1.8 // Ödeştik

304 16 6
                                    

Doktor izin verene kadar tüm aile yanına gidememişlerdi Salih'in. Sadece İdris girmiş ve babasının onun hayatını da etkileyen aşk hayatını öğrenip çıkmıştı. Salih teker teker içeri giren herkese bakmış, istemsizce onun yüzünü görmeyi beklemişti. Yirmi yıl olmuştu görmeyeli, merak ediyordu. O da onun kadar yaşlanmış mıydı? Kaşlarını çatınca artık yüzünde daha fazla mı çizgi oluşuyordu? Hala o kadar güzel gülüyor muydu?

Salih Nalan ve İdris içeri girince umudunu kesip yatağına oturmuş ve elini tutan kızına dönüp onun endişeyle bezeli yüzünü okşadı. "Bir şey yok prensesim. İyiyim ben." Mihriban başını sallarken Yamaç endişeyle "Bok iyisin abi." dedi. "Evimizin önünde sen, vuracak kadar cesaretlenmiş bu şerefsizler ya." Salih gözlerini devirirken Cumali "Hiç bozulma Salih." dedi. "Herifler bu kadar burnumuzun dibinde ve bizim haberimiz yok. Ya sana bir şey olsaydı?"

Salih "Olmazdı ama işte. İzin vermezdi. O böyle biri değil. Beni de yanlışlıkla vurduklarına eminim zaten." dedi hemen. Asiye "Kim olduklarını gördün mü amca? Tanıyor muyuz?" deyince Salih omzunu silkip "Hilal tabi ki de kuşum, başka kim olacak." dedi rahatça. Masal sinirle burnundan soluyup "Ben onu var ya-" derken Salih "Hey!" dedi istediğinden daha sert bir şekilde.

Ardından yutkunup boğazını temizledi ve "Kimse, ama bakın kimse, Hilal'e karışmayacak artık. Kimse. Evet onun yüzünden vuruldum ama ben bunu ödeştik diye sayarım sadece. Bu kadar. Artık Hilal diye bir düşmanımız yok, o benim dostum ve yakında da dünürümüz zaten." deyip oğluyla Nalan'a döndü. "Değil mi?" İdris başını sallarken ufaktan Salih "Hah işte, oldu." dedi. "Hilal'e dokunmak yok."

Masal "Ama amca şimdiye kadar yaptıkları? Sırf eski sevgilin diye-" derken bir anda sustu. Tüm odada bir sessizlik olmuştu. Salih ne diyeceğini düşünüp dururmuşken başını salladı. "Haklısın. Yani bir şey diyemem. O benim eski sevgilim olabilir ama ondan önce o Vartolu Sadettin'i tanıyan, yani gerçekten tanıyan belki de son kişilerden biri. Hilal'e bir şey olmayacak yani Masal'ım." dedi ve odadaki herkese baktı. "Yoksa karşınızda beni bulursunuz."

Saadet dayanamayıp "Neden bu kadar önemli ki senin için Salih?" dedi boğuk sesiyle. Daha birkaç saat önce sevdiği adam kollarında ölecekti, bunun korkusuyla yüzleşmişti. Aklından bin kere ya kavgalı ayrılırsak diye geçirmişti. Ama şimdi kocası başka bir kadına zarar gelmesin diye ailesini tehdit ediyordu alttan alttan. Salih "Söyledim ya Saadet. Salih'i tanıyan bol ama Sadettin benden solup gidiyor. Belki de gitmesini istemiyorum? Neticede hala orana baktığımızda ben Salih olduğumdan çok Sadettin'dim." dedi. "Sen onu sevmiyorsun ama yapacak bir şeyim yok. Benliğimi değiştiremiyorum."

Damla ortamın gerildiğini hissedip "Tamam o zaman. Hadi, sen biraz dinlen Salih. Biz konuştuk, Cumali refakatçi olarak kalacak." dedi Yamaç'ın somurtmasını görmezden kalmaya çalışırken. İki kardeş Salih'in yanında kalmak için kavga etmiş sonunda taş kağıt makas oynamışlardı ama Yamaç kaybetmişti tabi ki de. "Sabahleyin geliriz gene tamam mı?" Salih başını sallarken oda yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı. Efsun gelip Salih'in saçlarını öptükten sonra bir de Yamaç gelip alnını öpmüştü. Mihriban'sa en son çıkan kişiydi. Babasını bırakmak istemiyordu. Hilal'i koruyup korumaması kızın umrunda değildi. Sadece babası güvende ve mutlu olsun istiyordu o kadar. Ama Salih de zar zor kızını ikna edip odadan çıkardığında sadece Cumali ve o kalmıştı odada.

Salih saate bakıp yalandan esneyerek "Abi ben uyuyacağım ya." dedi. Cumali başını sallayıp "Tamam aslanım." dedi ve hemen yatağına gidip yastıkları düzeltti ve başlığını indirdi. Odadan çıkmadan önce Salih "Abi pencereyi açsana ya. Çok sıcak." dedi sakin gözükmeye çalışarak. Cumali pencereyi açtıktan sonra onun yanına gelip alnını öptü ve üstündeki pikeyi düzeltip "İyi geceler." dedi. Salih gülüp "Sen yaşlandıkça bir sevgi pıtırcığı oldun he." derken Cumali "Siktirtme belanı da yat Salih." dedi ve çıktı odadan.

Yıllar SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin