Saatler,günler su gibi akarken hiçbir şey eskisi gibi değildi Rüya'nın açısından. Yıkılmıştı ve toparlanamamıştı.
Ve bu sefer de defalarca olan şey oluyordu, Doğan okula gitmek için yengesinin kapısını dövüyordu adeta.
Derin bir iç çekti ve kendini yatağa bıraktı Rüya. Anında cenin pozisyonu alırken aklı sürekli eşindeydi. Bir hafta mı olmuştu iki hafta mı emin değildi. Günleri birbirine girmişti.
"Yenge çık artık şu odadan! Kıracağım şimdi şu kapıyı o olacak" tekrar derin bir nefes aldı Rüya. Başı ağrıyordu bir de matkap sesi falan çekemezdi. Kalktı, yavaş adımlarla kapıya ilerledi, en sonunda vardığında kapı kulpunu tutup aşağı indirdi. Karşısında bütün aile vardı. Matkap sesi daha mı iyiydi acaba?
"Aşağı gelir misin Rüya?" Rıza Bey'e kafasını sallayarak onların aşağı inmesini bekledi, üzerine hırka alıp o da aşağı indi.
"Kızım nasılsın?" omuzlarını silkti. Kafasını, geldiğinden beri elinden yukarı çıkarmamıştı. Gerek yoktu kimsenin gözlerinin bu halini görmesine.
"Çok dağıldın anlayabiliyorum, ona bu kadar sürede çok alıştın, biliyorum" derince iç çekti Rıza Bey.
"Ama Fırat şuan burada olsaydı, senin bu halini görseydi inan dayanamazdı, kalpten giderdi çocuk" gözünden bir damla düştü bacağına, kafasınu kaldırıp da bakmıyordu kayınbabasına.
"Kızım..." seslenişi 'bana bak' diyordu. Yüzündeki yaşı silip kafasını kaldırdı. "Sana haberlerimiz var" kaşlarını çattı, hiç konuşmadan kafasını 'nedir?' anlamıyla salladı.
"Fırat iyi" derin bir nefes aldı "Ama bir süre Amerika da kalması gerekiyormuş. Tedavi ve rehabilitasyon süreci görüyor"
"Ne zaman gelecek peki?" geldiğinden beri ilk defa konuşmuştu. Uzun süre konuşmaması yüzünden boğazı bir tuhaf olmuştu. Elini boğazına getirip ovaladı. Sonra boğazını temizledi. Geçtiğini hissettiğinde elini boğazından çekti.
"Belli değil, doktor söylememiş" kafasını salladı Rüya.
"Bir şey daha var" Rüya ayağa kalkıp gidecekken durdurdu bu sözler onu.
"Evet?"
"Okula gitmen gerekiyor, üniversite yönetim kurulu seni görmek istiyormuş"
"Ne için?" bilmiyorum anlamında kafasını salladı Rıza Bey.
"Pekala, Doğan yarım saate gelirim" çocuk gibi ellerini çırpıp 'yes be' dedi. Rüya'da hızlı adımlarla odasına gitti. Üzerine siyah bir tişört kot bir pantalon alıp çantasını taktı sırtına. Hava hala sıcaktı.
Yüzünü tekrar bir suya tuttup, kuruladı. Hiç makyaj yapmadan çıktı odadan. Saçlarını da tarayıp çıkmıştı. Hiçbir şey umrunda değildi.
"Hadi" Doğan'ın yanına varınca hemen çıktılar evden. Arabaya binip yola koyuldular.
"Abini özledin mi?" Rüya'ya kısa bir bakış attı.
"Özlemem mi? Burnumda tütüyor" derin bir nefes aldı Rüya. O da çok özlemişti. Kocasının tuhaf hallerini, gözlerini, bakışını her şeyini.
"Yenge seni şimdi ses eğitimin ve sesin için çağıracaklar. Öğrenmek için. Korkma"
"Tamam"
Araba kampüse geldiğinde kapıyı açıp çıktım. Derin bir nefes alırken, derse girmeyenler ile göz göze geldim. Anında herkes mırıldanmaya başladı.
"Gel Rüya" Doğan'ı takip ederken dua ediyordu içten içe.
Adımlarımız hızlanırken, bahsetiği odaya girmiştik. Odada orta yaşlı iki kişi otururken Rüya kimin konuşacağını bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Engellerden Doğan Aşk•✔️
Novela JuvenilHayatının en kötü günlerini yaşayanlar ve hayatı hep kötü olanlar... Rüya Akın... Annesi ve babası öldükten sonra amcasının yanında kalmak zorunda olan Rüya Akın... Psikolojik ve fiziksel şiddet gören, gözlerinden yaşın eksik olmadığı bir genç kı...