²⁰

1.3K 111 73
                                    

Elindeki çorba kasesini bir yastığın üzerine koydu ve kaşığı içinde gezdirerek soğumasını bekledi biraz Dal Mi. Nari de içeriden getirdiği filmlerle koltuğa oturdu. Okul çıkışı hepsi birlikte Heeseung'ın evine gitmişlerdi. Ona bakacak biri yoktu bu yüzden Dal Mi tek başına gidecekti aslında ama diğerleri de eşlik etmek istemişti. İkisinin ilişkisini bilmediklerinden karşı gelememiş ve kabul etmişlerdi.

Niki, televizyonu film izlemek için ayarlarken Nari de filmleri seçmek için hepsini masaya yaydı. Herkese fikrini sorduğunda Sunghoon ayaklandı. Ortadan bir taneyi gösterdi. "İyi de bu korku filmi." omuz silkti çocuk. "Korkar mısınız?" Niki hayır anlamında kafa sallarken, Nari de ona katıldı. "Çorba içerken korku filmi mi izleyeceğim? Başka bir tane bulun." dedi Heeseung gözlerini devirerek. Onları evine sokup, birlikte zaman geçirdikleri için bile kendine inanamıyordu. Arkadaş gibilerdi. Daha önce pek de sahip olmadığı arkadaşlar.

Nari, bu sefer Niki'ye döndü. Sunghoon'a kalsa yine bir korku filmi seçeceğini düşünüyordu. Oğlan, kendine ait bir sorumluluğu kalmayınca koltuğa oturdu ve hasta çocuğa döndü. Dal Mi'nin ona çorba kasesini verişini izledi. Kendince bir fikri vardı onlar adına. Diğerlerinden daha uyanıktı ve aralarında bir şey olduğunu hemen hemen anlamıştı. Heeseung kaşığı alırken gülümseyip teşekkür etti. Genç kız da daha fazla dikkat çekmemek için Niki'nin yanıma geçti.

Bilim Kurgu, fantastik bir film bulduklarında Nari hemen onu oynatıcıya koydu. Herkes televizyonun karşısında yerini alırken, Heeseung'ın köpeği Picasso da yanlarına gelmişti. Dal Mi'nin kucağına çöküp gözlerini yumdu. İkisi birlikte onu almaya veterinere gittiklerinde tanışmışlardı. Köpeğin tüylerini okşarken, bir yandan da yeni başlamış olan filmi dikkatle izliyordu genç kız.

Evde bir tek onlar vardı. Anne ve babasının nerede olduğunu bile bilmiyordu ama büyükannesi bugün diğer çocuklarını ziyarete gitmişti bu yüzden evde olmayacaktı. Kısaca tüm gün yalnızlardı. Yaklaşık yarım saat sonra filmin üçte biri bitmiş ve oğlan da çorbasının nihayet sonuna gelmişti. Eğildi ve sehpaya kaseyi koydu ardından tek başına olduğu koltukta uzanmaya devam etti. Bu sabah okuldaki haline göre daha iyiydi ama yine de hastaydı tabii ki.

Filmin heyecanlı bir sahnesinde aniden her yer karanlık olduğundan Picasso'dan küçük bir havlama duyuldu. Nari, telefonuna uzanırken Niki de ışık açmaları için bağırıp durdu. Sunghoon onun bu haline gülerken sordu. "Korku filmlerinden korkmuyorsun ama karanlıktan mı korkuyorsun?" omuz silkti çocuk. Karanlık onu korkutmuyordu aslında ama Heeseung'in evinin döşemesi ve her an bir yerden biri atlayabilirmiş gibi duran köşelerden dolayı ürkmüştü. Dal Mi de ona hak veriyordu. Biraz ürperdiği için koltuktan hiç kalkmamayı düşündü.

"Elektrikler mi gitti? Sigorta mı attı?" evin sahibi oğlan, yattığı yerde diklendi ve penceren dışarı baktı. Sokak lambalarının da elektriği gitmişti. Başını iki yana salladı ve üzerindeki yorganı kenara attı. "Elektrikler gitmiş." göz devirdi bunun üzerine Nari. Saçlarını geriye atarken, bacaklarının üzerinden atlayıp yatağını bulmaya çalışan Picasso'yu hissetti. "Odama çıkalım. Orada mum var, daha rahat olur." herkesin kalkmasını beklerken, yanında duran telefonundan fenerini açtı. Her biri kendi telefonundan önünü net görebilmek için yardımcı ışık açmıştı. Arka arkaya yürüyüp, en sonunda odaya varmışlardı.

Dal Mi bu odayı biliyordu daha önce gelmişti bu yüzden bir hayli rahat bir şekilde davrandı. Masanın yerini bildiğinden çok da ışığa ihtiyaç duymadan yanına gitti ve oraya yaslandı. Bu karanlıkta biraz başı dönmüştü. Picasso da onları takip etmiş ve Heeseung'ın odasında duran yatağına yayılmıştı. Niki, duvarlardaki resimlere bakarak ağzını araladı. Sunghoon da aynı şekilde ona eşlik etti. Nari, de Dal Mi kadar olmasa da burayı biliyordu o yüzden çok şaşırmadı.

fever ❦ lee heeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin