Kan kokusu-10

327 7 0
                                    

Notun sahibi tahmin ettiğim kişiydi... Mert... Buna ne kadar "Bırak peşimi" dediysem de dinlemiyordu.

Notta şunlar yazıyordu

"Güzel,zeki,başarılı... Nasıl bu kadar kusursuz olabiliyorsun? Yanıma gel Eda, çok yanıma, hemen yanıma. Seni seviyorum ve sevmeye devam edeceğim ve çok eminim ki sen de beni bir gün seveceksin... Seni takip etmekten bıkmadım, bıkmayacağım. Şimdi yanıma gel, seni burada bekliyorum."

Bu durumda ne yapacaktım. Beni bırakması için yanına gidecektim. Söyleyecektim, onunla konuşacaktım. En kötü ne olabilir ki... Onun yanına şimdi gidersem daha sonrasında benim peşimi bırakacaktı.

Nerede olduğunu biliyordum. Arabayı oraya doğru sürerken gözyaşlarımı tutamamıştım.

Yolda giderken arkamdan bir arabanın benimle aynı yöne gittiğini gördüm. Biraz endişelenmiştim ama sonuçta orası bir yoldu ve araba arkamdan gelecekti, bu çok doğaldı.

En sonunda gideceğim yere vardım ve arabanın kapısını açarken ellerim, bacaklarım, bütün vücudum korkudan titriyordu.

Sonra bir cesaret kapımı kapatıp evin kapısına doğru ilerledim. Tam kapıyı çalacaktım ki, ben elimi atmadan kapı açıldı...

Karşımda esmer, uzun boylu, zayıf ve insana "git" diyen bakışlarıyla Mert duruyordu.

"E-eda" dedi

"Mert ne istiyorsan söyle hemen gidece-"

Kolumdan tuttu ve hemen içeri çekti. Ben kurtulmaya çalışırken kapıyı sertçe kapattı.

"Artık benimsin. Hiç bir yere gidemezsin." dedi

"Bırak beni. Yemin ederim seni şikayet ederim ve bu sefer asla geri çekmem."

"Geri çekmezsin ha. Öyle mi? Çok korktum, nasıl korktum anlatamam."

"Mert bak bırak beni."

"Çok geç" dedi.

Ben hâlâ onun elinden kurtulmaya çalışıyordum, gözümden yaşlar süzülürken... Göz yaşınız ilk sağ gözünüzden geliyorsa mutluluktan, soldan geliyorsa acıdan ağlıyorsunuzdur... O an benim gözyaşlarım şelale olmuştu sanki. Hissedebiliyordum. Sol gözümden geliyordu... Hem acıdan, hem korkudan... Resmen ölümle baş başaydım şu an.

Mert, kolumu öylesine sıkıyordu ki morarmıştı.

Sonunda bıraktı kolumu ama bu sefer daha kötüsü oldu. Beni elleriyle itti ve ben de çok sert bir şekilde yere düştüm. Düştüğümde çok yüksek bir ses çıktı.

ÇAAAAT!

Başım inanılmaz derecede dönüyordu. Her an bayılabilirdim. Ve... ve bir koku vardı ortamda... Kan kokusu. O kokuyu çok net alabiliyordum ve tıp okuduğum için de bu kokunun kan kokusu olduğuna %100 emindim. Ama tek bir sorunumuz vardı... O koku nereden geliyordu? Benden mi?! Yani Mert beni ittiği anda kafamı vurmuştum ama kafam kanıyor olamazdı!..

Ben bunları bayıldı bayılacak şekilde düşünürken sert bir ses daha duydum. Kapı kırılma sesine benziyordu. Yerde yattığım için göremiyordum ama sesi duymuştum.

Ardından bir erkek sesi duydum

"Ne yaptin lan kıza?!"

"S-sen kimsin?"

"Şuan seni çok fena yapacak kişiyim!" dedi güçlü ve gururlu ses...

Birkaç yumruk sesi ve sahne bitti... Ben artık hiçbir şey görmüyordum. Sadece siyahlık...

Kahve Damlaları| Çağlar SöyüncüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin