Kaza anından sonrasını ben hatırlamıyordum. Gözlerimi açtığımda kolumda takılı olan serume baktıktan sonra yanımda başımı okşayan Ceren'e baktım. O bana üzgün bir şekilde bakıyordu.
"İyi misin?" dedi
Ben kendimi gayet iyi hissediyordum sadece üstümde hafif bir yorgunluk vardı.
"Ben gayet iyiyim merak etme." dedim
Söylediklerim karşında memnun olan Ceren bana hâlâ değişik değişik baktığı için neden baktığını sordum.
O sakince ne olduğunu anlatmaya başladı.Biz Çağlar'la arabada giderken yan yoldan bir araba bize son sürat çarpmış ve bizim de arabımız pert olmuş. Benim o an aklım arabadan çok Çağlar'daydı. Hızlı gittiğimiz için ona yavaşlamasını söylemiştim ve o da yavaşlamıştı ama ben yine de kendimi suçlu hissediyordum.
Ceren'e tam Çağlar'ı soracaktım ki içeriye beyaz önlüklü bir adam girdi. Yaklaşık 185 boylarında uzun saçlı, sarışın, mavi gözlü bir adam. Gören doktor değil de oyuncu falan sanar. Adam bana nasıl olduğumu sorduktan sonra kendini tanıttı. Adı Ahmet'miş. Benim ve aynı zamanda Ceren'in doktoruymuş. Ceren Hanım'ın da doktoruyum diyince biraz şaşırdım ve Ceren'in ne sorunu var diye soracakken Ceren sözümü kesti ve doktorla dışarda konuşmak istediğini söyledi.
O an biraz gerilmiştim. Benden sakladığı ne olmuş olabilirdi ki. Yoksa tıpkı filmlerdeki gibi ölmek üzereydim de bunu benden mi saklıyorlardı. Biraz düşündükten sonra saçmaladığımı fark ettim. Durumum çoo ağır değildi.
Sadece suratımda birkaç derin çizik, kolumda üç beş yara ve bacağımda da ufak ufak kanamalar vardı. Durum abartılacak kadar kötü değildi. Üstelik yürüyebiliyordum da.
Küçükken anne babalarımız hep der ya hani kapı dinlemek kötü bir şeydir diye. Biliyordum. Kapı dinlemek kötü bir şeydi biliyordum ama Ceren doktorla dışarı çıktığı an kendimi tutamadım ve onları gizli gizli dinledim. Çünkü korkmuştum. Bana bir şey olmasından çok Çağlar'a bir şey olacak diye korkmuştum. Ama tabiki hiçbir şey duyamamıştım.
Onlar konuşmasını bitirip içeri geçecekken ben öylece olduğum yerde kalmıştım.
Onlar aniden odaya girince de odada öylesine bir yürüyüşe çıktığımı söylemiştim ama pek inanmasalar da konuyu uzatmadılar.
Beni daha fazla sorgulamamaları için aklıma ilk gelen soruyu soruverdim.
"Çağlar nasıl?"
İkisi de bana önce oturmam gerektiğini söylediler. Başta şaşırdım, hemen söyleseler ne olurdu sanki.
Yoksa kötü bir şey mi olmuştu. Hayır, hayır, hayır lütfen Çağlar'a bir şey olmasın ben bu vicdan azabıyla yaşayamam.Bana Çağlar'ın durumunun benden daha iyi olduğunu söylediklerinde o kadar rahatlamıştım ki. Anlatamam.
"Onu görebilir miyim peki?" diye sorduğumda ikisi de başını evet anlamında salladılar.
Çağlar'ın odasına kadar yürüyebileceğimi söyledim ama Ceren beni zorla tekerlekli sandalyeye oturttu.
Ne kadar itiraz etsem hepsi boş olacağı için susmayı tercih ettim. Çağlar'ın odasının benim yakınımda bir yerlerde olduğunu sanmıştım ama yanılmışım. Hiç de yakında değilmiş. Yürü yürü bitmedi. Ceren tabi bu süre boyunca boş durur mu. Ben size söyleyeyim tabii ki HAYIR. Benim seminerim hakkında konuştuk ve en sonunda konu benim Çağlar'la nasıl tanıştığıma gelince ona bütün detaylarıyla anlattım.
O da tabi ki arkadaşlarla aşk hakkında konuşurken herkesin söylediği o klasik sözü söyledi:
-Oooooooo!!
Ve Ceren bununla kalır mı? Hemen arkasından senaryolar kurmaya başladı. Neymiş efendim ben Çağlar'la evleniyormuşum. O da Emir'le evleniyormuş( bu arada ben size söylemeyi unuttum ama Ceren'in sanal biriyle tanıştığını anlatmıştım ya, işte o çocuğun adı Emir) biz birbirimizin nikah şahidi oluyormuşuz, sonra çocuklarımız aynı yıl doğuyormuş ve onlar da çok yakın arkadaş oluyormuş gibi gibi bir sürü hikaye kurdu. Ben Ceren bunları anlatırken sıkılmış gibi görünsem de aslında içten içe seviniyordum:)
Neyse biz bunları konuşurken çoktan Çağlar'ın odasına gelmiştik bile.
Onu gördüğüme hiç bu kadar mutlu olabileceğimi düşünmezdim. Çünkü eğer ona bir şey olsaydı hayatımın sonuna kadar bir vicdan azabıyla daha yaşayamazdım...
Bunu saçma bulabilirsiniz ama ben de sınıfımdaki erkeklere aşık olmaktansa ünlülere, özellikle Çağlar Söyüncü'ye aşık olmayı seçmiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Damlaları| Çağlar Söyüncü
Roman d'amourEda ve Çağlar'ın tesadüfü... Kahve damlaları... Eda'nın en güzel semineri, Çağlar'ınsa içtiği en güzel kahve. Peki ya kaza? Kaza güzel olabilir mi? Evet... en güzel kaza. Ama sonu... o güzel mi? ~~ikinci kitaba "Kahve Damlaları 2" yazarak ulaşabilir...