Merhaba arkadaşlar. Hikaye ilginizi çekmedi sanırım. Umarım fırsat verip okumaya devam edersiniz!
***
Edward yanında cariyesi ile prensesin odasından ayrılırken ayakta olan hizmetlilere odalarına çekilmelerini söylemişti. Yanlarında önünü aydınlatan hizmetliden başka kimse yoktu. Nadia'nın aklının karıştığının farındaydı. Daha önce görmediği bir ana tanıklık etmişti. Edward onun haini düşündükçe çocukken kendisini ilk buz kalıbına sakladığı zaman gitmişti. Hizmetlisinin onu kalıbın içinde görünce attığı çığlık hala kulaklarında yankılanırken birden gülmüştü. En azından Nadia çığlık atmamıştı. Nadia'nın odasına geldiklerinde kral ayrılmak üzereyken genç kadın aklına gelenle onu durdurmuştu.
"Kralım, size söylemem gereken bir şey var." Edward merakla kadına bakarken Nadia etrafına bakınarak "Önemli," dediğinde Edward hizmetliyi göndererek geceyi cariyesinin odasına geçireceğini bildirmişti. Kralın her hareketi kayıt altına tutuluyordu. Hangi gece ne yaptığı, hangi gece hangi eşiyle kaldığı mutlaka kayıt altına tutulurdu. Bu şekilde aile düzeni ve kralın güvenliği sağlanıyordu. İkili odaya girdiğinde Edward kadının önünden yerdeki rahat yastıkların üzerine çökmüştü.
"Bu gün Elizabeth'in odasında ne yaptığını sana sormayacağım. Biliyorsun, geç saatte prens ve prenseslerin odasına gidilmesi uygun değildir. Güvenliğiniz için bir daha yapmayın." Nadia asil kandan olanların gece ne yapacakları belli olmadığı için uyurken yanlarına gidilmemesi önem teşkil ediyordu. Bu yüzden kral hiçbir eşinin odasında sabaha kadar kalmıyordu.
"Sabah prenses oldukça üzgündü. Onu görmek istemiştim."
"Anlıyorum ama bir daha bunu yapmazsanız sevinirim. Üstelik iki canlısınız."
"Anlamadım?" Nadia şaşkınlıkla krala bakarken Edward kadının yüz ifadesine gülümsemişti.
"Size söylemediler mi? Bu gün sizi kontrol etmeleri için hekimleri göndermiştim." Nadia başını iki yana sallarken Edward'ın kaşları çatılmıştı.
"Bana söylemediler Kralım, sadece kan sorunum olduğu için başımın döndüğünü söylediler." Kral duyduklarından hiç hoşlanmamıştı. Nadia'nın hamile olduğuna emindi. Elizabeth'in yanılmasına imkan yoktu. Düşünceli bir şekilde Nadia'ya bakarken kadının da yüzü asılmıştı.
"Neyse, benimle ne konuşacaktın?"
"Bu gece prensesin odasına giderken koridorda iki asker ve daha önce sarayda görmediğim iki adamla karşılaştım."
"Kadınlar bölümüne erkeklerin girmesi yasaktır. Bunu tüm askerlerim bilir. Nasıl emre itaat etmezler." Edward elini sıkarken Nadia yutkunarak kralın ateş saçan gözlerine bakmıştı.
"Askerlerin bir suçu yok, onları kraliçe çağırmış."
"Kraliçe mi? Kraliçenin o saatte yabancı erkeklerle ne işi olabilir?" Kral iyice öfkelenmişti. Bu işin arkasını bırakamayacaktı.
"Asıl önemli olan başka bir şey var kralım. Kraliçe adamlara bir çocuğu bulmaları için emir verdi. Üstelik onu öldür..." Nadia son sözleri söylemeye cesaret edememişti. Edward onun ne demek istediğini anlayınca hızla yerinden kalkmıştı. Nadia'ya bakarak "Bunu kendi ağzından duydun mu?" diye sorduğunda Nadia başını sağa sola sallayarak "Hayır," dedi. "Adamların düşüncelerin de çocuğun geçit köyünde olduğunu öğrendim. Ben..." Kral kadının sözleri ile hızla kapıya giderek odadan ayrılmıştı. Adrian'ın yerini öğrenmelerine imkan yoktu. Aralarında hain olduğunu anlayan Edward yeğenini korumak için hazırlık yapmalıydı. Askerlere Ronald'ı çağırmasını söyleyerek odasına giderken birkaç dakika sonra yardımcısı ile atının üzerinde saraydan ayrılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİL KAN
Fantasi Güç krallıklarının bulunduğu bir dönemde savaşların en çetin yaşandığı coğrafya da sessiz bir bekleyiş sürüyordu. Kralların doğa üstü güçlerinin yanı sıra zeka yarışı göz dolduruyordu. Her ülkenin kendi veliahtı artık yaşlı babalarının yerine geçm...