Rüzgar

7.9K 230 37
                                    

Arkasından gelen kişilerin soluğunu ensesinde hissetmişti. Birden ürkerek ileriye doğru bir iki adım attı. Evin sahibi adamla neredeyse burun buruna gelmişlerdi. İki ateş arasında kalmış gibi hissediyordu kendini. Vücudu titriyor konuşamıyordu.

"Rüzgar, kızı ilk biz gördük şimdi onu bize teslim etmelisin raconu biliyorsun."

Adamlardan biri kıza dokunmak için elini kaldırdığında Zeynep'in hiç beklemediği bir şey olmuştu. Ev sahibi elindeki içki şişesini sertçe yere vurmuş ve adamların dikkatini dağıtmıştı. Zeynep'i ani bir hareketle evin içerisine iterken adamların üzerine doğru yürümeye başladı. Ev sahibinin kendinde olmadığı her halinden belliydi. Sarhoş olduğunu belli eden aksak adımlarla adamlara yanaştı. Zeynep'in korkusu biraz azalsa da o adamın bu haliyle iki koca adama bir şey yapamayacağına emindi.

"Bana sığınan birini ne zaman size verdim lan"

Adamlardan en iri olanı bir adım öne atıldı. Rüzgara bulaşılmaması gerektiğini çok iyi bilen biriydi. Ama racon belliydi, burada bir kızı ilk kim görürse kız onundu ve kızın seçme şansıda yoktu.

"Raconu biliyorsun Rüzgar, eğer şimdi bana o kızı vermezsen raconu bozarsın ve Hamza baba bunu asla affetmez."

Rüzgar adamın gözünün üzerine yumruk attı, adamın yere düşüşünü Zeynep çığlık atarak izliyordu. Kendi yüzünden kimseye zarar gelmesin istiyordu. Bütün suç onundu hiç bilmediği bu yerde ne işi vardı ki.

Adam yerden kalkmaya çalışıyor arkadaşı da ona yardım ediyordu. Kimse Rüzgar'a karşılık vermeye cesaret bile edememişti. Her ne kadar sarhoş olsada onun gücünü herkes bilirdi.

"O içerdeki or**** için değmezdi Rüzgar, bunun bedelini sana ödeteceğim."

Adam arkadaşının yanında sendeleyerek gözden kayboldu. Rüzgar söylenen sözlere hiçbir karşılık vermedi. Ağır hareketlerle içerideki kıza döndü.
Zeynep adamın kapıyı açtığında söylediği sözleri yeni aklına getirebilmişti. Kendini toparlayarak gözündeki yaşları sildi. Adam hiçbir şey yapmıyor sadece ona bakıyordu. Zeynep adamın bakışlarından rahatsız oldu ve gözlerini başka bir noktaya çevirdi. Kısık çıkan sesiyle bir şeyler söyledi.

"Beni onlara vermediğin için teşekkür ederim."

Adam yine aynı ağır adımlarla eve doğru ilerledi. Zeynep ne yapacağını bilmiyordu. Ne evden dışarı çıkabiliyor ne de evde kalmak istiyordu.

"Defol burdan" adamın sinirle söylediği sözler üzerine Zeynep kapıdan dışarı çıkmak için bir hamle yaptı. Aynı anda adamda içeri girdi. Adamdan yayılan içki kokusunu hissetmişti. Adam Zeynep'in arkasından kapıyı hızla çarparken genç kız yine bir boşluğa düşmüştü. Etrafına baktı. Görebildiği tek şey bir sokak tabelasıydı üzerinde "canhıraş" yazıyordu. Sokağın ismi çok tuhafına gitmişti. Sokağın havası gibi ismi de tehlike kokuyordu. Birkaç dakika ne yapacağını düşünen Zeynep yine elini o kapının tokmağını çalarken kendini buldu. Tokmağı tekrar çalmak için elini kaldırdığında eli havada kaldı ve kapı açıldı. Genç kız havada kalan eliyle kalakaldı. Az önceki halinden daha da sinirli görünen adam kıpkırmızı gözleriyle ona bakıyordu.
Zeynep yavaşça elini kapıdan çekti ve ürkek bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Şey, ben burayı hiç bilmiyordum da, tam olarak neresi burası, bide eğer izin verirseniz cep telefonunuzdan beni buradan alacak birini arayabilir miyim?"

Zeynep ürkek bakışlarını sorusunu cevaplamayan adama çevirdiğinde adam yorgun bedeninin ve kırmızı gözlerinin nedenini anlamaya başlamıştı. Okulda gördüğü sağlık derslerinden aklında bir şeyler kalmıştı.

CANHIRAŞ (Yürek Parçalayan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin