31. Bölüm

438 52 3
                                    


Keyifli okumalar....

****

Genç kız kardeşine bakmak için çadırına doğru ilerlerken babası ile Elizabeth'in sesini duyunca duraksamıştı. Bir şeyler döndüğüne emindi. Elizabeth'in babasına ısrarcı olması Flora'nın dikkatinden kaçmamıştı. İçine oluşan şüphe ile konuşmayı dinlemeye devam etmişti. Elizabeth'in tek başına Adrian ile karşılaşmaya gideceğini duyduğunda istem dışı elleri iki yanda yumruk olmuştu. Elizabeth'in kendini tehlikeye atması Flora'nın sinirlenmesine neden olmuştu. Kardeşi doğduğundan beri hep ön plandaydı. Bu kesinlikle kıskançlık değildi. Daha çok her fırsatta öne atılarak kendini tehlikeye attığı için hissettiği bir kızgınlıktı. Felisa ile ona yaşattığı onca zorluğa rağmen her zaman büyük bir olgunlukla sorunların üstesinden gelmiş, babasına hiçbir şey anlatmamıştı. Elizabeth'in hazırlanmak için izin istediğini duyduğunda geriye dönerek düşünceli bir şekilde kendi çadırına doğru ilerledi. Kraliçe Katren'in iyi olduğuna emin olduktan sonra ilk fırsatta yardım edebileceğini düşünerek kampa gelmişti. Elizabeth henüz onun geldiğini bilmiyordu. Adımları çadırına girer girmez birden durmuştu.

Felisa!

Flora'nın aklına prenses Felisa gelince tüyleri diken diken oldu. Elizabeth tehlikenin farkında bile değildi. Belki de tehlikeyi umursamıyordu. Felisa kral Alexis'in yanındaydı ve Elizabeth kendi ayakları ile ona doğru gidiyordu. Bedeni endişe ile kasılırken hemen hazırlanmaya başlamıştı. Orman Felisa'nın bölgesiydi ve kardeşini biraz olsun tanıyorsa Elizabeth için bekleyecekti. Bu kez ona izin vermeye niyeti yoktu. Daha önceki tuzakları Elizabeth'in kolaylıkla atlatabilmiş olması ormanda olmadığından kaynaklanıyordu. Ormanda Elizabeth'in ağır yara alma olasılığı Flora'nın da harekete geçmesine neden olmuştu. Genç kız hazırlıklarını tamamladıktan sonra Elizabeth'i uzaktan takip etmeye başlamıştı. Zor durumda kalmadığı sürece kendini belli etmeye niyeti yoktu. Ayrıca babasının da kız kardeşini yalnız bırakmayacağına inancı tamdı. Ormanın derinliklerine doğru ilerlediklerinde Flora tüm duyularını açmış ormanla adeta konuşuyordu. Gözleri kapalı bir şekilde ağaçların üzerinde süzülürken her zaman hissettiği huzuru bu kez bulamamıştı. Tehlikeyi sezebiliyordu. Uzaktan Elizabeth'i izleyecek, yardıma ihtiyacı olduğunu anladığı anda ortaya çıkacaktı. Nitekim düşüncelerinde Felisa'nın ortaya çıkması ile yanılmadığını anlamıştı.

Felisa tamda düşündüğü gibi ormanda Elizabeth'i bekliyordu. Başlarda Elizabeth saldırılara karşı koysa da Felisa'nın adil oynamayacağını bildiği için tetikte beklemeye devam etmişti. Elizabeth'in üzerine doğru yükselen etçil bitkiyi gördüğünde araya girme zamanı geldiğini anlamıştı. Saniyelik bir hızla Elizabeth'i bitkinin önünden çekerken gözleri öfkeyle alev alev olmuştu.

"Seni uyarmıştım!" Felisa ile karşılıklı durduklarında kendisi ne kadar öfkeli bakıyorsa Felisa o kadar alaycı bir şekilde genç kıza gülümsüyordu.

"Bakın burada kimler varmış, prenses Flora!"

"Felisa, seni uyarmıştım, aileme zarar verirsen seni affetmeyeceğimi söylemiştim." Felisa kızın sözlerine tiz bir kahkaha atarken Elizabeth şaşkınlıkla iki ablasına bakmıştı. Flora'nın neden orada olduğunu sorgulayacak durumda değildi. Gözleri sürekli tetikte etrafını kontrol ediyordu.

"Aile mi? Ne zamandan beri Elizabeth senin ailen oldu?"

"Doğduğu andan beri ailemin bir üyesi, tıpkı senin bir zamanlar olduğun gibi." Felisa son sözlerle dişlerini sıkarken elleri iki yanda yumruk olmuştu. Flora sarmaşıkların sardığı Elizabeth'i yavaşça alandan uzaklaştırırken onun endişeli bakışları karşısında hafif gülümsemişti.

ASİL KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin