0.2 // Gezmeler

1.1K 44 31
                                    

Yamaç başını salladı. "Burada tabi ki. Hatta-" deyip saatine baktı. "Yakında burada olur. Yani arabayı Junior kullanıyorsa." Efe heyecanla gülümsedi. Annesi ile anlaşması vardı. Annesi onun güvenliği için olduğunu söyleyip ona babasından ve ailesinin baba tarafından hiç bahsetmemişti on sekiz yaşına kadar. On sekizine girdiği günse babasıyla tanışmasından itibaren her şeyi anlatmıştı Nehir oğluna.

Aşevi'nin kapısı çalınıp açışınca Mihriban "Amca, Masal'la ağabeyim geldi." dedi. Yamaç ona teşekkür etti ve oğluna döndü. "Kız kardeşinle tanışmak ister misin?" Efe başını salladı ve kalktı hemen. Tabakları toplayacakken Mihriban "Ben hallederim onu siz gidin." dedi ve tabakları ondan aldı. Efe ona teşekkür etti ve babasının peşine düştü. Kahveye girdiklerinde yine Salih hemen "Yamaç, Yamaç'ım. Baksana şuna." dedi ve sandalyede oturan yirmili yaşlardaki genci gösterdi.

Esmer gencin omuzlarına gelen koyu ve gür saçlarının bir kısmı örülmüştü tepeden ve arkada bir at kuyruğu ile bırakılmıştı. Çok koyu yeşil bir renkte olan bir takım giymişti ve içinde siyah bir gömlek vardı. Genç, Salih'e bakıp "Baba, son kez söylüyorum. Bence güzel olmuş." dedi. "Haksız mıyım birader?" Efe bir anda kendisine yöneltilen soruyla afallasa da omzunu silkti. "İyi bence de." İdris de bununla babasına dönüp "Gördün mü?" dedi.

O sırada çay koyan kumral saçlı kız çay dolu bir tepsi getirip "Aynen amca ya. Karışma. Yakıştı bence de." dedi. "Hem çatapattayken saçlarının önüne gelmesinden şikayet etmesinden iyidir." İdris kıza gülümseyip "Teşekkürler tatlım." dedi. "Ayrıca örgüyü o ben uyurken örmüş ve açamıyorum." Efe muhabbeti anlamazken kız ona baktı. "Sen kimsin?" İdris önce kıza sonra da Efe'ye bakıp kaşlarını çattı. "Harbiden ya sen kimsin birader?"

Yamaç elini Efe'nin sırtına koyup "Masal, Junior." dedi. "Bu Efe. Benim... oğlum." İdris öksürüp "Ne?" derken Masal gerilemişti. "Baba..." Yamaç hemen kızına yaklaştı. "Açıklayabilirim." Yamaç kızıyla konuşurken İdris kalkıp Efe'ye ilerledi. "Kaç yaşındaydın sen birader?" Efe "On sekiz." deyince İdris gülüp "Amca aynı anda iki kadını mı idare ettin?" dedi amcasına dönüp. Yamaç "Sus bi Junior." dedi ve Masal'la konuşmaya devam etti. Ama Salih gülüp oğluna başını sallamıştı. "Hem de nasıl. Bak bir tek ben aynı anda iki kişiyi idare etmedim, Cumali amcan, hatta Selim amcan bile yaptı."

Cumali hemen "Oğlum karıştırma şimdi kaç yıl önceki şeyleri ya." dedi. Kızına olan açıklaması biten Yamaç da Salih'e dönüp "Ayrıca yalan konuşma. Sen de zamanında aynı anda ikiden fazla kişiyi idare ettin ablam da biliyor." dedi. İdris hemen babasına dönüp "Baba?" dedi korkarak. Salih onu susturup "Aynı anda kimleri idare etmişim Yamaç'çığım anlatsana biraz." dedi kardeşine.

Yamaç ona gülümseyip biraz eğildi ve "Hem beni, hem ablamı, hem de Medet'i aynı anda idare ediyorsun. Şu an bile." dedi biraz da flört ederek. Salih güldü ve "Haa, onu diyorsun." deyip göz kırptı. Cumali onlara göz devirirken "Sizin şu hallerinize alışık olmayan çocuğu korkutacaksınız, durun." dedi. Efe hemen "Yo yo sorun değil. Annem sizin aranızdaki fazladan bağlılık ve fazladan sevgiyi anlatmıştı. Babamın evden kovulduğu gece siz ikinizi sokakta sarılırken görmüş." dedi. "Kötü bir anı mıydı? Hatırlattığım için özür-" Yamaç onun omzuna vurdu. "Sorun değil. Geçmiş geçmiştir işte."

İdris başını salladı. "Evet amca. Geçmiş geçmiştir. Siz, üçünüz, geçmiş olarak burada kalın. Biz, Masal'ım ben ve biraderim, gelecek olarak gezelim." İdris Masal'a dönüp "Başka işimiz yok değil mi kız?" dedi. Masal "Bundan önemli iş mi var şu an İdris ya. Yürü." dedi ceketini giydi. Efe "Nereyi gezeceğiz ne oluyor?" deyince İdris kolunu onun omzuna attı. "E sana bi Çukur'u gezdirelim değil mi biraderim?"

