Üzerime, Anna'nın kendi elleriyle diktiği takımı geçirken el işçiliğine hayran kalmadan edemiyordum. Zira giysi üstüme tam oturuyordu, hareket kısıtlaması neredeyse yoktu ve bunun üstüne bir de hiç beklenmedik yerlerinde bile ufak cepler barındırıyordu.
Kostümü giymemin ardından o ceplerin bazılarını bıçaklarımla donatırken Anna kapıda belirdi. Elinde bütün ısrarlarıma rağmen giymemde direttiği koyu mavi maskeyi sallandırıyordu.
Botumun tabanını birkaç defa yere çarpıp omuzlarımı silktim.
-"Maskeyle beraber liseden fırlama bir özenti gibi görüneceğimi bile bile neden hala bunda ayak diretiyorsun?"
Onu gördüğüm ilk zamandaki gibi beyaza boyadığı dudaklarını büzüp maskeyi bana doğru fırlatınca elim istemsiz bir şekilde onu havada yakaladı.
Maskeyi fırlatmasının ardından arkasını dönüp odadan çıkarken ekledi.
-"O maskeyi tak ve peşime düş. Aksi takdirde yola bensiz koyulmak mecburiyetinde kalırsın."
**
Anna'yı takip ederek dolandığım onca ara sokaktan sonra yolculuğumuz nihayet altı-yedi katlı eski yapılı bir apartmanın önünde son buldu.
-"İşte şimdi işe biraz ivme kazandırmanın tam vakti."
Sağ kaşımı merakla kaldırınca göz kırpıp önündeki kapıyı iterek apartmandan içeri daldı. Bunun anlamı şuydu, 'Soru sormayı aklından bile geçirme. Yalnızca beni izle'.
*
Ses çıkarmadan tırmandığımız yüzü aşkın basamağın ardından terasa vardığımızda serin gece havası binanın ana bacalarından çıkan, filtrelenmiş olmasına rağmen boğucu kokusundan bir şey kaybetmemiş olan kömür dumanıyla yüzümü yaladı. Tırmandığım basamaklardan ötürü hızlanan soluğumun yüzümden o dumanlı havayla ciğerlerimi doldurup Anna'nın diğer hamlesini bekledim.Manzaranın büyüsüne kapılmaksızın dosdoğru terasın batı tarafına doğru koşmaya başlayınca hiç düşünmeksizin peşinden fırladım. Bulutların arasından başını çıkarmış olan ay deri kostümünün üzerinden yansıyor, kızıl saçları yetersiz ışıkta kahverengiyi anımsatıyordu. İçimden gelen istemsiz bir dürtüyle tempomu arttırıp ona yetiştiğim anda yerinden sıçrayınca terasın kenarına geldiğimizi ancak o an farkedip kendimi aşağı düşmeme ramak kala frenleyebildim. Yaşadığım şaşkınlığın etkisiyle aşağıda uzanan çöp konteyner larına bakarken Anna karşı binanın çatısından seslendi.
-"Hadi acele et. Seni bütün gün burada bekleyemem."
Kafamı sallayıp cevapladım
-"Sen kafayı çizgi romanlarla bozmuşsun. Neden normal insanlar gibi sokaktan yürüyerek geçmiyoruz?"
Bu sefer o kafası salladı.
-"Şikayet etmeyi bırakıp atlamayı denesene... Amanda için."
Gözlerimi yumup derince bir solukla ciğerlerimi şişirdim. Ardından yerimde birkaç gerileyip gözlerimi açarak kendimi hazırladım ve tüm hızımla fırladım...
*
Karşı binanın çatısına düştüğümde başımı hızla çevirip gerimde bıraktığım noktaya göz attım. Aradaki iki buçuk - üç metrelik mesafeyi aşabilmeme bulunduğum yapının diğerinden bir kat alçak olması sebep olmuştu. Gözlemimden sonra başımı arkamda dikilmiş beni izleyen Anna'ya çevirdim. "Bana bir açıklama borçlusun." Yerimden kalkarak ekledim. "Çatılardan atlamak ta ne demek oluyor? Kedikadın gibisin!"Omuzlarını silkip arkasını dönerek yürümeye başladı. Bu sırada ben de ona yetiştiğimde konuşmaya başladı.
-"Benim hakkımda bilmediğin çok şey var Gab. Bunlardan biri bu sokakları avucumun içi gibi bildiğimdir. Sence neden insanların benden hiç haberleri yok?"
Başımı çevirip yüzünü inceledim.
-"İnsanları bilirsin. Herşeyi abartırlar ve medyayı bu düşüncelerini tüm dünyaya yaymak için kullanırlar. Bu sebeple onları bir düşman olarak görürüm. Ve düşmanımın benden haberdar olması beni hiç de memnun etmez."Başımı sallayıp onu onayladım. Fakat bu çatıdan çatıya atlama konusunda hala bazı şüphelerim vardı. Bunları dile getirecekken ekledi. "Ayrıca Kedikadın da neyin nesi? Ben Artemisia'yım adamım. Peki ya sen?"
Sorusuyla ima ettiği şeyi anladığımdan başımı önüme çevirip bir süre düşündüm. Nihayet aradığım sıfatın aslında zaten hep içimde olduğunu fark ettiğimde bunu soğuk bir sesle Anna'ya aktardım.
-"Wrath."
1. KİTABIN SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAF KATLİAM
Actionİşte ben... Önüme sürülen kurallara bir türlü uyamadım, fakat kendi yolumu yaratabilecek güce sahipte olamadım. Hiçbir zaman çok cesur değildim, fakat zorlukların karşısında sinecek kadar korkak da... Birisini canımı yakacak kadar çok sevemedim, bir...