Sevgilim-14

296 7 0
                                    

Çağlar'dan o sihirli sözleri duyduktan sonra mutluluktan havalara uçuyordum.

Konu değişmişti. Konu artık Ceren'di. Ceren'in makyaj takıntısı...

Makyaj malzemeleri hakkında konuşulunca ben sıkılıyordum. Benim sıkıldığımı fark eden Çağlar konuyu değiştirdi. Şimdi kendinize sorun bu sizi mutlu etmez mi? Şahsen beni eder:)

Cengiz, Çağlar, Ceren ve ben sohbet ederken bir kız yanımıza yaklaştı. Neden bizim yanımıza geliyordu anlamadım...

165 boylarında zayıf, esmer ve güzel bir kızdı. Yanında bir tane küçük köpek vardı. Masamıza doğru ilerlerken sadece Çağlar'a bakıyordu. Garip...

Kız bizim yanımıza geldiğinde yüzünde sinsi bir gülüş vardı. Ama garip olan bir şey daha vardı. O kız gülerken, Çağlar'ın yüzü düşmüştü. Aynı şekilde Ceren ve Cengiz'in de... Olayları tam olarak anlamamıştım ama galiba bu kızı tanıyorlardı ve sevmiyorlardı.

Ben bunları düşünürken kız masamıza geldi ve yandan bir sandalye çekip oturdu. Köpeğini de tasmasından tutuyordu. O an aklımdaki tek soru buydu "Ne bu rahatlık(!)?".

Adını söylemeden konuşmaya başladığı için ben de size onu anlatırken 'kız' demek zorundayım.

"Selam." dedi sinsice gülerek.

Bizimkilerden ses gelmeyince ben konuştum.

"Selam."

"Yalnız ben sana dememiştim canım."

Sinir bozmaya yeten bir cümleydi ve benim de sinirim bozulmuştu.

"Neyse. Evet Çağlar açıklama bekliyorum."

Duyduğum bu cümle karşısında ciddi anlamda şaşırmıştım. Çağlar'ın bu kıza açıklayacağı ne olabilirdi ki?

"Ne açıklaması bekliyorsun Melis?" dedi Çağlar gergin ve sinirli bir şekilde.

"Bu kız kim?"

Melis'in sözü biter bitmez ben araya girdim.

"Ben onun ark-"

"Sevgilim." dedi Çağlar hızlıca.

Aşırı derecede şaşırmıştım. Ne yani şimdi ben Çağlar'ın sevgilisi mi oluyordum? Masadaki herkes de benim gibi şaşırmıştı özellikle Melis.

Olayı tam olarak anlamamıştım ama sanırım Çağlar bu Melis denen kızı kıskandırmaya çalışıyordu ve bana o yüzden SEVGİLİM demişti. Planı bozmamak adına sesimi çıkarmadım ama olacakları çok merak ediyordum.

"Ne, nasıl? Bu kız mı? Cidden bu kız mı?" dedi Melis şaşırmış bir şekilde.

"Evet bu kız." dedi ve beni yanağımdan öptü. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Melis'in sinir bozucu sesi yine devreye girdi.

"Çağlar saçmalama. Bu kadar çabuk mu unuttun?"

Parçalar şimdi yerine oturuyordu. Demek ki bu kız Çağlar'ın eski sevgilisiydi...

"Melis bak bunları konuşmak istemiyorum! Ve eğer illa da konuşmak istiyorsan dışarda konuşalım."

"Hayır Çağlar hiç bir yere gitmiyoruz, bu konu burada konuşulacak."

"Tamam o zaman ben sana anlatayım ne olduğunu... Eskiden biz vardık. Sen ve ben. Ama sen BİZ kelimesini mahvettin. Beni en yakın arkadaşımla aldatarak. Bunun üzerinden neredeyse bir yıl geçti ve sen benim karşıma geçip "Beni nasıl unuttun?" diyorsun. Şimdi kendine sor, sence ben mi seni unuttum yoksa sen mi beni unuttun? Bunu bir düşün. Ama sonucu ne bulursan bul bir daha asla BİZ olmayacak. Ben sensiz çok mutluyum!" dedi bana kafasıyla 'kalkalım' işareti yaptı.

