Merhaba arkadaşlar. Hikayem mermaridd.com sitesinde devam etmektedir. Hala haberi olmayanlar için bir kaç bölümünü de burada yayınlamaya karar verdim. Umarım hikayeyi seversiniz. Keyifli okumalar!
***
Edward karanlığın çökmesi ile yakılan ateşin etrafında oturan askerlerinin yanına ilerlerken kuzgun gözleri etrafı kolaçan etmeye devam ediyordu. Her zaman grupta en büyük çadırı kurdurup, en küçüğünde konaklardı. Bu düşmanlarını atlatmasını sağlarken komutanının sıkıntı ile ateşi eşelediğini görünce ona doğru ilerledi.
"Komutan?" Kralın sesi ile hızla yerinden doğrulan adam ona karşılık vermişti.
"Kralım,"
"Neden bu kadar dalgınsın? Görevde dalgınlık ölüm getirir bilmiyor musun?"
"Bağışlayın Kralım, bir daha olmayacak."
"Ne düşünüyorsun?" Kralın sorusu ile susan komutan Edward'ın "Hadi çekinmeden söyle," diye diretmesine karşı koyamayarak aklındakileri söylemişti.
"Bu gün olanları Kralım."
"Bu gün ne oldu ki?" Komutan biraz şaşkın biraz da üzgün bir şekilde Edward'a bakmıştı.
"Bu gün ilk kez sivil halka güç kullandınız? Bu duyulursa size olan sevgilerini kaybetmelerinden korkuyorum."
"Bu göreve çıktığımda ilk kez güçlerimi kullanmaya karar verdim komutan. Bunu sana söylüyorum çünkü korkup şaşırmanı istemiyorum. Ben sessiz kalırken halkım acı çekmeye devam edecek. İlk ve temennim odur ki son kez bu görevde hak edene cezasını vereceğim." Komutan şaşkın bir şekilde krala bakıyordu. Onun gücünün ne kadar ileri seviyede olduğunu biliyordu. Bu gücü halka kullanması işin ne kadar ciddi olduğunu anlamasına neden olmuştu.
"Askerler korktular Kralım." Edward gülerek komutanın omzuna elini koyarken komutan mahcup bir şekilde krala bakmıştı.
"Korkmaları iyidir, ihanet etmekten çekinirler bu şekilde." Komutan şaşkınlıkla krala bakarken "Aralarında hain mi var Kralım?" diye sorduğunda Edward başını iki yana sallayarak "Sence aralarında hain olsa şuanda bu kampta olabilirler miydi? Burada yok ama orduda olduğunu biliyorum."
"Ama bu büyük bir tehlike olur."
"Merak etme, onlar benim piyonluğumu yapıyor sadece. Endişe edecek bir şey yok." Komutan kralın sözleri ile rahatlamasa da ona bir şey söylememişti. Edward komutanının endişesini anlayabiliyordu.
"Bu kadar endişelenme komutan, bu görev bittiğinde onları aramıza sokanları büyük bir savaş bekliyor." Adam kafasını sallayarak etrafa göz atarken askerlerin yavaş yavaş uykuya daldığını görmüştü. Bu gece nöbet tutacaktı. Kral ayaklanarak kendi çadırına girerken çadırın arka kısmından gizlice diğer çadıra geçmişti. Özellikle karanlık bölgede kalan çadır ışıkta duran herkesi görmesini sağlıyordu. Yerdeki şiltenin üzerine uzanarak kılıcını iki avucunun arasına sıkıp göğsüne koyup gözlerini kapatmıştı. Aklında ise sadece prensesinin ne yaptığı dolanıyordu.
"Ah Elizabeth, krallığın geleceği prensesim." Kral bebeğin kendisi ile tatlı tatlı konuşmasını düşününce istem dışı yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu. Onu gören Kralın delirdiğini bile düşünebilirdi. Bu göreve zaten çocukları için çıkmamış mıydı? İlerde varislerine daha güvenli bir ülke bırakmak istediği için en hassas olan yanı çocuklara uzanan elleri kesmek için yollara düşmüştü.
***
Kulaklarına dolan yaprak çıtırdaması ile gözlerini aralayan Edward büyük çadıra doğru ilerleyen gölgeleri fark edince yavaşça yerinden doğrulmuştu. Anlaşılan misafirleri vardı. Dudakları çarpık bir şekilde yana kıvrılırken avına odaklanarak beklemeye başlamıştı. Askerlerinin neden hala uyanmadığını bilmiyordu. Kısa bir süre sonra kulağına yankılanan kılıç sesleri ile beklemesine devam ederken komutanının attığı nara ile adamlarla çarpıştığını anlamıştı. Peki diğer askerler neden ona yardım etmiyordu. Daha fazla dayanamayan Edward bulunduğu yerden çıkarak adamlarla tek başına çarpışan komutana yardım etmeye başlamıştı. Edward'ı gören adamlar komutanı bırakıp ona doğru koşarken Edward bu kez kılıcını çekerek düşmanına karşı koymaya başlamıştı. Edward güçleri olsa da kılıcı büyük bir ustalıkla kullanıyordu. İki adamın göğsünü yaran kılıcını çekerken kendisine doğru koşarak gelen diğer adamı hançerini savurarak etkisiz hale getirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİL KAN
Fantasy Güç krallıklarının bulunduğu bir dönemde savaşların en çetin yaşandığı coğrafya da sessiz bir bekleyiş sürüyordu. Kralların doğa üstü güçlerinin yanı sıra zeka yarışı göz dolduruyordu. Her ülkenin kendi veliahtı artık yaşlı babalarının yerine geçm...