→#ARTEMISIA←

307 31 10
                                    

Max Bettis

-"Max? Max!"

"Hey." Koltuktan kalkıp beni çağıran Amanda'nın yanına koştum. Onu yatağın alt köşesinde başı dizlerine dayalı şekilde oturmuş bulunca yanına gidip kollarımı beline dolayarak kendime çektim.

-"Neler oldu anlat bana Max."

Gözlerime ihtiyaçla karışık bir istekle bakınca yüzündeki saç telini geri atıp dudaklarımı alnına kondurdum. "Yanında olmadığım için beni affet."

-"Max!" Başını geri çekip gözlerimin içine bakarak konuştu. "Gabriel, o nerede?"

İçimdeki kıskançlığı bastırma gayretine girmeyip sesime de bu duygumu yansıttım. "Evinde Amanda. O kadar merak ediyorsan yaşıyor merak etme."

-"Ahh yine başlama lütfen." Protesto edercesine yatağa geri uzanınca sordum.

-"Adamın adını etmediğin tek bir gün bile yok. Evet dün gece kahramanın oldu. Duymak istediğin de buydu sanırım?"

-"Ne?"

Yattığı yerden kalkıp ateş saçan gözleriyle bana baktı. "Bu sözlerinin anlamı ne Max?"

Yerimden kalkıp yumruk yaptığım ellerimi gizlemek amacıyla cebime sokarken yanıtladım. "Bunu sen düşün Amanda."

Gözlerini kısıp oturduğu yerden kalkarak önümde dikildi. "Belki de senin bu saçma kıskançlığını bir kenara bırakıp olanları anlamama yardımcı olmalıyız."

-"O zaman buna ilk beni aydınlatmakla başlayalım. Yataktan kalkar kalkmaz ilk düşüncen Gabriel, ayrıca_"

Beni kenara itip odadan çıkarken bağırdı. "Sabah kalkar kalkmaz çağırdığım da sen değildin değil mi?

Yumruk yaptığım elimi cebimden çıkarıp önümdeki masada duran bardağı kavradığım gibi duvara fırlattım. İçimdeki hırs dinmeyince masayı da tutup bardağın yanına yolladım. Hırstan kararan gözlerimle bir ara kollarıma denk gelen Amanda'yı da duvara fırlatacaktım fakat son anda farkına varıp kendimi frenledim. Bunun sebebi dudaklarıma kondurduğu ufak bir öpücüktü. İlk adımı o attığından devamını da ben getirdim. Kalçalarından kavrayarak kucağıma kaldırıp onu sertçe duvara yaslamamın ardından dudaklarımı boynunda gezdirdim. Bizim ilişkimiz de böyleydi işte. Kavga, ardından ateşli bir sex ve tekrar kavga.

-"O kırdıklarının parası senin cebinden çıkacak haberin olsun."

Konuşma gereği duymadığımdan "Hııı" diye geçiştip kucağımda Amanda'yla yatağa uzandım.

Gabriel Bristow

-"Şimdi, sakıncası yoksa bana neler olduğunu anlatabilir misin?"

Elimdeki su bardağını alıp masaya, bitirdiğim tost tabağının yanına bırakıp koltukta yanımdaki boşluğa yerleşti. Çıplak tenimle teması tenimde hafif bir titreşim yarattı fakat yerimde kımıldanmadım. "Bana yaptığın bunca şeyden sonra sana nasıl hayır diyebilirim ki?"

Kolumla koltuğun arkalığından destek alarak yerimde biraz daha dikleştikten sonra bu sefer direkt gözlerine bakıp söze başladım.

-"Aslında, herşey sana anlattığım gibi bir barda başladı. Bir serseri kız arkadaşıma sataşınca karşı çıktım ve," Parmaklarımı yüzümdeki yarada gezdirip devam ettim. "bir kavga başlattım. Fakat adam adil davranmayarak bıçak çıkardı. Ardından da, işte bunlara sebep oldu."

Parmaklarını göğsümde gezdirip oradan boğazıma çıktı. Dokunuşları öyle yumuşak ve iç gıdıklayıcıydı ki! Kendimi dokunuşlarının büyüsüne bırakıp o vücudumu incelerken bende onu inceledim. Ev halindeyken çok daha güzeldi. Makyajının ardına saklamadığı yüzü resmini gördüğüm Anna Derevko'dan çok daha çekiciydi.

-"Adam işini biliyormuş."

Şaşkınlıklığımı yansıttığım bakışlarımı fark edince elini boğazımdan çekip karnımda gezdirdi. "Öldürmez ama diyaframa vurulan kontrollü bir darbe bilincini yitirtir. Fakat görünen o ki sapık, kahramanımızın güçlü karın kaslarını hesaba katamamış."

Kaşlarımı kaldırıp mırıldandım. "Fakat biliyorsun ki diyaframına yediğin ağır bir darbe de seni öldürebilir."

Gülümseyerek yüzümü süzüp mırıldandı. "Yapma ama. Burada doktor olan benim. Ve hastamın bulgularımı çürütmesini hiç hoş karşılamam. O hastam aşırı kaslı olsa bile."

