1.6K 136 21
                                    

Saçını düzeltip okul binasından çıktı Nari. Her zamanki gibi planı bir tane bara gitmekti ama hangisi olacağından emin değildi. Üzerindeki ceketin ceplerine ellerini sokarken, önünden geçen oğlan yere bir kağıt düşürmüştü. Buruşuk bir parçaydı bu yüzden yere attığını düşündü. Göz devirdi. Arkasından bağırdı alması için ama çocuk hiç oralı olmamıştı. Kapüşonlusunu taktığından yüzü de görünmemişti. Derin bir nefes alıp sinirle yerdekini aldı. Sesli bir şekilde yere çöp attığı için ona sövmeye başlamıştı. Normalde gideceği yönden terse yürümeye başladı. Çöp kutuları okul yakınlarında vardı sadece. Haliyle oraya kadar elinde taşıması gerekiyordu. Hafiften esen rüzgarla birlikte ceketi de uçuşuyordu. Bu da yürürken az da olsa üşümesin sebep olmuştu. Düşünmemeye çalışarak elindeki kağıdı atmak üzereyken, gördüğü kıyafetlerle durdu. Kaşlarını çattı. Yeni gibi durmaları onu en çok şaşırtan şeydi. Yine de başkalarının kararı diye düşünüp sorgulamayacaktı ki, tanıdık geldiğini fark etti.

Bunlar Heeseung'ın cezada giydiği kıyafetlere çok benziyordu. Hatta aynısı bile denebilirdi. Pis olmasını umursamayarak eline alıp kutudan çıkardı. Haklıydı. İstemsizce kağıtla bağdaştırdığında, olamaz diye düşündü. O çocuk giysileri atan kişi miydi? Kıyafetleri bir yere yaslayıp, bürünmüş kağıt parçasını açtı. İçinde yazanlarla aslında yanılmadığını anladı. Alt alta olmak üzere bir sürü madde sıralanmıştı. İlk ikisinde tik vardı. Sınav kağıtları, duvar resmi... Bu ikisi yapılmış gözüküyordu. Heeseung'a atılan suçlardı. Gözleri irileşti ve geri okula doğru koşmaya başladı. O çocuğun işi olmalıydı. Sınav kağıtlarını çaldıysa okuldan biri olmalıydı. Ona karşı yürüyenleri itmemeye çabalarken, herkesin arasından geçti. Ön bahçeye attığında kendini, okuldan çıkanlar haricinde kimseyi görmüyordu. Kesik nefeslerinin arasından sessizce bir küfür savurdu. Heeseung'ı aramalıydı. Eli, telefonuna gittiğinde şarjını bitirmiş olduğunu hatırladı. Göz devirip tanıdık birini bulmaya çalıştı. Görüş açısına giren Niki'yle o tarafa koştu.

Oğlan, önünde aniden beliren Nari'yle korkmuştu ama çabuk toparlandı. Yanında arkadaşları da vardı haliyle toplu olarak şaşırmışlardı. Kız hiçbir açıklama yapmadan direkt telefonunu isteyince, aldırmadan verdi. Birbirlerini uzun süredir cezalar sayesinde tanıyorlardı zaten. Genelde sarhoş olduğu zamanlar çağırdığı kişi Heeseung'tı bu yüzden numarasını ezberlemişti. Tuşladığında onun zaten bu hattı kaydetmiş olduğunu gördü. Bir şey demedi. Saçlarını endişeyle geriye atarken, cihazı kulağına tuttu. "İyi misin Nari?" diye sordu Niki ama cevap alamamıştı. Sadece çocuğa ulaşmak istiyordu. Seni taklit eden biri var demek istiyordu ama telefonlarını açmıyordu. Dudaklarını ıslattı. Şansını bir kez daha deneyip aynı sekreterin çıkmasını dinledi. Sinirle telefonunu geri uzattı. Yine gitmeden önce onu durdurdu. "Ne oluyor Nari?"

"Biri Heeseung'ı taklit ediyor ve yapacaklarının listesi de elimde." gözleri irileşti. Kendini bir anda gençlik dizinde gibi hissetmişti. Sanki önüne bir gizem çıkmıştı. Hatta, bir oyun gibiydi. Arkadaşlarına orada veda edip kızın peşinden koştu. Yani o da tanışıyordu oğlanla, yapabilirse yardım etmek isterdi bu yüzden. İkili bir yere doğru koşarken, onları gören Sunghoon takımıyla yürümeyi bıraktı. Başını hafif geri çevirip neler döndüğünü anlamaya çalıştı. Bir yerde durmuş, bir şey tartışmaya başlamışlardı şimdi de. Gözlerini kıstı. Dediklerini duymak zordu, kendisinden uzaktalardı. Yüzleri ona yönelince düzeltti ifadesini. Hızlı adımlarla kendisine yaklaştılar. Bir süre sonra Nari, gergin bir şekilde oğlana Dal Mi'nin hangi karakola gittiğini sormuştu. Sunghoon ismi biliyordu bu yüzden oldukça şanslılardı. Buraya birkaç dakika uzaklıktaydı. "Yerini biliyorum, neden?"

fever ❦ lee heeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin