ilerlerken kendisininde yemek yemeye ihtiyacı olduğunu farketmişti.
Masaya çiğ etler koyulduğunda bıçaklarla küçük küçük kesip bol kanlı eti yiyorlardı. Jisung iştahla yerken Minho'nun bugün bir şeyler yiyesi yoktu.
Bütün yemek boyunca sohbet ettiler. Havadan, sudan en çok da etin güzelliğinden. Jisung sonlara doğru içine kötü hislerin dolmasıyla elini göğsüne çıkarttı.
"Çok kötü hissediyorum. Pişmanım gibi. Bu kadar et yememeliydim."
"Evet. Hazımsızlık yapıyor olabilir."
Minho bu pişmanlığın ne olduğunu anlasa da bunu ona söyleyemezdi. Jisung vampir haliyle bile bunun pişmanlığını yaşıyorsa ileride ne olacağı hakkında endişelenmişti.
Jisung'un vampir olduğu haberini alan kral derhal emir vermişti. Evlenme merasimleri için her şey tam sayılırdı.
Prenslerin sadece çocuklarının olması yasaktı. Olsa bile ona prens gözüyle bakılmaz normal bir çocuk olarak doğardı. Devlet sistemini bozmaması için bu tür tedbirler alınmıştı. Çok aşık olmuş evlenmek isteyen prensler için ise tabii ki bu kural esnetildi. Başta evlenmesi bile yasak olan prensler gayrimeşru şekilde evlenmeye başlayınca evlenmelerine izin verilmişti.
Jisung ve Minho kralın huzuruna çıktığında Jisung ilk sefer ki gibi tedirgindi. Kral gülümseyerek oğlu gibi gördüğü gence baktı. "Seninle gurur duyuyorum."
Minho gülümseyerek 90 derece eğildi. Jisung onu taklit etmişti. Kral yeni müjdesini açıklamadan önce tahtına oturdu.
"1 ay sonra düğününüz yapılacak. Hazırlıkların başlaması emrini verdim. Kendi sarayınıza gidebilirsiniz bu sürede."
Genç çift yine kralı selamladıktan sonra taht odasından çıktılar. Minho durgun olan Jisung'un mutluluğunu tekrar yerine getirmek için konuştu. "Elflerin diyarına gideceğim bugün. Benimle gelmek ister misin?"
Jisung'un gözleri parladı. "Elfler mi?"
"Christmas yaklaşıyor. En güzek süsler en güzel kutlamalar orada olur. Gidelim biraz alışveriş yapalım ne dersin?"
Jisung hızlıca kafasını salladı. Yine zıplamaya başladı. Heyecanlandığında zıplama gibi garip huyları vardı. Hızlıca hazırlanıp gemilerine bindiler. Changbin ve Seungmin'i yanlarına aldılar. İkisi de orayı görmeyi çok istediklerini söylemişti.
Changbin yavaş adımlarla güvertede oturan perinin yanına yürüdü. Merakla kanatlarına dokunduğunda Seungmin hızlıca arkasına dönmüştü. İkili göz göze geldiklerinde Changbin hızlıca elini çekti. Seungmin haline güldükten sonra elini alıp kanatlarına götürdü.
"Merak mı ettin?"
"Hayatımda hiç peri görmemiştim."
Changbin Seungmin'in yanına oturdu. Kanatlarına hayranlıkla bakıyordu.
"Hayran kalınacak şeyler değiller."
Changbin onlardan gözünü ayıramazken kafasını salladı. Büyülenmişti.
"Sen hangi türdensin?"
"Ben kurtadamım. Bilirsin alfalar, omegalar falan"
Heyecanlanma sırası Seungmin'deydi. "O sakladıkları prens sen misin yoksa?"
"Benim." Seungmin hızlıca yerinden kalktı. "Deltasındır prens olduğuna göre. Kürkünün rengi ne? Feromonların nasıl kokuyor? Hiç omega birini gördün mü? Onları çok merak ediyorum."
"Kürküm siyah. Açık deniz gibi kokuyorlar ve evet etrafım omega sarılıydı. Onlar zayıf halka merak edilecek yanları yok."
Konuşma böyle sürdü gitti. Minho'nun emriyle yerlerinden kalkmak zorunda kalana kadar. Gerçekten Minho'nun dediği gibi şenlikler başlamıştı bile. Tabi vampir prensin gelişiyle büyük bir gerginlik hakim olsa da hala müzik çalıyor hala dans ediliyordu.
Jisung uzun kulakları görmesiyle gülümsedi. Takma dişler takmadığı ilk seferdi bu. Ağzındaki dişleri gören elflerin çoğu korkuyla saklanmıştı. Onun insan olduğunu sanıyorlardı.
Jisung aldırış etmedi. Yollarına devam etmiş beğendiği her şeyler ikişer üçer almıştı. Bütün poşetlerin muhafızlar taşıyordu. Seungmin ve Changbin hayran kalmıştı. Etrafa bakınıp dururken sadece birer kar küresi alabilmişlerdi. Gemide onları da birbirlerine hediye edeceklerdi.
Güzel günün ardından Jisung eşinin kucağına çıktı. Kafasını omzuna yasladı. Yorulmuştu. Minho eşini sıkı sıkı tutarken değişmiş kokusunun tadını çıkartıyordu. Vampir olduktan sonra Jisung'un kokusu değişmiş. Daha sert, daha erkeksi bir kokusu olmuştu.
Jisung ve Minho'ya ait saraya geldiler. Jisung aldığı şeyleri sarayın içinde bir yerlere yerleştirirken Seungmin elindeki küçük küreye bakarak yürüyordu. Jisung bu dalgınlığını farkettiğinde yanına geldi. Elindeki vazoyu hemen yanındaki muhafıza vermişti.
"Birileri aşık oldu sanırım."
"Jisung hyung bana yardım et. Changbin'den çok hoşlanıyorum ama söyleyemem sonuçta hepimiz prensin kölesi sayılırız. Nasıl söyleyeceğim."
Jisung küçüğüne kocaman sarıldı. Saçlarını karıştırdı. Gözü kar küresine takıldığında konuştu. "Çok güzelmiş. Zevkli bir tercih."
"Bu Changbin'in hediyesi."
Jisung daha da gülümsedi. "O da boş değil demekki. Hareketlerini incele. Duygularından iyice emin ol sonra tekrar konuşalım Minnie."
Seungmin mutlulukla gülümsedikten sonra biraz havalanıp uçarak odasına gitti. Jisung ise işi bittiğinde eşinin yanına çıktı sarılarak uyudular.
___________________________________________________
Çok tatlı oldular ağlicam şimdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gift / Minsung ✅
FanfictionMinho'ya gelen hediyeler arasında yer alan Jisung ölmemek için istediği her şeyi yapacaktı. Her şeyi unutmasını istese bile... Mpreg Ana ship: Minsung Yan shipler: Chanlix-Hyunin Tamamlandı Bu fic tamamen hayal ürünüdür ve gerçeklerle bağlantısı y...