~M A T T H I A S~
Hâlâ şoktaydım. Güney'in Prensesi Jocelyn Gween dakikalar öncesinde karşıma geçmiş ve dört elementi de kullanmıştı. Aynı zamanda buranın yöneticisi gibi olan bir adamla da onu çok samimi görmüştüm. İki hafta öncesinde yaşadığım tatsız olayda onun yüzünden olanları ise düşünmemeye çalışıyordum. Her şey çok hızlı ve garip gelişiyordu.
"İyi misin?" dedi Melanie yanıma yavaşça yaklaşırken. Sesini duymak iyi olmuştu çünkü bebekliğimizden beri beraberdik. Burada güvenebileceğim ve sığınabileceğim tek kişi oydu.
Hızlıca Melanie'ye sarıldım. "Özledim," dedim sıcacık çıkan sesimle.
"Evet, doğru söylüyorsun." dedi ve kollarımdan kurtulurken sırıttı. Benim ise kaşlarım çatılmıştı. Yoksa onun gücü.. "Evet doğru düşünüyorsun" dedi iyice sırıtarak."İnanmıyorum yoksa sen cidden zihin mi okuyorsun?"
"Bir nevi," derin nefes aldı ve o da benim o gelmeden önce yaptığım gibi başını gökyüzüne çevirip yıldızları incelemeye başladı. "Aklından geçen şey eğer yalansa buna ulaşabiliyorum, eğer doğruysa zaten onu bana söylediğin için öğrenmeme gerek kalmıyor."
"Vay be!" Dedim alt dudağımı büzerek.
"Ne vay besi kuzen, sen ateşi kontrol edebiliyorsun." Kulaklarım memleketimin özel hitap kelimesini tekrardan işitince sırıttım ve elimi ona doğru uzatıp çok cılız bir kıvılcım çağırdım.
Gözlerini şaşkınlıkla açarken elini elime uzatıyordu. "Yapma kuzen! Elini yakacaksın!" dedim hızla elimi kapatırken.
"B-bu çok iyi bir şey!" dedi heyecanla el çırparken. Kahkaha attım.
"Çocuk gibisin Mell." dedim sırıtarak."Evet ama bilirsin tersim terstir." dedi omzuma şakacıktan vururken.
"Hiç şüphem yok!" dedim alaylı bir tınıyla. Birlikte yankesicilik yaptığımız günlerin birinde Melanie son anda taşa takılıp düştüğü için yakalanmıştık ama neyseki hızlıca elinden tutup kaldırmış ve temkinlice bizi oradan uzaklaştırmıştım. Soluklanmak için eski bir barın ıssız sokağına sığındığımızda ise sinirden ikimiz de kahkaha atmaya başlamıştık. "Manyak mısın sen!" demiştim kahkahalarımın arasından.
O ise başını onaylarcasına sallamıştı. Daha da gülmüştük. Fakat ters giden bir şey vardı. Anlaşılan bardaki son derece sarhoş adamların dikkatini çekmiştik ve hızlıca etrafımıza doluşmuşlardı."Güzel hatunmuş." demişti sarhoşlardan biri.
Ben ise hızlıca Melanie'yi arkama almış ve kolumu yandan ona sararak korumaya çalışmıştım."Basın gidin!" demiştim sertçe. "Basın gidin yoksa suratlarınızı tek tek dağıtırım."
Melanie ise elini omzuma koymuş ve hafifçe parmak uçlarına çıkıp arkadan kulağıma fısıldamıştı. "İkimiz hallederiz Matt! Beni korumaya çalışma." Olmaz dercesine başımı sallamıştım ve onu tutan kollarımı daha da sıkmıştım. O ise beni umursamamış ve hızlıca benden kurtulup adamın tekinin kasığına tekmesini savurmuştu bile. Ben ise bir saniye bile beklemeden önümde yumruk atmak için kolunu bana doğru uzatan adamın kolunu hızla tutup ters çevirmiş ve o acıyla eğilmeye başlarken karın boşluğuna sertçe bir tekme atmıştım. Göz ucuyla Melanie'ye bakmıştım, harika dövüşüyordu.
"Ah!" demiştim acı dolu sesle. Biri arkadan boğazıma doğru sarılmıştı.
Lanet olsun Matt! Melanie'ye bakmanın sırası mıydı şimdi!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asiller ve Asiler
FantasyHenüz açıklama yapılmayacaktır... :) Bu güzel dünyayı öğrenmek için okumaya başlamayı unutma. #4 DİSTOPYA 21.05.2021