3

48 16 6
                                    

~M A T T H I A S~

Başımın dayanılmaz ağrısıyla gözlerimi açmaya çalıştım, her bir hücrem acı çekiyordu. Bir rüya insanı bu kadar etkilememeliydi, o kadar gerçekçi bir rüya görmüştüm ki tüm vücudum bile şimdi yerimden kalkamayacağım kadar güçsüzdü..

Doğrulmaya çalıştım ve başımda birinin elini hissettim, gözümü açmaya çalıştım ama her yer o kadar parlak geliyordu ki gözlerim sıkıca kendini kenetlemekten başka hiç bir şey yapamamıştı.

"Kimsin?" konuşmamla birlikte boğazımdan keskin bir acı nüksetmişti, yüzümü buruşturdum ve elim ister istemez boğazıma gitti.

"Eva," dedi narin ses. "şifacıyım."

Kadın elini boğazıma koydu ve içime yayılan tatlı sıcaklıkla birlikte artık boğazımın acımadığını fark ettim. Bana bir ilaç vermemişti nasıl olurdu da ağrım hemen gitmişti.

"B-bunu nasıl yaptın?" dedim buğulu sesimle.

"Bu benim kanımda var, özüm Ana Küre'nin şifalarından oluşur."

Gözümün ışıkta ne kadar acıdığını umursamadan hızlıca açtım ve doğruldum, aklıma tek bir şey geliyordu, ya gördüğüm rüya aslında gerçekse?

"Neredeyim? Kardeşim nerede?!"
Kadın bu denli hiddetlenmeme şaşırıp kalmıştı ve etraftakiler de şimdi bize bakıyordu. Cidden neredeydim ben? Etrafı incelemeye başladım, çok büyük bir alandaydık, üstümüz gökyüzüyle tam anlamıyla birleşmiş ve onları birbirinden tek koparan şey antrasit rengi parçaların süzmeler çizerek güzel desenler oluşturmasıydı. Etraf çok aydınlıktı, bulunduğumuz yer o kadar genişti ki benim gibi daha yüzlerce insan vardı ve hepsi beyaz lüks plakaların üstünde yatıyordu yanlarında ise şifanın rengi olan beyaz ile akan kanların temsili olarak kırmızı ceketler giymiş insanlar vardı. Etrafa iyice bakındım, hiçbir yerde ilaç veya alet yoktu. Bu insanlar sadece ellerini kullanarak bizi iyileştiriyorlardı.

Şaşkınlıkla ve merakla etrafa bakınmaya devam ettim "Neredeyim?" diye sordum, bu sefer sesim yüksek çıkmamış aksine şaşkınlığın verdiği tınıyla iyice yumuşamıştı.

"Kuzeyde miyim Güneyde mi?" kadın bana cevap vermeyince sesim daha da sert çıkmıştı. Ağzını cevap vermek için araladı fakat sonrasında bakışları arkamda bir noktaya çevrilince ağzını kapattı ve usulca başını eğdi.

"Güvendesin." dedi arkamdan gelen bir ses.
Hızla sese doğru döndüm, karşımda siyah dağınık saçları ve bana gerçekten güven vermek istercesine bakan zümrüt gözleri vardı. V yaka ince, salaş beyaz gömleğinden gözüken kasları adamı gözlerindeki şefkatin aksine çok daha sert gösteriyordu.

"Güvende olup olmadığımı sormadım!" dedim dişlerimin arasından. "Size nerede olduğumu soruyorum!"

Adam benim aksime çok sakin bir şekilde bana bakıyor ve gülümsüyordu. "Sakin ol Alev çocuk," dedi ellerini omzuma koyarken, ben ise şaşkınlıkla afallamıştım.

"Alev çocuk?" dedim sorarcasına, aklıma o iğrenç kâbus gelmişti.
Adamın gülüşü soldu ve ellerini omzumdan çekip yanımdaki şifacıya baktı.
"Kardeşim nerede?" sesimin titrememesi için çok uğraşmıştım ve şanslıymışım ki sesim istediğimden bile güçlü çıkmıştı.

Asiller ve AsilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin