-"Evet... Elbette seni hava alanından alabilirim... Hıı-hmm... Elbette... Dönmeni dört gözle beklediğimi bile söyleyebilirim... Bende... Pekala, yirmi dakikaya oradayım."
Omzumla kulağımın arasına sıkıştırdığım telefonu sol elimle masanın üzerine geri bırakıp sağ elimle kargodan yeni aldığım sinyal dağıtıcısını bilgisayar sistemime bağlama uğraşıma kaldığım yerden devam ettim. Aradan geçen bir aya rağmen Stevenson'ın çıkardığı sorunlar sebebiyle sistemimi ancak tamamlayabilmiştim. Gerçi hala birkaç eksiğim olmasına karşın -Örneğin bir DNA veya Parmak izi taratıcısı- sanal dünyada sınırsız gezintiye yarayacak teknolojiye sahiptim.
Ufak bir modemden farkı olmayan cihazı nihayet sisteme bağlayabildiğimde masaüstünden QR kodunu okutup sisteme yazarken durmayıp ceketimle beraber araba anahtarımı da alarak karargahımdan ayrıldım.
Karargahım! Söylenişi bile insanın yüzünde bir tebessüme yol açan o büyülü kelime... Karargahım dediğim yer aslında bir apartman binasının çatı katından başka bir yer değildi. Önceden gördüğüm eğitimlere zıt düşen bu hareketimden bir an bile pişmanlık duymadım gerçi. Yeraltı köstebekler için uygun olabilirdi evet fakat ben kendimi pekte köstebek gibi hissetmediğimden ve bunun yanı sıra klostrofibimin de tetiklemesinden bıktığımdan dolayı böyle rahat bir binanın on yedinci katını seçmiştim. İşin iyi yanına gelinceyse... deniz manzaram bile vardı daha ne olsun?
On yedi katı geride bırakan asansörden hızlı bir şekilde çıkarak birkaç blok öteye parkettiğim spor otomobilime doğru yola koyuldum. Evet, aradan geçen bir ayın üstüne yepyeni siyah üzerine kırmızı boyalı bir üstü açık spor arabanın kilidini açmıştım. Kilidini açmaktan kastım Evelyn, yani gerçek kimliğiyle Anna'nın hiçbirşeyden şüphelenmemesi için tıpkı bir strateji oynundaki gibi ufaktan büyüğe doğru gelişen adımlarla ilerleme zorunluluğumdu. Ve bu durumda ben level atlamış oluyordum. Bir ay içinde güya yeni bulduğum şirket işinden de aldığım fonla kendime güzel bir araba almış, evimi de yaşanabilir bir alan haline getirebilmiştim. Burada değişmeyen tek şey kişiliğim ve havalı tarzımdı. İşin doğrusu bunların değişmesini istemezdim de zaten. Bu stille biraz da olsa yeniden kendim gibi hissedebilir olmuştum.
*
Garaja parkettiğim arabama varıp, motorunu çalıştırdığımda çıkan sesi bir müzikmiş gibi dinleyip gözlerimi kapayarak mırıldandım. Benim güzel arabam...!***
-"Hey!"Evelyn gülümseyerek bana el sallayınca ben de gülümseyip bir koşu yanına vardım.
-"Evy"
Gözündeki gözlüğü çıkarıp kollarını boynuma dolarken, bir yandan da gülerek kulağıma fısıldadı.
-"Özlendiğini biliyor muydun bakalım?"
Kollarımı doladığım ince belini sıvazlayarak cevapladım.
-"Benim kadar özlemiş olamazsın."
Sarılma faslımız bittiğinde tüm bavullarını yüklenip havaalanından çıkarken sordu.
-"Söyle bakalım, ben yokken yanına seni incitecek bir kız yaklaştı mı bakalım?"
Sorusunu içtenlikle yanıtladım. "Hayır. Doğrusunu istersen yanıma normal bir kızın bile yaklaştığı olmadı."
Bana dönüp gülümsedi. "Buna sevindim işte. Şanslı bir kızmışım meğer."
Tek kaşımı kaldırıp gülümseyince saçlarını karıştırıp kolunu omzuma attı. "Demek istediğim şu ki eminim her hemşire böyle düşünüyordur."
Arabaya vardığımızda, o şaşırmış surat ifadesiyle sırıtırken ben de bavulları arka koltuğa bırakıp kapının üstünden sıçrayarak ön koltuğa atladım.
-"Hadi bin bebeğim."
Ellerini kaportaya dayayıp göz kırparak yanıtladı. "Sen nasıl istersen."
Taklitine gülmemizin ardından ortalık sakinleştiğinde o da yanımdaki koltukta yerini aldı. Anahtarı kontakta çevirirken bana dönüp sordu. "Bu araba da nereden çıktı söyle bakalım."
Gaz pedalına basıp arabayı garajdan çıkarma çabama rağmen cevapladım. "Sen yokken aradan geçen bir ayda gerçekten çok şey değişti."
-"Hmm. Bu çalıştığın kafeden ayrıldın demek mi oluyor? Yani, böyle bir araç için en azından_"
Başımı yoldan çevirip göz kırptım. "Zeki kızsın."
Daha fazlasını bilmek istediğini anladığımdan yola döndüğüm halde devam ettim. "Salemin sınırında olan bir bankayla anlaşma ayarladım. Tanrı bu işi ayarlayan kuzeniminden razı olsun."
-"Peki ders saatlerinle bu işi nasıl ayarlayabildin?"
-"Çok basit," Derince bir nefes alıp verdim. "eğitimi bıraktım."
-"Ne?"
Omuzlarımı silkerken elimin altındaki direksiyonu sıktım. Bu değişimi yapmak tamamen benim fikrimdi. Yani üniversiteye zaten hiç gitmemiştim ve bu yüzden ileride karşıma çıkacak problemleri engellemek amacıyla üniversite hikayemi bir kenara bırakmayı seçmiştim. Hem bu sayede karargahıma daha rahat erişim bile sağlayabilirdim. Fakat gel gör ki Evelyn'in bakışları bu hareketimi hiçte hoş karşılamadığını yansıtıyordu.
Başımı yoldan çevirmeksizin kuru bir sesle konuştum. "Bulduğum işin parası gayet iyi. Yabancı dilim yeterli olduğundan bankada kendime güzel bir konum bile ayarlayabildim."
Elini direksiyondaki elimin üzerine koydu. "Peki istediğin şey gerçekten bu mu?"
Onu şaşırtacak bir şey yapıp, elini kavradığım elini dudaklarıma götürerek mırıldandım.
-"Kesinlikle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAF KATLİAM
Actionİşte ben... Önüme sürülen kurallara bir türlü uyamadım, fakat kendi yolumu yaratabilecek güce sahipte olamadım. Hiçbir zaman çok cesur değildim, fakat zorlukların karşısında sinecek kadar korkak da... Birisini canımı yakacak kadar çok sevemedim, bir...