Keyifli Okumalar....
***
Genç kız kan ter içinde çığlıkla uyanırken çadırın önünde ki askerler hızla içeriye dalmıştı. Son birkaç gündür gördüğü kabuslar yüzünden doğru düzgün uyuyamıyordu.
"Prenses, iyi misiniz?" Askerlerin başı çadırın içini kontrol ederken prensese göz değdirmemek için elinden geleni yapıyordu.
"İyiyim asker, çıkabilirsiniz." Prensesin soluk soluğa cevabı askerleri tatmin etmese de ellerinden bir şey gelmezdi. Kızının çadırından çıkan askerleri gören Edward hızlı adımlarla prensesin çadırına yürürken kralı gören askerler hazır ola durarak onu selamlamıştı.
"Ne oldu?"
"Prensesin çığlığını duyunca içeri girdik ama prenses iyi durumda." Edward aldığı cevapla hızla çadıra girerken Elizabeth tastaki su ile elini yüzünü yıkıyordu.
"Elizabeth?"
"Gel baba, bir haber var mı?" Edward kızının solgun yüzü karşısında üzülmüştü.
"Neler oluyor Elizabeth, yine uyuyamadın mı?"
"Ben iyiyim baba, sadece birkaç gündür bazı rüyalar görüyorum. Yakında geçecektir."
"Emin misin?" Edward'ın şüpheci bakışları karşısında genç kız hafif gülümsemişti.
"Bir haber var mı baba? Daha ne kadar burada bekleyeceğiz. Askerlerin morali çok bozuldu."
"Endişelenme, eğer başarabilirsek askerler kolunu bile sallamadan evlerine dönecekler." Elizabeth babasının planını merak etse de bir şey söylememişti.
"Harekete ne zaman geçeceğiz?"
"İki gün sonra hazırlıklı ol Elizabeth, Alexis iyice köşeye sıkıştı. Bu savaş sonunda elinde hiç bir şey kalmayacak."
"Ne planlıyorsun baba, neden bu kadar uzun sürdü anlayamıyorum. Sende biliyorsun ki bize karşı koyacak gücü yok."
"Adrian onun elinde ve oğlunu bize karşı kullanmaya kalkarsa Alexis'in gücü artacaktır."
"Adrian'ı ben hallederim." Elizabeth son gördüğü rüyadan oldukça etkilense de bir şey belli etmemeye çalışıyordu. Adrian ile girdiği savaşta genç adamın ağır yaralanması kızın bedeninde de tahribata neden olmuştu. Annesi ve kız kardeşini sesi sürekli kulaklarında çınlıyordu. Onarla bir gün karşılaşacağını biliyordu. Ancak o karşılaşmadan neler olacağını kestiremiyordu. Elizabeth annesine zarar veremezdi belki ama Felisa ile bir savaş içine gireceği de muhakkaktı.
"Ne düşünüyorsun prenses?"
"Annem ile Felisa'yı." Edward kızının adını duyunca gerilmişti.
"Anne ile ben ilgileneceğim Elizabeth. Sivil bile olsa kraliyet ailesinin uyası gereken kurallar vardır. Annen sınırı aştı. Üzgünüm kızım ama senin için bile onu bağışlayamam." Edward'ın sözleri ile Elizabeth buruk bir şekilde gülümsemişti.
"Onu affetmeni istemiyorum baba, cezası neyse çekmeli."
"Felisa'yı da kardeşin olarak görmemelisin Elizabeth. Karşı karşıta geldiğinizde o sana acımayacaktır."
"Bunu biliyorum baba, bu durum beni çok üzüyor."
"Üzülme, ablan kendi yolunu seçti. Sonuçlarına da katlanmak zorunda." İkilinin konuşmasını Ronald'ın çadır dışından gelen sesi bölmüştü.
"Gel Ronald!" Ronald çadırdan içeriye girdiğinde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
"Güzel bir haber mi aldın Ronald amca, neden gülümsüyorsun?"
![](https://img.wattpad.com/cover/251127842-288-k733529.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİL KAN
Viễn tưởng Güç krallıklarının bulunduğu bir dönemde savaşların en çetin yaşandığı coğrafya da sessiz bir bekleyiş sürüyordu. Kralların doğa üstü güçlerinin yanı sıra zeka yarışı göz dolduruyordu. Her ülkenin kendi veliahtı artık yaşlı babalarının yerine geçm...