6: Lunch Break

5.4K 388 92
                                    

Kim Jungkook'tan
Eşim olay yerini terk ettikten sonra bizi bir kafeye götürdü. Kısa araba yolculuğumuzda ikimiz de ölüm sessizliğine gömülmüştük. Bu tarz olaylarla ne zaman karşılaşsak hep bir soğukluk, dargınlık girerdi aramıza hiç şüphesiz. Kendi halimizde takılır, içimize dönerdik. Yine de benim ve Taehyung'un arasına kimsenin giremeyeceği iyi bilinirdi. Denemeye kalkıştıklarında yalnızca denedikleriyle kalıyorlardı. Gün sonunda yaşanılanlar yalnızca kötü birer anı olarak kalır, aramızdaki buzlar erir, yatakta sarmaş dolaş yatardık.

Bir yandan öfkeli bir yandan da kırgındım. İçten içe alfamın beni çıkmaza sokacak hiçbir davranışta bulunmadığını biliyordum, kurdum hissediyordu. Ne olursa olsun kendime söz geçiremediğim ve kafaya taktığım konu ise neden feromonlarıyla onu etkilemeye çalışmasına izin verdiğiydi. Bunu yapmamalıydı.

Gözümün içine baka baka onu alfama kur yaparken görüp hiçbir şey yapmadan öylece olanları seyredişim aklıma geldikçe kendimi tokatlayasım geliyordu. Ne düşüneceğimi bilememiştim o an. Zaten hemen beni fark eden Taehyung koşar adım yanıma gelerek feromonlarıyla beni yatıştırmaya çalışmıştı. Orada o kadar çok bağırmak istedim ki o terbiye yoksununa, sırf Taehyung'un feromonlarının etkisi yüzünden ağzımı bile açamamıştım. İçime attığım laflar teker teker gözlerimin dolmasına neden olduğunda anlamıştı ne halde olduğumu. Düşününce belki de o an beni sakinleştirmesi, olası bir kazayı önlemiş ve huzurumuzun hepten kaçmasına engel olmuştu.

Kafeye gelirken fazlasıyla dalgın olduğumdan arabanın anahtarlarını bir şey söylemeden Taehyung'un eline vermiştim. O haldeyken araba kullanmak bizim için iyi olmazdı. Taehyung da anlamış olacak ki bir şey demeden sürücü koltuğuna yerleşip kemerini bağlamıştı.

Arabaya bindiğimizde gözleri üstümde dolansa da ben ona dönmedim. Eğer dönersem kendimi tutamayacağımı biliyordum. Benim onunla ilgilenmediğimi anladığında arabayı çalıştırmış ve dediği kafeye sürmeye başlamıştı. Zaten birkaç cadde uzaklıktaydı, yani aslında arabayla bile gitmesek olurdu.

Her ne kadar kısa bir mesafede olsa da gideceğimiz yer, neredeyse tüm kırmızı ışıklara yakalanmış ve böylelikle varacağımız zamanda tam anlamıyla varamamıştık. Buna takılmıyordum bile o sıra. Yemek yiyip, bebeğimizin birazcık babasını hissetmesini sağlayıp eve dönmekti planım.

Belki yaptığım çok yanlıştı, belki gerçekten o omeganın aramıza girmesine izin veriyordum ancak kendime zaman tanımalıydım. İçimdeki huzursuzluğun ana sebebi ben olmadığımda ne olur, gibi kuruntulara kapılmamdı. Taehyung'a güveniyordum şüphesiz ancak hayat bu, neyin ne olacağını bilemezdik. Hoş, biz mühürlü bir çifttik. Ben bir acı yaşarsam benim yaşadığımın on mislini karşımdaki de yaşardı.

Tanrım neler düşünüyorum ben böyle!

"Jungkook?" Karşımda oturan alfanın seslenişiyle bakışlarım daldığım yerden ona kaymıştı. Çok asıktı suratı, onun da bu durumdan hoşlanmadığı çok belliydi. Daha sonra yanımızda dikilen kıza döndü bakışlarım. O da dikkatle bana bakıyordu.

"Efendim?"

"Seslendim ama duymadın, daldın herhalde. Ne yemek istersin? Sipariş verelim." Ses tonu her zamanki neşesinden uzak bir tona bürünmüştü. Dalgınlıktan sıyrılıp önüme konan menüye baktım. Küçük bir kafe olmasına rağmen çeşitler fazlaydı. Her bir yemek resminde daha da acıktığımı hissediyordum.

Çok kararsız kalmıştım çünkü şu an canım hepsini çekiyordu. Taehyung ise ifademden dolayı kararsız kaldığımı anlamış olacak ki "Karar verebildin mi?" diye sormuştu.

we found love ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin