2.4 // Son Kan

229 15 6
                                    

FİNALE SON 1




Masal'ı kaybetmek çok ağır gelmişti bu aileye. Yamaç günlerdir bilinci kapalı bir şekilde hastanede kalırken anca iki gün önce kendine gelebilmişti. Salih artık evden çıkmıyordu bile. Çıktığındaysa güçlü gözükme gibi bir çabaya girmiyordu eskisi gibi. Saçları dağınıktı, gözleri yorgun, kalbi daha da perişan... İdris ve Mihriban her şeye küsmüş gibiydi. Selim'in de onlardan aşağı kalır yanı yoktu ama o en azından daha az belli ediyordu. Annesinin yanında olmaya çalışıyordu.

Masal'dan beri Nalan ve Nehir, Koçovalıların evinde kalmaya başlamışlardı. Nalan, İdris ve Mihriban'a; Nehir de Efsun ve Efe'ye göz kulak oluyordu. Efe annesinin koynunda günlerce ağlamış, durup durup iç çekmişti. O da emindi. İçinden zamanında annesinin yaptığı gibi acısını kusacak, çıkaracaktı taş olarak. Yakındı...

Efsun, kabuslarla uyanıyordu her uykusundan artık. Aklına, canlı canlı hiç görmese fotoğraflardan ezberlediği o yüz geliyordu. Sena'nın yüzü... Ona bağırıyor, onu suçluyor ve nihayet ettiğini bulduğunu söylüyordu. Yamaç'a çektirdiği her acıyı artık o da çektiği için sevinçle gülüyordu yüzüne. Efsun biliyordu bunun gerçek olmadığını. Biliyordu ama katlanamıyordu. Konuşan Sena değildi ki zaten, Efsun'un kendi vicdanıydı. Onun canını yakmak için Sena'nın yüzünü seçmişti sadece.

Nehir, Efsun'un nihayet içtiği çaydan sonra uyuyuşunu izlerken Efe girdi içeriye sessizce. Yorgun bir sesle "Ben Kutay'ın eve gidiyorum anne." dedi. Nehir başını sallayıp "İdris de seninle gelsin. Tek başına çıkma." dedi sessizce. Efe gözlerini devirip "Onun kendine hayrı yok anne, beni mi koruyacak bir de?" dedi. "Giderim ben, bir şey olmaz. Yakın zaten."

Nehir kalkıp sinirli olmasına rağmen sessizce "Delirtme beni Efe!" dedi. "Tek başına dışarı çıkmayı bırak, koridoru geçmeyeceksin, anladın mı beni? Ben seni kaybetmeyeceğim. Hayatımdaki herkesi kaybettim, seni de kaybetmeyeceğim!" Efe annesine, sonra da boynundan sallanan kolyeye baktı. Yavaşça eğilip kolyenin ucundaki taşı aldı ve öptü. "Annem." dedi onun dolan gözlerine bakarak. "Özür dilerim. Ama artık inan umrumda değil yaşamışım ya da ölmüşüm."

Nehir burnunu çekip ona baktı. Gülmeye çalışarak "Babanın oğlu olduğunu çok da belli etme Umut." dedi. "Ama umrumda değil senin hayattan vazgeçmiş olman. İdris değilse başka biri, birkaç korumayla gideceksin. Ben, seni, kaybetmeyeceğim." Efe başını salladı. Nehir onun saçlarını karıştırıp "Dikkatli ol, babana da haber ver çıkmadan." dedi. "Seni seviyorum."

Efe babasına da haber verip, ona göre fazla olan bir koruma ordusuyla çıkarken Kutay'a mesaj attı geleceğine dair. Kutay ona gülen bir emoji göndermişti sadece. Efe gülümsedi. Şu anında bile onu gülümsetebilmesi sinir bozucuydu. Bu kadar kısa sürede bu kadar çok sevmek yasak, illegal olmalıydı.

Kuaty'ın evine vardıklarında Efe, korumaları eve de girmeden zor tutmuş ve apartman dairesine çıkmıştı. Kutay kapıyı açmış bir şekilde onu bekliyordu. Efe ona uzanıp sarıldı sadece. Onlar eşikte sarılırken Kutay yavaşça onu içeriye çekti. Sırtını sıvazlayıp "Nasılsın?" dedi. Efe bir şeyler homurdanırken Kutay kıkırdadı nazikçe.

İkili koltuğa uzanıp tüm bu Maskeli olayları başlamadan önce başladıkları diziye devam ederken Efe hemen uykuya dalmıştı Kutay'ın göğsünde. Kutay da onun saçlarıyla oynayıp izlemişti diziyi. Bir iki saat sonra Efe mırıldanarak uyandığında Kutay'ın bir elini saçlarında bir elini de sırtında buldu. Kutay da uyuyordu. Efe onun boynunu öpüp uyandırdı.

Kutay homurdanarak uyandı ve Efe'yi görünce sırttı. "Selam. Uyumuşuz sanki biraz ha?" Efe başını salladı ve çocuğun alnına düşen saçları düzeltti. "Gidebilirdin, yaşadıklarımın fazla olduğuna karar verip gidebilirdin, gitmedin. Her kötü anımda yanımda olsun Kutay." dedi sessizce. Onun dudaklarına uzanıp ufak bir buse kondurdu. "Ben seni sev-" O sözlerin, bitiremeden Kutay onu ensesinden yakalayıp bir daha kendine çekmişti.

Yıllar SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin