→#Starting Position←

1.5K 70 2
                                    

Life never stops. !!

Yanımda, artık adının Rose olduğunu öğrendiğim disiplin kadınla yemek salonuna indim. Burası da diğer mekanları aratmayacak biçimde beyaz duvarlarla kaplıydı. Dikdörtgen şeklindeki masalar salona dağınık olarak yerleştirilmişlerdi.

Gözlerimi çevremde dolaştırırken Rose eliyle tepsilerin olduğu bir yeri işaret edip, "Yemeğini yedikten sonra diğerlerini takip et." diyerek göz kırptı. "Sürü psikolojisi anlarsın ya."

Ardından arkasını dönüp uzaklaşırken, tepsilerin durduğu yere gidip bir tane aldım.

Çizgi filmlerdeki gibi tepsimi aşçıların önüne götürüp yemek konmasını beklerken gözümü oturanlar üzerinde yeniden dolaştırdım. Bir iki masa dışında hepsi doluydu.

Sabah gördüğüm kızı dört kişiyle beraber köşedeki masada otururken görünce başımı hemen önüme çevirerek doldurulmuş tepsimi alıp en köşedeki masaya yürüdüm. Kıza rezil olmuştum zaten. Bir de beni görmesiyle daha da yerin dibine batamazdım.

Masaya vardığımda tepsiyi bırakıp oturdum. Sandalyeler normaldi fakat masayı itince yerine kaynaştırılmış olduğunu fark ettim. Olası bir yemek savaşında temiz çıkma şansını sıfırlıyordu bu.

Elime çatalımı alıp kırılmış yumurtanın üzerine sapladım. Evet, ilk kez bulunduğum bu ortamda sanki herkesin gözü üzerimdeymiş gibi hissediyordum doğal olarak fakat öylesine açtım ki bunu bile kafaya takacak halim kalmamıştı.

Kıtlıktan çıkmış gibi görünmemek için ağzıma dolduklarımı ağır ağır çiğnerken nereden çıktığını anlamadığım bir el bardağımdaki suyu sıçratacak derecede masaya indi. Gözlerimi ağır ağır elin sahibine çevirince nefret ettiğim klasik barbie's Ken tiplilerden bir oğlanı bana bakarken buldum. Yanında da onun gibi iki moruk elleri göğüslerinin üzerinde tepeden bana bakıyorlardı. Klas belalı çocuk çetesi mi? Hadi bee

İfademi bozmadan başımı hayırdır anlamında sallayınca çocuk karşımdaki sandalyeye oturup sırıtarak konuşmaya başladı.

-"Yeni acemiye ilk ben merhaba demek istedim."

Kendimle en çok övündüğüm yeteneğim olan tek kaşı kaldırma hareketimle onu inceledim. Vücudu benden daha iyiydi. Kavga çıksa herhalde döverdi.

Cevabımı alamayınca öksürerek boğazını temizledi. "Sadece uyarmak istedim. Buralarda böyle tek başına fazla barınamazsın."

Adrenalin ağır ağır kanıma yayılırken gözlerimle yanında duran iki çocuğu işaret ederek yanıtladım.

-" Senin gibi koloni mi kurmak gerekiyor?"

Tekrar beyaz dişlerini göstererek sırıttı.

-"İstersen sürümde sana da yer ayırabilirim." ardından elini uzattı. Ben Max.

Uzattığı elini sıkmak için benimkini uzatırken göz ucuyla da saatimin ekranına baktım. "Gabriel!"

-"Tanıştığıma sevindim Gabriel. Teklifimi düşün. Zamanın bol ama ben fazla beklemem."

Samimi ifadesi altındaki kibirle karışık küçük görmeyi elbette fark etmiştim. Bu sebeple ben de yüzüme kopyaladığım gülümsemeyle cevapladım.

-"Bir sürü aradığımda ilk haberi olan sen olacaksın korkma. Fakat bir müddet kendi başıma avlanmak bana iyi gelecektir. Sende denemelisin."

Ardından cevabını beklemeden tepsideki son peynir parçasını da alıp ağzıma atarak masadan kalktım. Çevredeki diğer acemilerin başları bize dönük merakla izlerlerken de ağır adımlarla salondan çıktım.

SAF KATLİAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin