18

28 9 114
                                    

~J O C E L Y N~

Pencereme çarpan sesle uyandım, beyaz bir baykuş pençesindeki siyah zarfla gelmişti. Hızla kalkıp camı açtım.

Baykuşun kafasını okşadım ve pençesinden siyah zarfı aldım, tekrardan camı kapattığımda yatağın üstüne oturdum.

Güneyin İmparatoriçesi Sevgili Jocelyn Gween

Öncelikle dünkü tavırlarınıza hayran kaldığımı bilmenizi isterim.
Size verdiğim tavsiyelere uymanız çok hoşuma gitti.
Bana kendimi önemli hissettirdiniz, teşekkürler.
Bugün size bir mektup daha göndereceğim; akşamki mektubuma bayılacağınıza çok eminim.
Şahsen ben çok sevdim.
Konumuza gelecek olursak ise,
ağabeyinizin gerçek yüzünü öğrenmek sizi biraz hüsrana uğratabilir.
Asıl hedefini ve yalanlarını duymak isteyeceğinizden emin olduğunuza iyice karar vermenizi istiyorum.
Ve de mümkünse bugün balo vaktine kadar odanızdan çıkmamanızı öneririm.
Etraf güvenli değil.
Balo vaktinde görüşürüz sevgili İmparatoriçem
-A

Derin bir nefes aldım Johan'ın bana yalan söylediği ihtimaline inanmak istemiyordum ama bu durumda kimseye bile güvenemiyordum.

Kapı çaldığında mektubu gizledim ve girmeleri için seslendim. Beş kişi gönderilmişti, ellerinde çantalarca malzeme vardı.

"Merhaba efendim," dedi içlerinden biri, nazikçe eğildi ve selam verdi. "Sizi hazırlamak için gönderildik."

"Hoşgeldiniz." dedim ve gülümsedim. Sabahın köründe benim için uykularından uyanmışlardı, bu durum mahcup hissetmeme sebep oluyordu.

Günlük cilt bakımıma başladıklarında ise kendimi tamamen onların yetenekli ellerine bıraktım. Cildim parlamış ve yumuşacık olmuştu gözüm saate iliştiğinde ise öğleden sonra iki olduğunu görmüştüm. Şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Ne kadar da çabuk geçmişti.

***

Makyajım ve saçım özenle yapılırken saatler su gibi akmış ve hava yavaşça kararmaya başlamıştı. Bana yardıma gelen bayanlardan ise dinlenmelerini rica ettim, kaç saattir durmadan çalışıyorlardı.

Aynadaki yansımama baktım gözlerimde dumanlı koyu bir makyaj yapılmıştı böylelikle de gri ve yeşil arası gözlerim iyice ortaya çıkmıştı. Dudağıma ise bordo bir ruj sürülmüştü, siyah bir elbiseyle ise bunları taçlandırmak istiyordum.

Ara bitince tekrardan geldiler ve elbisemi giydim, saçlarım ise dalgalandırılmış ve hafifçe dağınık topuz yapılmıştı. Önden iki tutam çıkardılar ve biraz daha dalgalandırdılar, hazırdım.

Saate baktığımda akşam altı olduğunu gördüm, zaman cidden çok çabuk geçmişti.
Sonunda odada tek başıma kaldığımda mektupları tekrardan okudum, bugün bir karar vermek gerekiyordu ama nasıl vereceğimi ve sonuçlarının ne olacağını bilmiyordum. Johan'a güvenmekle hata mı yapmıştım?

Kapı tıklatıldı ve mektupları gizledim. "Buyurun." dedim ve dikleştim.
Kapı açılınca içeri Johan girdi. Siyah bir takım giymişti kravatı ise koyu yeşildi.

Asiller ve AsilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin