"Gel buraya gel. Kaçma sakın."
İdris korkarak babasına geri döndü ve sevimli olmaya çalışarak el salladı. Salih de ona el salladı ve "Gel gel." dedi. İdris ve Efe içeri gidip babalarının yanına oturduklarında Salih oğluna bakıp "Saat kaç İdris?" dedi. İdris "Hemen bakayım babacığım." dedi ve babasının kolundaki saate baktı. "Saat tam olarak altı on babacığım."
İdris kolunu çekip "Çocuğu da geldiği gibi bozdun değil mi? Bak ne mülayim çocuktu." dedi ve yeğenini gösterdi. Ama yeğeni hala efsanenin etkisinde olduğundan boş boş bakıyordu. Salih endişeyle "Ne yaptın çocuğa?" dedi. İdris hemen "Hey. Hiçbir şey yapmadım. Sadece... hayat hikayelerinizi anlattım." dedi. "Ama tamamen iyi niyetliydim. Test ettim sayılır ve gayet iyi geçti. Akıl sağlığı sağlam gibi."
Efe başını doğrultup "İyiyim ben." dedi başını sallamadan önce. İdris gülüp "Ha, gördünüz mü? İyi hissetmiyorken iyiyim dedi. Artık tamamen bizdensin." dedi kuzenine. Yamaç bozulan sinirleriyle güldü. "Ya siz neden böylesiniz ya?" Salih de ona katılıp "Beğenemedin mi babamın oğlu?" deyince Efe hıçkırıp eliyle ağzını kapattı. Yamaç ve Salih ne olduğunu anlamazken İdris "Varyam'ı da anlattım." dedi.
Yamaç sırtını sandalyeye verip "O da mı shipliyor? Ben bıktım ya." dedi. "Kızım, karım, ablam, yeğenlerim... Şimdi de oğlum." Salih alınmış gibi yapıp "Bıktın mı? Bıktın mı?! Öyle olsun Lojistikçi. Öyle olsun." dedi ve kollarını çaprazladı. Yamaç hemen ona eğilip "Hey hey. Senden bıkmadım abi. İlişkimizin saflığını anlamayanlardan bıktım." dedi ve elini tuttu. "Bizi bir tek biz anlayabiliriz."
Salih hemen çözülürken İdris "Bu yüzden... Biz bir şey sallamıyoruz, siz başlatıyorsunuz dedikoduları." dedi. "Bunları yaparak." Salih kardeşinin elini bırakmadan "Aynen. Biz başlatıyoruz her şeyi." dedi. Efe gülümseyerek "Ama gerçekten. İdris anlatırken efsanenin her bir detayı güzelse de en çok sizin kısımları ve özellikle Erbaa'ya bayıldım." dedi. Yamaç başını yana eğip Salih'e baktı. "Ben de."
Salih dudağının tek kenarıyla gülümseyerek "Gidelim bir gün babamın oğlu. Alalım çocuklarında, mahalle maçına oyuncu çıkar." dedi. Yamaç omzunu silkti. "Oranın tadı baş başayken çıkıyor be." İdris ikisini işaret etti elleriyle. "Bak gene."
***
İdris öğleden sonra uyandığında ağzında rahatsız eden bir içki kokusu vardı. Yatağından doğrulup koltukta uyuyan kuzenine baktı. Efe de salyalarını yastığa akıta akıta uyuyordu. Bu sabah ikisi babalarıyla birlikte meyhaneden döndüklerinde karşılarında sinirli bir Efsun ve Saadet bulmuşlardı. Yamaç ve Salih bütün azarı yerken İdris ve Efe sıvışmışlardı aradan.
İdris kuzenini uykuya bırakıp duş almak için lavaboya girdi. On beş dakika sonra duştan belinde havlu ile çıktığında Efe hala uyuyordu. İdris de rahat rahat giyindikten sonra saçlarını havluyla kuruttu. Bir tane tarak alıp odadan çıktığında şarkı söylemeye başladı ve merdivenlere yöneldi.
"Karasın bahtım, yıkılsın tahtın. Yalvardım yakardım yol bulamadım."
Salondan babası da ona eşlik etmeye başlamıştı. "Ah bulmasaydım kara yazım. Evirdim çevirdim yaranamadım." İdris ve Salih şarkıyı söyleye söyleye devam ederken İdris salona varınca durdu. Amcaları, babası, Masal ve Asiye salonda oturuyorlardı. Babası şarkı bitince boğazını temizleyip "Neyse, dedim gibi. Teslimatın tarihini erkene alırsak sorun olmaz." dedi.
İdris onlar teslimat tarihini tartışırken Masal'ın bacaklarının arasına yere oturmuştu. Tarağı ve bileğindeki tokayı alıp "Ör kız saçımı gene. İyi oluyor." dedi. Masal gülüp "Yaşasın." dedikten sonra örmeye başlamıştı. İdris babasını ve amcalarını dinlerken Efsun da yanlarına gelmişti. Kızına ve İdris'e baktıktan sonra Salih'in oturduğu koltuğun arkasına geçti. "Kızım senin oğlunun saçını örecekse ben de seninkini örerim Salih."
Salih hemen "Hayır ya." dese de Efsun onu dinlemiyordu. Salih'in saçlarına ufak örgüler eklerken Yamaç mutlulukla bir sevdiği kadınla sevdiği adama -ahem, yani abisine- bir de kızıyla yeğenine bakıyordu. Ailesi tam ve çok güzeldi. Bazıları Masal ve İdris'in ilişkisinin Yamaç'la Salih'e benzediğini sansa da gerçek öyle değildi. O iki kuzen esas Salih'le Efsun'a benziyorlardı. Tamam, daha çok Salih'le Efsun'a benziyorlardı, Yamaç'la Salih'e hiç benzemiyor değillerdi.
Masal İdris'in saçını bitirince ucunu bağladı ve yanaklarını tutup alnını öptü. "Oldu bitti tatlım." İdris başını onun kucağına koyup "Teşekkürler tatlım." dedi. Asiye tek kaşını kaldırıp "Flörtünüz bittiyse, teslimat tarihini bugüne çekeceğimiz için çıksak mı? Zaten bütün gün uyudun." dedi. Üç kuzeni izleyen Cumali, Salih ve Yamaç arasında bir bakışma geçti. Bu sahneyi çok kez görmüşlerdi. İşin ortasında Salih ve Yamaç flört eder ya da duygusal bir an yaşarlardı ve onların arasındaki çekimi bozan hep Cumali olurdu. Şimdi yeni nesil büyüyünce bu görevi de onların çocukları devralmıştı.
Efsun, Salih'in saçını bitince onun yanaklarını tutup Yamaç'a çevirdi. "Olmuş mu?" Yamaç Salih'e alıvı gözüyle bakıp "Olmuş." dedi. Efsun gülümseyip "Güzel. Akşam yemeğine ne istersiniz?" dedi. Salih hemen "Sakın elinizi sürmeyesiniz." dedi. "Ben yapacağım bu akşam yemeği. Yeğenime özel." Yamaç hemen "Abi menemen yapmasa-" derken Salih parmağını Yamaç'ın dudaklarına bastırdı. "Shush." Yamaç ona bakıp bakıp sonunda parmağını öptü. Salih de gülüp parmağını çekince Cumali "Tamam. Olmuşsunuz siz, kalkın." dedi. İdris de hemen onunla ayaklanıp "Amcalarım, babam, fıstıklar. Ben diyorum ki, teslimatı kontrol etmek yapmadığım şey değil. Siz bugün evde takılın isterseniz. Teslimatı ben hallederim." dedi. Cumali gözlerini kısıp yeğenine baktı. İdris de sırıtarak ona bakıyordu.
Cumali "Bak çocuk sende baban bir pislik yapmadan önce taktığı yüz ifadesi var şu an, ne oluyor?" deyince İdris en masum ifadesiyle gözlerini kırpıştırdı. "Aşk olsun amca. Ben babam gibi bir insan mıyım?" Salih hemen "Hain insan." derken Masal da kalkmıştı. "Evet amca abartma, biz hallederiz." İdris ona dönüp "Yalnız dedim Masal." deyince Masal tekmelenmiş köpek bakışlarını atmaya başladı. Babasından öğrenmişti. İdris "Yani diyorum ki kardeşinle biraz zaman geçir, işleri ben hallederim." dedi. Masal gülümseyip "Oh. Teşekkürler." deyince İdris gülümsedi. "Tamam o zaman. Ben çıkıyorum."
***
İdris teslimat işini hallettikten sonra saatine bakmış ve henüz erken olduğunu görünce rahatladı. Demek ki henüz zamanı vardı. Arabasını sürerken sessizce bir şarkı mırıldanıyordu. Yarım saat sonra istediği yere varınca iyi bir yere park etti ve arabadan indi. Telefonunu çıkartıp numarayı aradı. Telefon açıldığında "Alo? İdris?" diyen sesi duymuş ve iç geçirmişti mutlulukla. Bir sesin tınısı bile bir insanı mutlu edebiliyordu. "Nalan? Geldim ben. Müsaitsen insene aşağıya."
Nalan bununla koşarak aşağıya inmiş ve bahçeyi geçtikten sonra demir parmaklıklı bahçe kapısının ardında onu bekleyen İdris'i görmesiyle daha da hızlı koşmuştu. Kapıyı açıp İdris'e sıkıca sarıldığında İdris de ona sarıldı. Burnunu kızın kumral saçlarına gömüp derin bir nefes aldı. "Nasıl özlemişim be güzelim." Nalan ona daha da sırnaştı. "Arayı açan sensin."
İdris onu kendinden biraz uzaklaştırıp çenesini nazikçe tuttu. "Biliyorsun ama nedenini."
'Ello!
O neden ne?? Eheheh beter olun.
Btw; Masal ve İdris çok tatlı olmaya başladı, ben bunları yerim. Efsun'la Salih de çok güzel.
Sizi seviyorum. İsteyenler buradan hepsinin adını yazmaya üşendiğim kitaplarıma uçabilir. Haftaya görüşürüz. ✌🏻 🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıllar Sonra
FanfictionMasal İdris'in saçını bitirince ucunu bağladı ve yanaklarını tutup alnını öptü. "Oldu bitti tatlım." İdris başını onun kucağına koyup "Teşekkürler tatlım." dedi. Asiye tek kaşını kaldırıp "Flörtünüz bittiyse, teslimat tarihini bugüne çekeceğimiz içi...