**
Beni bir gün daha yanında kalmaya ikna ettikten sonra verdiği uyku hapıyla ikinci defa daldığım uykumdan akşam saatlerine doğru uyandım. Güneş batmaya yakın turuncu ışıklarıyla odanın içini doldurmuştu. Başımı kaldırıp Evelyn'i aradım. Odada yoktu. Salona baktığımda ışıkların da yanmadığını görünce biraz çekinerek seslendim.

-"Evelyn?"

Çıt çıkmayınca sesimi biraz daha yükselterek tekrarladım. "Evelyn?"

Sessizlikle cevaplanan çağrım üzerine tekrar geri yatıp gözlerimi yumarak uyumaya çalıştım. Fakat ağrım yeniden başladığından bu artık mümkün değildi. Yarım saatin sonunda daha fazla dayanamadığımdan ağrı kesici bulurum umuduyla yavaşta yerimden kalkıp mutfağa doğru yol aldım. Bunu yaparken bir yandan da yanıma aldığım örtüye sarındım. Üşüdüğümden değil sadece Evelyn geldiğinde beni çıplak görsün istemiyordum.

Topallayarak odadan çıkıp mutfağa girdim. On dakikam rafları aramakla geçti fakat tek bir ağrı kesici dahi bulamadım. Başarısızlığımın stresi altında mutfaktan çıkıp bu sefer banyoya yöneldim. Acil durum rafında ağrı kesicisi olduğundan neredeyse emindim. Ayrıca bayağı bir süredir tuttuğum tuvaletimi de yapabilirdim bu sayede.

*
Banyodan çıktığımda rahatlamış vaziyetteydim. Zira aradığım ağrı kesiciyi de nihayet bulabilmiştim.

Amacım oturma odasındaki koltuğa geri dönmek iken yolun yarısında durup gerisingeri evin kapısına yürüdüm. Hazır evde kimse yokken kapımın kilidini inceleyip maymuncuk yapabilirmiyim öğrenmeliydim. Bugüne kadar kilidi tespit etmek nedense hiç aklıma gelmemişti.

Kapının demir kolunu tutup çevirerek açtıktan sonra koridora çıktım. Bu katta iki daire bulunduğundan görülme riskim yoktu. Ayrıca asansörün dijital ekranı birinci katı gösterdiğinden Evelyn'in gelmesi ihtimaline karşı eve geri girebilme şansım da vardı.

Kapıdan çıkıp kendi daireme kadar yürüdüm. Dikişlerin patlaması ihtimaline karşılık dizimi kırmaktan sakınıyordum. Bu sebeple belimi eğerek kilidin deliğini inceledim. Kilit tel toka sokabileceğim kadar genişti fakat asıl sıkıntı kilidin mekanizma sayısıydı. Hatırladığıma göre kilit beş dişliyse işim yattı demekti.

Elimi kapıya dayayıp doğrulurken kapı ardına kadar açılınca dengemi kaybedip boşta bulunarak yüzüstü yere kapaklandım.

*
Düştüğüm yerden hızla kalkıp temkinli bir şekilde evin içinde göz dolaştırdım. Çıt yoktu. Gözümü karanlıktan ayırmaksızın geri geri gidip arkamdaki anahtara basarak ışığı açtım. Salonum dahil diğer tüm odalarım altüst edilmiş vaziyetteydi. Çekmecelerim boşaltılmış, eşyalarım yere saçılmıştı. Dağınık eşyalar arasında ilerleyip yatak odama girdim. Burada da durum benzerdi. Yatağım dahil her yer altüst edilmişti. Gözlerimi etrafta dolaştırırken komidinin üzerine bırakılmış beyaz bir kağıt parçası dikkatimi çekti. Kağıdı elime alıp inceledim. Kırmızı kalemle "Yeni arkadaşınla iyi eğlenceler." yazılı kağıt sonunda kalın siyah bir "ARTEMISIA" ile son buluyordu.

Düşünmeme gerek yoktu. Cevap zaten önümde yatıyordu. Evimi dahi bulup altüst eden kişi maskeliydi. Ya da, kağıda bakıp heceledim. ARTEMISIA.

-"Olly?"

Arkamdan gelen sesle kağıdı elimin içinde buruşturup şaşkın gözlerini etrafta dolaştıran Evelyn'e döndüm. Ardından onun gözleri de benimkileri buldu. "Basit bir bar kavgası ha?"

Başımı önüme eğdim. Bunu rol gereği değil doğal olarak yapmıştım. Bu kız tarafından azarlanmak..., ne bileyim biraz garip gibi birşeydi işte.

Yerdeki eşyalara basmamaya özen göstererek yanıma yaklaşıp çenemi tutarak kaldırdı. "Seni bir gün daha yanımda tutmam gerektiğini düşünüyordum ya, unut gitsin."

Çenemi bırakıp bu sefer elimi kavradı.

-"Şunu bir hafta yapalım biz."

SAF KATLİAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin