1.5 // Koçovalıların Katilleri

520 28 57
                                    

İdris babasıyla eve döndüğünde arabadan indi ve babasına baktı. "Baba sen gelmiyor musun?" dedi. Salih "Geleceğim. Gecikebilirim ama." deyince İdris başını salladı ve eve yöneldi. Babasının arabası gene evden çıkarken İdris sırtındaki çantasını düzeltti ve kapıya gitti. Kapıyı çaldığında annesinin her zamanki "Geldim!" sözünü duyan İdris içinde olduğu duruma karşı gülümsedi.

Kapı açılınca annesi ona bakakalmıştı. İdris de ona bakarken "Annem?" dedi. Saadet özlemle oğluna sarılınca İdris de dayanamayıp çantasını yere bıraktı ve annesine sarıldı. İkisi de kapıda birbirlerine sarılırken Asiye "Ne oluyor kardeşim ne bu tantan-" diyerek geldiği holde ikiliyi görünce "Dönmüşsün." dedi gülümseyerek. İdris annesinden ayrılıp ona gitti ve daha günler önce görmüş olmasına rağmen kuzenine de sarıldı.

Ayrılıp salona girdiklerinde amcalarını onu görmüş ve hemen sarılmışlardı. Yamaç ondan ayrılınca yanaklarını tutup "Hoşgeldin evine." demişti gözlerine bakarak. İdris bunu biliyordu. Bu bakış "Özür dilerim." bakışıydı Yamaç Koçovalı'nın. İdris başını salladı. "Tamam amca, ben de." dedi sessizce. Yamaç gülümseyince Cumali aldı bu sefer çocuğu. İdris ailesiyle hasret giderirken "Bir şey olduğundan değil ya. Bir sizi göreyim, dedim. Babam getirdi." dedi. Saadet bununla durgunlaşırken "O nerede?" dedi sessizce.

O sırada salona gelip salataları yerleştiren Efsun "Mezarlıktadır ya Saadet." dedi. "Malum bekçisi oldu, diyorsun ya." Herkes ona bakarken Saadet ve Efsun arasında meydan okuyan bir bakışma geçmişti. Efsun gülümsedi ve kadını umursamadan İdris'e gitti. Ona sarılıp "Oyh, çok özlemişim." dedi. "Bir daha öyle atarlanıp gitme, amcası kılıklı." İdris gülerken Yamaç kollarını açıp "Konu bana nasıl geldi ya?" dedi.

Herkes sofraya geçerken Damla ve Efsun tabakları dizmeye devam ettiler. Damla oflayıp "Ya Salih olmayınca bu işin zor olduğunu hatırladım." dedi. Efsun güldü. "Değil mi ya?" Efsun gene Saadet'e bir bakış atarken Saadet oflamamak için durdu. Yamaç yeğenine bakıp "Harbiden lan, baban nerede?" dedi. İdris "İşi varmış amca, gecikecekmiş." dedi. Cumali "Haydee, bunun bizden habersiz ne işi var ya?" dedi. "Ayrıca yemeğe gelmemek nedir? Ne zamandan beri?"

Efsun sandalyesine ellerini koyup "Bu öğlen yediği laflar yetmiştir ona ya." dedi. "Değil mi Saadet? Adam doymuştur. Bitmiştir." Saadet sinirle "Söylecek bir şeyin varsa doğru düzgün söylesene sen Efsun." deyince Efsun yüzündeki gülümseyi silip "Söyleyim Saadet." dedi. "Bence tanıdığım en boktan eşsin. Ve Salih senden kat be kat iyisini hak ediyor."

Saadet ayağa kalkınca Efsun güldü. "Hayırdır? Benim de mi öldürdüklerimi sayacaksın?" dedi. "Yalnız ben baştan söyleyim Saadet Hanım, bana koymaz. Hatta istersen ben sıralayayım. Bende Sena var, Akşın da. Gerçi onlar dolaylı da olsa senin umurunda olmaz. Ha bir de İdris Babanız var. Şimdi neyle saldıracaksın?" Saadet burnundan solurken Efsun omzunu silkti. "Saldıramazsın. Çünkü sen bel altı vurmayı biliyorsan ben de bunu kaldırmayı ve umursamamayı biliyorum."

Yamaç araya girip "Efsun..." dedi. "Ne yapıyorsun? Öğlenden beri gerginsin zaten, ne oluyor canım?" Efsun kocasına ve çocuklara baktıktan sonra "Şu oluyor canım, Salih gene burayı evi gibi görüp rahatça bu sofraya oturana kadar ben bu kadınla aynı masadan yemek yemem." dedi sonunda Saadet'e bakarak. "Size afiyet olsun. İdris, bebeğim, baban demişti bana sabahtan seni almaya geleceğini bak börülce salatası yaptım senin için. Yemeyi unutma."

Efsun salondan çıkıp holden ceketini alırken Yamaç onun peşine gitmişti. Kadının kollarını tutup "Efsun, Efsun. Neydi bu şimdi?" dedi. Efsun oflayıp "Yamaç ben bunu san aanlatırdım ama şimdi o kadar laf söyledim. İzin ver de kapıyı çarpıp çıkayım sonra telefondan anlatırım ha?" dedi. Yamaç başını salladı. "Tamam tamam. Bozma karizmayı, hadi."

Yıllar SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin