-"Ekranda gördüğünüz genç kız önceki adıyla, Derevko Corporation'ın eski CEO'su Julian Derevko'nun tek varisi, Anna Derevko."
Alışveriş merkezindeki bilgisayarda görmeme rağmen yine de önümdeki ekranda göz gezdirdim.
-"Buraya kadar her şey normal görünebilir. Fakat buradan sonrası,"
Önümdeki ekranda yer alan resim yerini bir gazete sayfasına bıraktı. "buradan sonrası gördüğünüz gibi olaya bizim dahil olmamızı gerektiren an."
Önümdeki gazetede göz gezdirdim. Manşette kırmızı harflerle "Derevko Corporation'ın CEO'su Mr. Derevko kurul kararıyla yirmi dokuz yıl hapse çarptırıldı" cümlesi yer alıyordu.
-"Julian Derevko, on üç yıl CEO'luğu elinde tutan sosyetenin tanıdık simalarındandı. Fakat bilinmeyen yan şuydu ki Julian kariyer hayatının yarısından fazlasını mafya babalığı yaparak geçirmişti."
Hayretimi gizleme lüksüne girmeksizin gözlerimi Sylvia'nın sözlerini doğrulayan gazete sayfasının satırlarında gezdirdim. Sayfanın ortasındaysa Derevko'nun polis aracına bindirilirkenki resmi yer alıyordu. Bu sırada dikkatimi çeken soruyu le getirdim.
-"Her şey bir kenara olay bundan altı yıl öncesine ait ve bunun şu anda gündemimizde olması_"
Lafımı kasten bitirmeyip tek kaşımı kaldırarak sonlandırdım. Bununla beraber Sylvia dahil masadaki diğer üç kişinin başı daha bana döndü.
-"Güzel bir noktaya değindin Gabriel. Biliyorsun, kurumumuz gerekli olmadığı sürece insanların yaşamlarını sorgulamaz."
Göz göre göre söylediği yalanı başımı sallayayarak onayladığımda devam etti. "Sana Anna'nın bilgilerini çaldırtmamdaki sebepse,"
Ekrandaki görüntü yerini bir diğer habere devretti. "işte bu."
Bundan bir ay öncesine ait bu gazetenin gündemi ise Julian Derevko'nun ölümü üzerineydi.
-"Haberde basit bir intiharla özetlenmiş fakat CIA kayıtlarına göre iş çok daha derinlere iniyor."
Başımı kaldırıp her birimize ayrı ayrı dağıttığı dosyayı alıp inceledim. Dosya gerçek CIA arşivinden çıkmışçasına ikna ediciydi. Eğer sahteyse de üzerinde oldukça emek harcandığı inkar edilemezdi.
-"Burada adamın boğularak öldürüldüğü yazıyor. Yani bu pekala adama garezi olan bir gardiyan tarafından yapılmış olabilir." Max önermesini sununca Amanda'nınki de onu izledi.
-"Yada tam tersi, mafyaya kurban gitmiş bir ailenin işi de olabilir."
Sylvia derince bir nefes alıp verdi. "Tahminleriniz mantıklı. Fakat konumuzun aslı da işte tam burası. Derevko'nun katili."
Bu sefer ben nefesimle ciğerlerimi doldurup burnumdan soludum. "Ve kızın dosyasını çalmamın sebebi de onu soruşturup babası hakkında bilgi toplamak öyle değil mi?"
Sylvia bana dönüp gülümsedi. "Zekisin Gabriel. Evet genç Derevkonun dosyasını istememin sebebi babasının ölümünün ardındaki gizemle alakalı. Fakat genç bir kızı durduk yere sorgulamamız şüpheleri üzerimize çekebilir."
O anda kafama dank etti ve ağzım beynimden önce davranıp kelimeleri dile getirdi. "Kızın herhangi bir bilgiye sahip olup olmadığını öğrenmek için hayatına bir ajan sokacaksınız."
Sylvia'nın cevabı gülümsemesi olunca içim rahat bir şekilde arkama yaslandım. Bu işin ucu Security'e dayanıyordu orası belliydi. Sonuçta bunlar sırf devlete yardım olsun diye bir cinayeti açığa çıkaracak adamlar değillerdi - kendi ajanlarını bile başı sıkıştığında bir başına bırakıyorlardı- fakat ne olursa olsun kızın hayatına sokulacak ajan benim başarımdan ötürü kızın azrailine dönüşmeyecekti. Kısacası, masum bir insanın katili olmaktan kurtulmuştum.
-"Pekala, kızın hayatına sokacağın ajan bizim Max mi olacak?"
Karşımda oturan Amanda korkunç yüz ifadesiyle bana dik dik bakınca omuzlarımı silkip kaşlarımı kaldırarak bakışlarımı kaçırdım. Doğru ya, Max'in güzel bir bekçisi vardı zaten.
-"Aslında bu göreve uygun gördüğüm kişi sensin Gabriel."
Dehşet yüz ifademle Sylvia'ya dönüp fısıldarcasına yakındım.
-"Hayır. Tekrar estetik masasına yatmam."
Sylvia her zamanki ciddi gülümsemesine ters bir şekilde kahkaha atınca iyice koltuğa sokuldum. "Ah hayır Bristow (Gabriel'in soyadı) yapmanı istediğim tek şey yüzünü ve saçlarını yıkaman."
Boyalı halime imasına takılmayıp üsteledim. "Max'in bir kızı benden çok daha rahat şekilde etkileyeceği barizken bu göreve verilmem doğrusu çok şaşırtıcı."
Burada Max'i işaret edip ilan okurmuş gibi yineledim. "Adam benden çok daha yakışıklı."
Max iltifatıma gülümsediğinde istifimi bozmadım. Sonuçta amacım Max'i övmek falan değildi. Sadece, böyle görevlerde hep uzaktan gözetlenirdin ve üzerinde vericili bir kulaklık da bulundurman şart olurdu. Yani böyle bir durumda bırak Security'den kaçmayı, alışverişe bile zor giderdim.
-"Gabriel," Sylvia ciddi ifadesini takınıp devam etti. "senin bu göreve özel sebeplerden dolayı dahil olman zaten günler önceden planlanmış bir şeydi."
Geniş minibüs durup kapısı açılınca siyah takım elbiseli bir Security koruması kapının önünde dikildi.
-"Temizlen ve hazırlan. Akşam on birde Amerika'ya kalkacak olan uçağa biletin var. Yeni kimliğin, pasaportun ve görev talimatlarının hepsi otel odanda dosyalanmış halde seni bekliyor olacak."
Minibüsten inecekken arkamdan seslendi. "Ve Gabriel,"
Dönüp baktım. "unutma, bir kızı etkilemek istiyorsan yakışıklı bir yüze değil" parmağını kafasında tıklattırıp gülümsedi. "buna ihtiyacın var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAF KATLİAM
Actionİşte ben... Önüme sürülen kurallara bir türlü uyamadım, fakat kendi yolumu yaratabilecek güce sahipte olamadım. Hiçbir zaman çok cesur değildim, fakat zorlukların karşısında sinecek kadar korkak da... Birisini canımı yakacak kadar çok sevemedim, bir...