Ağır Bedel

3.2K 108 8
                                    

Kafasını kaldırıp büyük binanın üzerindeki yazıya dikkatle baktı genç kadın. "KARASAN HOLDİNG" yazısı tıpkı önündeki koca bina kadar gösterişliydi. Altın rengindeki yazıyı incelerken elindeki kağıdı sıkıca tutuyordu. Esen rüzgar genç kadının sarı saçlarını savuşturuyordu, Zeynep saçlarını umursamadan elindeki kağıdı daha çok avuçlarının arasına hapsetti. Boşanma evrağı eline ulaştığında artık bazı şeylere geç kalmak üzere olduğunu anladı. Üzerine güzel bir şeyler giymek bile vakit kaybıydı. Kendisini bu şirketinin önüne nasıl attığını bilmiyordu, zihni donmuştu. Düşünebildiği tek şey Rüzgar'ın bunu nasıl yapabildiğiydi? Bu yola beraber çıktığı adam yarı yolda ellerini bırakmıştı ve Zeynep o an çıktığı yolu unutmuştu.

"Size diyorum hanımefendi duymuyor musunuz?"

Zeynep bulanık düşünceleri arasından sıyrılıp karşısındaki adama baktı, üzerindeki kıyafetin kenarına iliştirilmiş 'güvenlik' yazısını okuyup gözlerini adamın yüzüne çevirdi. Uzun ve oldukça yapılı adamın sabırsız bakışları bir kez daha karşısındaki kadının üzerinde gezindi.

"Ne için gelmiştiniz?"

O an üşüdüğünü hissetti Zeynep, üzerine bir hırka almayı bile akıl edememişti. Kollarını birbirine dolayıp uçuşan saçlarını kulağının arkasına yerleştirdi.

"Rüzgar beyle görüşmek istiyorum."

Artık kocasıyla görüşmek için birilerine haber vermek zorundaydı ve bu fena halde canını sıkıyordu. Elindeki kağıdı buruşturup iki kolu arasına hapsetti.

Karşısındaki adam bu sefer kadını daha dikkatli süzdü, Zeynep üzerindeki bakışlardan rahatsız olmuştu. Huzursuzca yerinde kıpırdandı, bu adam Rüzgar'a haber vermek için ne bekliyordu?

"Peki, randevunuz var mıydı?"

Zeynep başını hayır anlamında salladı, soğuk vücuduna daha çok işliyordu ve her geçen saniye Zeynep öfkelendiğini hissediyordu.

"O zaman sizi içeri alamam."

Kadının yüzündeki ifadenin sertleşmeye başladığına şahit oldu, adam gülmesini zor engel olmuştu. Bu, kadının aklından şüphe etmeye başladığı ilk andı, gittikçe kadının deli olduğuna inanacaktı.

"Bakın onunla görüşmem lazım Zeynep geldi derseniz beni içeri almanızı kendisi söyleyecektir."

Adam Zeynep'in emin tavırlarından şüphelenmeden edemedi, her ne kadar önemli biri gibi görünmese de kadının ısrarı ona 'acaba mı?' dedirtti. Zeynep'e biraz beklemesini söyleyip içeriye geçti. Rüzgar Bey'in sekreterini aradı toplantı da olduğunu öğrendikten sonra tekrar dışarı çıktı.

"Üzgünüm Rüzgar bey toplantı da."

Zeynep onunla konuşmadan buradan gitmeyecekti, gözlerindeki kararlı bakış kendini daha çok belli etti.

"Beklerim ben."

Adam iyice sıkılmıştı, zaten mesainin bitmesine de az kalmıştı. Bu kadın da nereden çıkmıştı? Sinirlenen adam laf dinlemeyen kadına sertçe çıkıştı.

"Sen anlamıyor musun? Adamın işi var ve seninle görüşeceği bile belli değil. Git evine yarın randevu alıp gelirsin."

Adam kadının çok üşüdüğünü görüyordu, neden bu halde inat ediyordu? Onu ikna etmek için sesini yükseltmesi gerekmişti. Kendi menfaatini de unutmuyordu kadın giderse ayaklarını uzatıp bir kahve içecekti.

"Ben bugün onu göreceğim tamam mı? Ya ben içeri gireceğim ya da o dışarı çıkacak ama ben onunla konuşacağım."

Adam kadının inadına bir anlam verememişti. Merak etmeye başladı, hem kadını hem de Rüzgar beyle konuşacağı şeyi.

CANHIRAŞ (Yürek Parçalayan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin