Merhaba arkadaşlar. Bölümler yorumlara göre hızlı veya arayla yayımlanacak. Keyifli okumalar!
***
Her duygunun bir karşılığı olduğunun bir karşılığı bir nedeni vardır. Seversin mutlu olursun, üzülürsün ağlarsın, başarırsın gururlanırsın. Canın acır ya saldırır ya da köşene çekilip acını yaşarsın. Ancak hissettiği bu duygunun karşılığını bir türlü bulamayan genç adam ne yapacağını bilmiyordu. İçini sıkan duyguya ne anlam vereceğini nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Ağır adımlarla sarayın koridorlarında ilerlerken oluşan hareketlilik dikkatini çekmişti. Bir grup hizmetlinin telaşla koşuşturduğu yöne doğru adımlarını atarken saray bahçesine çıkmıştı. Hizmetliler iki yana dizilirken Adrian neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yanından geçen başka bir hizmetliyi durdurarak, "Ne oldu, ne bu telaş?" diye sorduğunda hizmetli aceleci bir şekilde "Prenses Elizabeth saraydan ayrılıyor," dediğinde Adrian şaşırmıştı. Kral dayısı saraydan ayrılırken bu kadar telaş olmamıştı.
Adımlarını ilerletirken sarayın kapısından dışarıya Prenses Elizabeth çıkmıştı. Kendisini selamlayan hizmetlilere kısa bir bakış atarak başını iki yana sallamıştı.
"Bunu neden yapıyorsunuz, size toplanmamanızı söylemiştim." Elizabeth'in sözleri ile hizmetlilerin başı olduğu belli olan bir kadın ile adam öne çıkarak prensesin önüne eğilmişti.
"Prensesim, sizi nasıl geçirmememizi söylersiniz? Ne zaman geleceğiniz belli değil, saray siz olmadan çok sıkıcı olacak." Prenses gülerek orta yaşlı kadının omzuna hafif dokunarak karşılık vermişti.
"Ana kraliçe görmesin, çok kızar," Prensesin eğilerek sessiz konuşmasına karşılık diğer hizmetliler kıkırdamıştı.
"Böyle konuşmayın prenses..."
"Neyse boş verin onu. Ben gelene kadar kendinize dikkat edin. Benim odamdan da uzak durun." Prensesin uyarısına karşılık Adrian şaşırmıştı.
"Ama prensesim odanızı temizlememiz gerekir."
"Odada kocaman bir koruma var, size zarar verebilir. Gelince birlikte temizleriz." Kadın telaşla etrafına bakınarak "Bu şekilde konuşmayın prenses, bizi işimizden edeceksiniz," dedi. Elizabeth kahkaha atarak hizmetlilere bakmıştı.
"Hepinize teşekkür ederim, artık işinize dönmelisiniz." Hizmetliler genç kızı selamlamış ama yerinden ayrılmamıştı.
"Burada ne oluyor?" Kral Drew saray bahçesine çıkarken yanında eşi kraliçe Katren de vardı.
"Ah, kralım onları bağışlayın lütfen," derken prensesin sesinde ki muziplik hemen belli oluyordu. Adrian uzaktan onları izliyordu.
"Kraliçem, bu ne şeref?"
"Sevgili kralın değer verdiği kardeşi benim de kardeşimdir prenses. Umarım tez zamanda işinizi halledip sağ salim geri dönersiniz.",
"Çok teşekkür ederim kraliçem." Elizabeth'in yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Başını iki yana sallayarak sarayın üst kısımlarından gelen sesle başını yukarı kaldırmıştı.
"Ona ne yaptın Elizabeth!" Drew içinde hissettiği kısılma ile hayvanlarından birinin başının dertte olduğunu anlamıştı. Elizabeth omzunu silkerek cevap vermişti.
"Benimle gelmeye çalışıyordu bende ateş çemberine aldım. Dışarı çıkamamıştır!"
"Ne yaptın, yılanlar ateşten nefret eder."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİL KAN
Fantasi Güç krallıklarının bulunduğu bir dönemde savaşların en çetin yaşandığı coğrafya da sessiz bir bekleyiş sürüyordu. Kralların doğa üstü güçlerinin yanı sıra zeka yarışı göz dolduruyordu. Her ülkenin kendi veliahtı artık yaşlı babalarının yerine geçm...