***

Efe, İdris ve Masal yan yana Çukur sokaklarını gezerken İdris her sokakla ilgili bir hikaye, bir anı anlatıyordu. Masal bazen İdris'in şapşallıklarına gülüyor ama çoğunlukla gülümseyerek onu izliyordu. İdris biraz soluklanıp "Eee Efe? Sen nasıl geçirdin bu on sekiz yılını?" dedi. Efe ona baktı. İdris'in babasından aldığı gözleri onu delerek geçiyordu merakla. Masal da ona bakıyordu.

Yürümeye devam ederlerken Efe anlatmaya başladı. "Pek bir şey yok aslında. Sizinki kadar heyecanlı değil. İzmir'de büyüdüm. Orada okudum. Sonra da İstanbul'da üniversite kazandım. Sonra da annem bana babamı anlattı. Ben de öğrendiğim gibi geldim." Masal İdris'in koluna girip başını omzuna yasladı. "Yani bizden hiç haberin yok muydu?" Efe başını iki yana salladı. "Hayır. Ama büyük bir aileye sahip olmak her zaman hayalimdi."

Masal gülümsedi. "Büyük aileler iyidir. Bol bol kuzen." Efe gülümsedi. "Evet ya. Mihriban ve Selim ile tanıştım. Başka bilmem gereken bir kuzen var mı?" İdris dudaklarını büzüp saymaya başladı. "Bak şimdi birader; Cumali amcamın kızı Asiye var, seninle yaşıt. Selim amcamın oğlu Akın ve onun kızı Biricik var, yeğenimiz. Ben ve kardeşlerimle tanıştın zaten. Bir de Masal var işte." Masal onun karnına vurup "Birilerini unutmuyor musun?" dedi. İdris ilk başta afallasa da sonra sonra hemen "Ah tabi ya. Medet amcamın oğlu Celasun var. Ama o daha bebek." dedi. Masal "Bebek dediği de on üç yaşında çocuk." dedi. "Liseye geçecek." Efe gülümsedi. "Hepsiyle tanışmak için can atıyorum."

***

Salih evin mutfağına girdiğinde Saadet'i ve Efsun'u akşam yemeğini hazırlarken buldu. Gülümseyerek "Yengem, karıcığım. Nasılsınız bakalım?" dedi. Saadet ve Efsun aynı anda ona baktılar. Saadet gözlerini kısarak "Bir şey olmuş. Ne oldu?" dedi kocasına. Salih gülüp "Hahaha. Saadet. Neden bir şey olmuş olsun?" dedi. Efsun başını salladı. "Evet Salih bir şey olmuş. Yoksa sen bu saatte eve gelmezdin, hele de biz yemek yaparken mutfağın adını bile anmazdın."

Salih yenilgiyle omuzlarını düşürüp "Tamam tamam. Bir şey olmuş olabilir. Ama önemli değil. Vallaha." dedi. "Efsun. Seninle konuşalım mı biraz?" Efsun başını salladı ve ellerini havluya sildi. İkisi de mutfağın yanındaki balkona çıktıklarında Salih "Nasılsın?" dedi sevimli bir şekilde. Ama Efsun yıllarca onunla aynı evde yaşayarak onu tanımıştı öz kardeşi gibi. Salih böyle sevimli konuşuyorsa ya bir bok yemiştir ya da bir bok yiyen kardeşini savunacaktır.

Efsun kollarını göğsünde çaprazlayıp "Ne yaptınız?" dedi. Salih hemen "Valla ben bir şey yapmadım. Hep senin kocan..." dedi. Efsun kaşlarını çatıp onu dinlemeye devam etti. Salih evin önündeki yoldan onları izleyen Cumali'ye baktı. Neden Efsun'a kim anlatacak diye yazı tura atarsın ki? Ağabeyini zorla o daha yaşlı diye. Gözlerini yine Efsun'a döndürüp "Şimdi... Nehir'i hatırladın mı?" dedi. Efsun anılarla ve onların getirdiği duygularla titredi. "Evet. Ne olmuş ona?"

Salih "Erm... o da hamileydi hani?" dedi. Efsun başını salladı. "Eee?" Salih "Ne bileyim... onun oğlu oldu ya." deyince Efsun "Ay Salih sadete gel işte." dedi sinirle. Salih de gaza gelip bir anda söyledi. "Bugün Nehir'in oğlu geldi, adı Efe."



'Ello!

Bugünkü bölüm için çok heyecanlıyım. Yamaç Salih'e abi diyor, Cumali ve Salih sarılıyor, Medet abisi için ağlıyor falan... Kalite akacak gene.

Gelecek bölümden spoyler : Efsun, Sultan değil elbette ki

Sizi seviyorum. İsteyenler buradan hepsinin adını yazmaya üşendiğim kitaplarıma uçabilir. Haftaya görüşürüz. ✌🏻 🏳️‍🌈

Yıllar SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin