32. Bölüm

432 55 0
                                    


Keyifli okumalar!

***

Edward hızla odaya girerken Flora şaşkınlığından çıkarak hemen Elizabeth'in üzerini örtmüştü. Almira oğlu ile ağabeyi arasında ki didişmenin süreceğini anlayınca ikisinin arasına girerek "Şimdi sırası değil abi," diyerek onları susturmuştu.

"Ama anne!"

"Adrian, dışarıya çık!" Adrian yavru kedi gibi annesine bakarken dayısını keskin bakışları altında kapıdan dışarıya çıkarken oldukça sıkıntılıydı. Elizabeth'in hala kendine gelmemiş olması genç adamı endişelendirmeye yetiyordu.

"Akıllı cadı!" kendi kendine söylenirken yanına gelen kişi ile duraksamıştı. Genç adam beklenmedik misafirine kaşlarını çatarken adamın onu umursamıyor oluşu Adrian'ı kızdırmıştı.

"Sizin burada ne işiniz var?" Adrian'ın sorusu ile adam kısa bir göz süzmesi ile onu inceledikten sonra derin bir iç çekmişti.

"Tıpkı dayına çekmişsin. O da senin gibi gereksiz sorular sormaya bayılırdı."

"Dayım hakkında düzgün konuşun," Adrian öne adım atarken olduğu yerde kalınca dişlerini sıkmaya başlamıştı.

"Olduğun yerde kal genç adam. Karşısındaki kişi senin büyüğün! Kral Edward nerede?" Louis Adrian'ın kilidini çözerken oldukça rahattı.

"Dayımı neden arıyorsun? Senin şuanda kaçıyor olman gerekmiyor muydu?" Louis sorulan soruya gülerek karşılık vermişti.

"Neden kaçayım, ne gibi bir hatam oldu?"

"İsyana kalkışmak olabilir mi?"

"İsyan, ben mi? kanıtın var mı?" Louis'in sorusu ile duraksayan genç adam adamın bakışları altında yutkunmadan edememişti. Odanın kapısı açılıp Flora dışarıya çıktığında Adrian hemen yanına gitmişti.

"Ne oldu, neden dışarıya çıktın?"

"Halam yanında, benim yapabileceğim bir şey yok!" Adrian endişeyle genç kıza bakarken Flora'nın bakışları Louis'e takılmıştı.

"Sen Louis amca olmalısın, babam seni görünce nasıl tepki verir bilmiyorum. Burada olmanız doğru mu?"

"Büyümüşsün! En son emekliyordun Flora!"

"Beni tanıyor musunuz?" Louis kızın sözlerine gülmeden edememişti. Saraydan ayrıldığında prens ve iki prenses çoktan doğmuştu. Birbirinden farklı iki prenses Louis için oldukça şaşırtıcı olmuştu.

"Elbette, Felisa ve sen bebekken bile ayrılmazdınız, bu gün nasıl oldu iki düşman oldunuz?"

"O hainin adını anma, babam onun için hak ettiği cezayı verecektir."

"Bu kadar katı olmamalısın Flora, nede olsa kardeşin." Flora amcasına birkaç adım yaklaşarak yüzüne iyice yaklaşıp gözlerine bakmıştı.

"Ülkeme ihanet eden kim olursa olsun, düşmanımdır. Biz babamızdan böyle öğrendik." Louis kızın keskin bakışları altında gerilirken odanın kapısı yeniden açılıp dışarıya çıkan kadınla duraksamıştı. Aynı şekilde Almira da gördüğü yüzle donup kalmıştı.

"Abi?" Louis yıllardır görmediği kız kardeşini karşısında görünce donup kalmıştı. Kızın konuşması ile nasıl yaptığını bilmeden kadını kollarının arasına çekerken Almira çoktan ağlamaya başlamıştı.

"Almira, küçüğüm hiç değişmemişsin." Almira kollarını abisine dolarken geri çekilerek adamın yüzünü iki elinin arasına almıştı.

"Ah sende hiç değişmemişsin, hala eskisi kadar yakışıklısın!"

ASİL KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin