18: Thirteenth Anniversary²

3.9K 287 173
                                    

Kim Jungkook'tan
Arabayla davetin yapılacağı yere geldiğimizde, hayalimdeki gibi bir görüntüyle karşılaşmadım. Varsayımlarım arasında otelde yapılması vardı, açık havada aynı bir kır düğünündeki gibi etrafın süsleneceği değil. Sanırım yaz aylarında olduğumuzdan açık havada yapmak çoğu kişinin ortaklaşa karar aldığı bir fikirdi. Böyle daha iyi olmuştu gerçi, birazcık temiz hava herkese iyi gelebilirdi.

"Açık havada yapacaklarını söylemeyi unuttum sana. Ben her ihtimale karşı üşürsen diye üzerine ince hırkalarından aldım." Elimi, alfamın bacağımdaki elinin üstüne koyup okşamıştım. Şimdi arabayı park edecek yer arıyorduk birlikte. Bize yer kalmış gibi gözükmüyordu. Bir sağıma bir soluma bakınıyordum çıkan olup olmadığını anlamak için ama sonuç hep hüsrandı. Arada baktığımız yerlere aynadan tekrar bakıyordum ki belki gözden kaçırdığım bir yer olmuştur diye ancak hiçbir değişiklik yoktu.

"İyi yapmışsın bebeğim, sağ ol," Gözümü kırpmadan etrafı izleyişimin sonunda bizden birazcık uzakta olan park yerini görmemle yaslandığım yerden aceleyle doğrulmuştum. "Ah şurada yer var galiba!"

Taehyung parmağımla gösterdiğim yere hızla döndüğünde iç çekmiş ve davetin yapılacağı yerden gittikçe uzaklaşarak oraya doğru sürmeye başlamıştı. Yürüyecek olmamız pek sıkıntı değildi, yer bulduğumuza şükrediyordum. Ufak bir arabamız olsa belki çok rahat sığardık geçtiğimiz birkaç park yerine lakin alfamın büyük araba takıntısı yüzünden bayağı bir oyalanmıştık.

"İyi gördün." Park edebilmek için bacağımdan çektiği elini koltuğumun arkasına koymuş ve arkamızdaki arabaya çarpmamak için bir ileri bir geri yapmıştı. O park etmeye çalışırken ben de etrafı incelemiştim. Herkes süslenmiş bir şekilde güle oynaya az sonra bizim de gideceğimiz yere doğru ilerliyordu. Tabii şirketin yıl dönümü olduğundan bu şirkete bağlı birkaç idol de gözüme çarpmıştı. Hepsi gencecik duruyordu.

Yanağımda aniden bir baskı hissettiğimde daldığım yerden bakışlarımı alfama çevirdim. Yüzünde büyük bir gülümsemeyle "Hadi gidelim." demişti. Minik busesi neden gerildiğini anlamadığım bedenimi gevşetmişti. Ben de yanağına öpücük kondurmuş ve fazla oyalanmadan arabadan inmek için kapıyı açmıştım.

Akşam saatleri olması sebebiyle ılık rüzgar kapıyı açtığım gibi yüzümü okşamıştı. İnmeye çalışırken istemsizce bir elim karnıma gitti. Bebeğimiz artık altı aylık olduğu için düşük ihtimali birazcık daha azalsa da onu koruma iç güdüm bir saniye olsun azalmamıştı. Annem, bana ve hyunguma olan hamileliğini anlattığında çok gülmüştüm fakat asıl şimdi anlıyordum onu. Bunu bir kere dile getirdim, onu şimdi anladığımı. Sadece artık o da bana gülüyordu. Az dalga geçmemiştim onunla. İntikam alıyordu kendince.

Taehyung arabayı kitleyip ona uzattığım elimi kavramıştı. Arada gözleri gerdanımı gözler önüne seren dekolteme gidiyordu ve onun orama baktığını fark ettiğimde ise hızla bakışlarını oradan uzaklaştırıyordu. Böyle şeylerden fazlasıyla hoşlandığını biliyordum. Tanrım... Evden çıkana kadar bile rahat bırakmamıştı beni. Eve gidince de rahat bırakacağını sanmıyordum. Bana hava hoştu, seve seve koynumu açardım ona.

"Sanırım gömleğimi çok sevdin Taehyungie." Onu sınamak için cilveli cilveli sırnaşmıştım bedenine. Keskin bakışları hemen beni bulurken onunla alay ettiğimin farkına varmıştı elbette. Benden birkaç santim uzun boyu sebebiyle alttan alttan bakmıştım tepkisine. Beklediğim tepkiden çok uzak bir halde bana sırıtarak bakıyordu. Genelde dışarıda onunla böyle cilveleştiğim zamanlar "Dur Jungkook, yapma Jungkook, kendimi tutamam Jungkook" gibi şeyler söylüyordu. Onunla cilveleşmemi sevmediğinden değil de fazla utangaç olmasından toplum içinde pek yanaşamıyordu bana. Ama en yakın zamanda beni bir köşeye çekip dudaklarımı kanatacak kadar öpmekten de geri kalmıyordu.

we found love ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin