Eda İngiltere'ye eğitim için gideli 3 ay olmuştu ve oraya az çok alışmıştı. Günlük rutini her zamankinden farksızdı. Sadece tek farkı aynı şeyleri İngiltere'de yapıyor olmasıydı. Annesini şimdiden çok özleyen Eda onlarla birlikte yaşayamadığı için üzgündü. Ama onlar aklına her geldiğinde kendisine şunu hatırlatıyordu:
En azından onlardan ayrılıp kendi ayakların üzerine basmayı öğrendin.
Bunu kendine hatırlattığında üzüntüsü birazcık hafifliyordu. Orada birçok arkadaş edinmişti ve hepsinin yeri onda ayrıydı. Ama tabii ki her çoklu arkadaş grubunda mutlaka bir tanesini diğerlerinden çok severiz değil mi?
Eda da edindiği arkadaşlarının arasında en çok Ceren'i sevmişti. Ceren de Eda gibi bir öğrenciydi ve o mühendislik okuyordu. O da eğitmini tamamlamak için İngiltere'ye gelmişti ve orada çok mutluydu. Ceren de Eda'yı çok seviyordu. Daha sadece üç aydır tanışmalarına rağmen çok iyi anlaşmışlardı ve sanki üç ay değil de üç yıldır beraberlermiş gibi sıkı bir dostluk kurmuşlardı.
İkisi de İngiltere'de farklı okuldalardı. Haliyle rutinleri de farklıydı. Eda her gün okuluna gider, derslerini dikkatle dinler, okul bitince de her zaman uğradığı o kafeye gider biraz arkadaşlarıyla sohbet eder ve evine gelip çalışırdı.
20 mayıs perşembe günü ona çok ama çok sevineceği bir haber geldi. 24 mayıs pazartesi günü yapılacak olan seminerde onun anlatmasını istiyorlardı. Eda bu haberi alır almaz ailesine ve Ceren'e haber vermişti. Herkes çok mutlu olmuştu. Ama ufak bir sorun vardı...
Eda asla dar kıyafetler giymezdi. Hep salaş, bol ve rahat giysileri tercih ederdi. Yani haliyle elbisesi yoktu. Makyajı da çok hafif olurdu, sadece bir ruj sürüp evden çıkardı.
Aynı zamanda topuklu ayakkabıdan da nefret ederdi mecbur kalmadıkça giymezdi. Ama pazartesi günü olacak seminerde eğer o sunum yapacaksa güzel ve şık olması gerekti. Kordinatöre sorduğunda aldığı cevap karşısında küçük çaplı bir şok geçirdi, aldığı cevap şuydu:
Şık ve bakımlı olmalısın. Güzel bir elbisenin altına bir çift topuklu ayakkabı giyersen çok iyi olur. Çünkü bu senin kariyerin için bir başlangıç ve herkes seni böyle tanımalı.
Bunları duyan Eda doğal olarak şaşırmıştı ve sadece üç gün içerisinde topuklu ayakkabı, elbise gibi şeyleri nereden bulabilirdi ki? Elbette en yakın arkadaşından yardım isteyecekti. Ceren bu tarz alışverişlere bayılırdı Eda ise pek haz etmezdi.
O daha çok spor mağazaları ve eşofman, sweatshirt, şort tarzı şeyler satan mağazalara girmeyi severdi ama şimdi yapacağı alışveriş bunun tam zıttıydı.
Eda ve Ceren birlikte avm ye gittiklerinde alacaklarını 10 mağaza dolaşarak en güzellerini bulup aldılar. Eda bu durumdan biraz sıkılmıştı ama Ceren için aynısı söylenemezdi. Ona kalsa 10 mağaza daha dolaşırdı. Ama Eda'nın sıkıldığını görünce o isteğinden vazgeçti. Alışverişi yaptıktan sonra ikisi de kendi evlerine gittiler ve heyecanla 24 mayıs'ı beklediler...
![](https://img.wattpad.com/cover/270493281-288-k334883.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Damlaları| Çağlar Söyüncü
RomanceEda ve Çağlar'ın tesadüfü... Kahve damlaları... Eda'nın en güzel semineri, Çağlar'ınsa içtiği en güzel kahve. Peki ya kaza? Kaza güzel olabilir mi? Evet... en güzel kaza. Ama sonu... o güzel mi? ~~ikinci kitaba "Kahve Damlaları 2" yazarak ulaşabilir...