Ben de yerimden kalktım ve kafenin kapısına doğru ilerledim. Ceren ve Cengiz de arkamdan geliyordu. Nedense içimde bir huzursuzluk vardı.

Melis hâlâ masada oturuyordu. Doğal olarak şaşırmıştı. Ben de, Ceren de, Cengiz de şaşırmıştı. Hatta Çağlar bile şaşkındı.

Arabaya gidene kadar kimse konuşmadı. Arabaya bindiğimiz an Cengiz sessizliği bozdu.

"Çağlar."

"Efendim Cengiz?"

"Tam olarak olay ne?"

"Bilmiyor musun niye soruyorsun?"

"Ben sizin sadece ayrıldığınızı biliyordum. Aldatılma falan ne oluyor?"

"Ben aldatıldım Cengiz." dedi Çağlar siniri bozuk bir şekilde gülerken.

"Bize neden söylemedin peki bunu?"

"Geçmiş gitmiş boşver artık."

Bu sefer de Ceren araya girdi.

"Peki Eda?"

"Eda ne?" dedi Çağlar.

"Eda'ya neden sevgilim dedin?"

"Öyle söylemem gerekti." dediğinde sinirim bozuldu.

Ben hiç konuşmuyordum. Sadece susuyordum. Sustuğumu fark eden Ceren beni koluyla dürttü ve:

"Eda sen de bir şey söylesene!"

"Ne diyebilirim ki? Ben olayları bilmiyorum."

"Çağlar anlattı ya işte."

"Geçmiş olsun." dedim.

Kurduğum cümleye anlam veremeyerek "Saol." dedi.

Neden böyle dediğimi bilmiyordum. Çünkü üzgündüm ve konuşmak istemiyordum. Ayrıca bana sevgilim dediği için de mutlu olamıyordum çünkü sadece 'Öyle söylemesi gerekti'. Bir an önce evime gelmek istiyordum ama arabayı kullanan Çağlar tam ters yöne sürüyordu. Yani kendi evine.

Onun evine geldiğimizde arabadan inmedim.

"Niye inmiyorsun?" dedi Çağlar.

"Beni evime bırakmayacak mısın?"

"Hayır."

"O zaman ben kendim giderim." dedim ve taksi çağırmak için telefonumu çıkardım.

Çağlar hızlıca telefonumu elimden aldı ve:

"Eda sorun çıkarma geç işte eve. Bugün bizde kalırsın."

"Sorun çıkaran benim öyle mi Çağlar? Sen sırf altta kalma diye beni eski kız arkadaşına 'sevgilim' diye tanıtırken sorun olmuyor ama ben evime gitmek için taksi çağırırken sorun oluyor öyle mi?" dedim sinirli bir şekilde.

"Eda bak abartma! Bugün burda kal yarın gidersin. Saat geç oldu."

"Telefonumu verir misin Çağlar?" dediğimde vermediği için bir kere daha tekrarladım ama hâlâ vermiyordu ve ben de kendim almak zorunda kaldım.

Tabi ki alamadım.

"Çağlar yeter artık ver telefonumu!"

Hiç bir şey söylemeden sadece kolumdan tuttu ve beni eve doğru çekmeye başladı. Ne kadar 'bırak beni' desem de bırakmadı.

Sonunda eve zorla da olsa girmiştim. Çağlar'ın evini merak ediyordum. Ama yanlış anlamayın eşyaları falan kurcalamadım. Sadece etrafa bir göz gezdirdim.

Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Ciddi anlamda moralim çok bozuktu.

"Lavabo nerede?" diye sordum Çağlar'a.

"Üst katta sağda." dedi.

Üst kata giderken gözümden bir damla yaş geldiğini hissedebiliyordum. En sonunda oraya ulaştığımda hemen kapıyı kapattım ve kilitledim. Aynaya, ağlayan gözlerime, kızarmış yanaklarıma baktım. Ve o an aklımda iki şey vardı.

1.Kural: sevdiğini söylersen kaybedersin.

2.Kural: sevdiğini söylemezsen başkasıyla oluşunu izlersin...

Kahve Damlaları| Çağlar SöyüncüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin