Esirgenen yüzükler ve ölümcül darbeler

2.9K 111 21
                                    

Başlamadan önce yoruma bir emoji bırakıp, bölümü oylar mısınız? Teşekkürler 🎈


"Odam da ne arıyorsun?"

Rüzgar loş ışığın altında Zeynep'in ağladığını fark edememişti. Sadece yatağının üzerine oturmuş, ellerini göğsüne bastırdığını görebiliyordu. Elinde bir şey gizlediği ortadaydı, onu odasında görmeyi ise hiç ummuyordu. 

Zeynep yataktan kalkıp genç adama doğru yürüdü, yavaş yürüyordu. Avucuna bastırdığı yüzükleri göğsünden çekip Rüzgar'a doğru uzattı. Genç adam bu yüzükleri dolabına koyduğunu hatırlamıştı. Genç kadının dolabını kurcalamasına sinirlenmeden önce, kendisinin o yüzükleri hâlâ saklamasına sinirlendi. 

"O sabah yüzüklerimizi almaya mı gitmiştin?"

Rüzgar Zeynep'in elindeki yüzüklere bakarken o sabahı hatırladı. Karısıyla geçirdiği mükemmel geceden sonra akşam sipariş ettiği yüzüklerin geldiğine dair bir telefon aldı. Zeynep'e sürpriz yapmak istediği için ona haber vermeden gitmişti. Zaten genç kadın tüm masumluğuyla yatakta mışıl mışıl uyuyordu. Yüzükleri aldıktan sonra evde sevdiği kadını bulamadığı an yaşadığı yıkımı hatırladı. Sonra yaşanan diğer olaylar aklına gelince kadının bileğini sertçe tutup elindeki yüzükleri almaya çalıştı. Zeynep buna karşı koydu, yüzüğünü ona vermeyecekti. 

"Sen bunları hakketmiyorsun."

Rüzgar yüzükleri kendi avucuna hapsedip elini yukarı kaldırdı, genç kadının gözyaşları yüzünü daha çok ıslattı. Sevdiği adamın ondan bir çift yüzüğü esirgecek kadar öfkeli olması onu üzmüştü. 

"Sen hiç bir şeyi hakketmiyorsun, boşuna ağlama çünkü gözyaşlarının benim için hiçbir önemi yok."

Rüzgar öfkeden deliye dönmüştü, kızgın ve gür çıkan sesi ve acımasız sözleri genç kadını daha çok ağlattı. Kadının omuzları çökmüş, yüzü gözyaşlarıyla ıslanmıştı. Buraya ilk geldiğinde ki güzelliğinden eser yoktu.

"Benim sana verdiğim en değerli şeyi mahvettin, katıksız saf aşkımı yalanlarınla kirlettin. Sen o aşkı da hakketmemiştin bak artık sana hakkettiğin gibi davranıyorum."

Rüzgar Zeynep'in kolunu tutup kadını kendine yaklaştırdı, iki çift yüzüğü hapsettiği elini öyle çok sıkıyordu ki elleri kıpkırmızı olmuştu. Zeynep ağlamaktan kızaran gözleriyle adama baktı, adam ağladığında daha güzel olan bu gözlere yenilmeyeceti.

"Her şeyi berbat ettim, mutlu olabilirdik buna da ben engel oldum. Senin aşkını hakketmedim biliyorum. Allah benim belamı versin tamam mı?"

Zeynep Rüzgar'ın boşta kalan koluna dokununca genç adam kadının kolunu bırakıp geriye doğru bir kaç adım attı, başını hayır anlamında salladı. 

"Sana hiçbir şey olmasın Zeynep."

Zeynep gözlerini kapatıp sıcak bir kaç damla yaşın yanaklarından kaymasına izin verdi. Genç adamın öfkesi geçmeye başlamıştı, sert ses tonunu yumuşatarak sordu.

"Neden bunu bana yapıyorsun?"

Zeynep gözlerini açıp soran gözlerle adama baktı.

"Neden beni canını acıtmak zorunda bırakıyorsun? "

Rüzgar genç kadına zarar vermek istemiyordu ama kadın bunun için onu zorluyordu. Eğer ayrılığı kabul etseydi kadın, adam duygularına sahip çıkmak için kendini bu kadar zorlamayacaktı. Ya da girdikleri aşk savaşında kadının canını yakmak için yeni hamleler düşünmeyecekti. 

CANHIRAŞ (Yürek Parçalayan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin