Bu gece Leyla Hanımlarda kaldık ve şimdi de anneme gidiyoruz. Bu sefer heyecanlanma sırası Çağlar'daydı. Nasıl olsa benim anneme gideceğimiz için Ceren ve Çağlar'dan kot pantolon giyme izni almıştım.
------ 1 SAAT SONRA ------
Evime gelmiştik. Gerçekten çok ama çok özlemiştim.
Zili çaldım ve annem hemen açtı. Yüzünde inanılmaz derecede mutlu bir gülümseme vardı.
"Hoşgeldiniz çocuklar!" (Annemin kendinden küçük olanlara 'çocuklar' deme bağımlılığı vardı.)
Benden önce Çağlar söze girdi.
"Hoşbulduk Tuğba Hanım. Nasılsınız?"
"İyiyim Çağlar'cığım, sen nasılsın? Ay kapıda kaldınız geçsenize içeri."
Annemin Çağlar'a , Çağlar'cığım demesi garip hissetmişti.
Annem hepimize tek tek sarıldı. Onu görmeyeli neredeyse bir yıl oluyordu. Normal şartlarda yaşlanması lazımdı ama sanki daha da gençleşmiş gibiydi.
Salona oturduk, sohbet etmeye başladık.
"Nasılsın Çağlar?" dedi annem.
"İyiyim Tuğba Hanım. Siz?"
"Ben de iyiyim ama senden bir isteğim olacak."
"Tabii."
"Bana Tuğba Hanım demezsen sevinirim. Şimdilik Tuğba Teyze olur. Sonrasında diğer aşamaya geçeceğiz zaten." dedi ve göz kırptı.
Hepimiz güldük ve Çağlar bu anı bekliyormuşçasına söze girdi.
"Tamam Tuğba... teyze."
"Ee ne iş yapıyorsun?"
"Anne!" dedim ona bakarak. Zaten futbolcu olduğunu biliyordu.
"Futbolcu olduğunu biliyorum. İşi sormak adettendir." dedi gülerek.
Yine üçümüz güldük ve konuşmamız, daha doğrusu annem ve Çağlar'ın konuşması, böyle devam etti. Nasıl oldu anlamadım ama konu aniden babama geldi. Cengiz ilk defa duymuştu ve kendi yaşamış gibi üzüldü. Ceren ve Çağlar zaten biliyordu. Ama şu abi meselesi... annem yanlışlıkla ağzından kaçırıyordu.
"Ve Eda'nın bir ab-"
"Ablam... ablam. Ablam olmasını çok istedim ama olmadı." dedim sırıtarak.
Annem anlamış olacak ki fazla uzatmadı. "Siz nasıl tanıştınız?" dedi aşırı romantik(!) tanışma hikayemizi dinlemek için.
"Tesadüf... hayattaki en güzel tesadüf. Eda seminerden çıkıyordu ben de elimde kahvemle telefonuma bakarak yürüyordum, sonra aniden çarpıştık ve benim kahvem onun üstüne döküldü. Hatta tam o günkü repliklerimizi hatırlıyorum. Ben ona "Yandınız." demiştim. O da "Yanmadım ama bittim." demişti." dedi gülerek.
Tanışma hikayemiz tam yaz dizilerindeki gibiymiş. Kız, oğlanla çarpışır ve tanışırlar sonra birbirlerine aşık olurlar ardından sevgili olurlar ve ertesi yaz evlenirler...
------ Ertesi gün ------
Bu gece annemde kalmıştık ve artık yola çıkma vakti gelmişti. Annem ne kadar bizi göndermek istemese de bizim gitmemiz gerekiyordu. Fazla zaman kaybetmeden çıktık. Size yine kısa bir özet geçeyim: Havaalanına gittik, Ceren'le bir tur dolaştık, uçak işlemlerini halledip uçağa bindik. İngiltere'ye geldik ve son durak olarak bizim eve geldik. Çağlar ve Cengiz de bugünlük burada kalacaklardı.
Saat 20.30'du ve ben acıkmıştım. Çağlar aklımdan geçenleri okumuşçasına "Hadi yemeğe gidelim." dedi.
"Süper olur. Hazırlanıp geliyorum." dedi Ceren ve üst kata çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Damlaları| Çağlar Söyüncü
RomanceEda ve Çağlar'ın tesadüfü... Kahve damlaları... Eda'nın en güzel semineri, Çağlar'ınsa içtiği en güzel kahve. Peki ya kaza? Kaza güzel olabilir mi? Evet... en güzel kaza. Ama sonu... o güzel mi? ~~ikinci kitaba "Kahve Damlaları 2" yazarak ulaşabilir...