Yemek çubuklarıyla, tepsisinden biraz yemek alıp ağzına doğru götürdü Dal Mi. Olayların üzerinden birkaç gün geçmişti. Diğerlerine bir şey olduğunu sanmıyordu ama olduysa da bilemezdi çünkü hiçbiri birbirlerine bakmıyor, ya da selam bile vermiyordu. Umrumda olmamıştı kimse. Nasıl olsa onu istemiyorlar diye düşünmüştü. Çabalamaya gerek yoktu. Sessizce yemeğini yerken hemen karşısında oturan ve ona eşlik eden Jake, masanın altından kızın ayağına hafifçe vurdu. Bu hareketiyle direkt dalgın bakışları gitmiş ve yerini şaşkın gözler almıştı. Gülümsedi oğlan. Arkadaşını daha önce hiç bu kadar mutsuz görmemişti. Hakaret yazılı kağıtlardan onun da haberi vardı. Bu yüzden mutsuzdu zaten. Ne kadar sabahtan beri onu neşelendirmeye çalışsa da pek başarılı olamamıştı. "Üzme kendini artık. Bitti gitti işte." ikisi ve ceza alan tayfadan başka kimse bilmiyordu haliyle okulda da bir alay söz konusu değildi. Yine de birinin bile hakkında öyle düşünmedi kötü hissettirmişti. Ve kendisi bazı şeyleri çok kafaya takan biriydi. Kusursuz olmaya yönelik büyütüldüğündendi hepsi. Dudaklarını ıslattı ve arkasına yaslandı.
"Elimde değil. Yazan şeyleri hatırladıkça sinirleniyorum." derin bir nefes aldı. Konuyu açmanın verdiği cesaretle konuşmaya başladı. "Ve bunun hakkında hiçbir şey yapamıyorum Jake. Heeseung'ın meselesi olsa da, artık beni de ilgilendiriyor." başını iki yana salladı. Bir daha ailesiyle kavga etmesine sebep olacak bir şey yaşamasını istemiyordu arkadaşı. Sonra gereksiz yere kendini üzüyordu. Ayrıca ona göre, bütün bu belalar Nari ve diğerleriyle tanıştığında onu bulmuştu. Suçlu onlardı. Bir de matematikçi tabii. "Şu an konu kapandı Dal Mi. Ne sana bir şey oluyor ne de onlara. Artık normal bir liseli gibi yaşamanın tam sırası." çocuğa inceden hak verse de sessiz kaldı. Hayatta iniş çıkışlar olurdu. Bu da onlardan biriydi. Herkes bir kere tatmak zorundaydı bu dönemi. Kendininkisinin bittiğini düşündü. Gülümsemeye çalışıp, oturduğu yerde dikleşti. "Tamam. Öyle olsun." keyifli bir şekilde yemeğine odaklandı bu sefer.
İkili, havadan sudan sohbet etmeye başlamıştı. Uzun süredir aynı sınıfta arkadaşlardı. Rekabetçi insanlarla dolu bir sınıfta olduklarından arkadaş edinmek zordu ama ikisi birbirlerini bulmuşlardı. Çok yakın değillerdi ama okulda yanyanalardı. Yemekhanede yoğun bir ses kalabalığı mevcuttu bu yüzden herkes kendi masasında olan biteni duyabiliyordu sadece. Öğretmenlerin ayrı bir bölümü vardı ama yine de öğrencileri izleyebiliyorlardı. Bir anda yükselen bağırışla, herkes o tarafa döndü. Spor takımını ve ceza alan tayfa bu sesi tanıyordu. Sunghoon, elinde kırık ve çizik buz patenleriyle Heeseung'ın olduğu yere yürüdüğünde Dal Mi istemeden de olsa gerilmişti. Yine bir şey olmuştu. Yutkundu ve ayağa kalktı. Onunla beraber birileri daha ayaklanmıştı ve bu kişilerin içinde Niki ile Nari de vardı.
Nihayet yanına vardığında patenleri masaya koyup sinirle bağırdı. "Bunu sen yapmadın dimi!" Sunghoon'un spor dalının artistik buz pateni olduğunu herkes bilirdi. Madalyaları ve kupaları vardı. Çok yetenekliydi ve ne kadar düzenli olarak ceza da alsa, okul için önemli biriydi. Oturan çocuk, hiç gerilmeden ya da endişelenmeden önündeki oğlana baktı. Sonra bakışları patenlere kaydı. Eline alarak sağa sola çevirdi. Kötü durumda olduğunu görmüştü ama bunu o yapmamıştı. Diğer her şey gibi... Sadece başını sallayarak verdiği cevaba, daha sinirlenmişti. Göz devirip yakasına yapıştı. Yine tepki vermemişti Heeseung. "Bana yapmadım de Heeseung! Yapmadım de!" daha fazla öyle kalamadı ve hareketlendi Dal Mi. Sunghoon fazla sinirlenmişti, bunu anlayabiliyordu ama özellikle onlar daha iyi biliyordu neler döndüğünü. Böyle tepki vermemeliydi. Jake, arkadaşını durdurmaya çalışsa da durmadı ve ikilinin yanına vardı.
Öfkeli oğlanın dibine girip sinirle konuştu. Bu sırada kargaşayı duyan öğretmenler de olay yerine gelmişti. "Tabii ki o yapmadı Sunghoon. Bunu her yapan kimse, önce bana sonra da sana sataştı." biraz fısıldayarak söylemişti bunu. Başka birinin de konuya karışmasını istemiyordu. Nari'nin arkasında olduğunu biliyordu çünkü kendisi de alçak bir tonla uyarmıştı oğlanı. Yakasını bırakmadığını görünce Heeseung itti çocuğu. Üstünü düzeltip oradan gitmeye hazırlandı. Merdivenlere doğrulduğunda, mağdur olan oğlan sözleriyle durdurmuştu onu. "Ya gerçekten o yaptıysa. Ya sana da onca hakareti eden oysa? Belki de bu yüzden ilgilenmemizi istemiyordu." Dal mi buna inanmamıştı. Hala çok iyi tanımıyordu kendisini ama o gün, onu kimseyi götürmediği gizli yerine götüren çocuğun bunları yapmış olmasına akıl erdiremiyordu. Ona iyi davranışmıştı. Nari de en az bir o kadar sinirli edasıyla geldi ve sarstı vücudunu. "Kafayı mı yedin Park Sunghoon, bunu nasıl dersin?" Müdür, Heeseung'ın önünü kesmiş ve kolundan tutmuştu. Bu durumu halletmeleri gerekiyordu. Niki diğerlerine nazaran daha sakin tonla arkadaşlarının yanına gitti. "Tabii ki bunu o yapmadı. Bunlar olurken bizimleydi unuttun mu?"
Söz konusu olan oğlan dudaklarını büzdü. Gözlerini kısa bir süre kapattıktan sonra tekrar açıp ellerini ceplerine soktu. Geriye döndü. Hocasının onu tutan kollarını hiçe sayarak, geri geldi az önceki olduğu yere. Ona atıp tutana ilerledi. "Değer verilen şeylere saygı duyarım. Patenlerine dokunacak hatta kıracak ve çizecek kadar vicdansız değilim. En azından sana." sonra dönüp bir de Dal Mi'ye odaklanmıştı. Kızın biraz da olsa aklının karıştığı ortadaydı. Yutkunmak istedi ama gerginliği belli olacak diye içinde tuttu. Sadece ciddi bakışlarla inceledi yüz ifadesini. Öğretmeni tarafından geri çekildiğinde, göz göze gelmeleri de son bulmuştu. Peşlerinde başka dersin hocalarıyla birlikte müdürün odasına gidiyorlardı. Bir tanesi de Sunghoon'u kollarından tuttuğunda Nari derin bir nefes verdi. Niki, Dal Mi'nin yanına geldi ve omzunu patpatladı. Onlar yemekhaneden çıkmadan önce Heeseung sesini duyurmak adına biraz yüksek bir ses konuştu. "Sana hakaret etmedim Dal Mi."
Dudağını ısırdı. İstemese bile bir şekilde konusu yine açılıyordu. Nari, öfkeyle arkadaşlarıyla oturduğu masaya geri dönünce orada kalan hocalar herkesin yemeklerine devam etmesini söylemişlerdi. Öyle yapmak için arkasını yönelince Niki neşelendirmeye çalışmıştı kızı. Hafifçr tebessüm etti. "Sorun yok. Gerçeği anlayacak." başını salladı ve alayla karışık bir şekilde karşılık verdi. "Yoruldum ama." kıkırdadı Niki. Haklıydı bu yüzden üzerine bir şey eklemedi. Jake, onun omuzlarından tutup destek oldu. Masalarına yürüyecekleri zaman, fizik hocalarıyla beklediler. "Cha Dal Mi, senin de gelmen iyi olur. Şu hakaret konusu ne öğrenelim." hayal kırıklığıyla gözlerini yumdu. İstemediği başına gelmişti. Ve yine ailesi karışacaktı işe. Adamı onaylayıp, birlikte yemekhaneden ayrıldılar.
_____
Normalde bölümler daha uzun oluyor 1000 kelimeyi geçiyor ama bu sefer 927 oldu maalesef. Fakat bu bölüm için kurgum buydu yani daha fazla yazacak bir şey bulamadım owmsowms
Umarım beğenmişsinizdir
Yavaş yavaş grubu toplanıyor gibi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fever ❦ lee heeseung
Fiksi Penggemar"Sana kelimelerin söyleyebileceğinden daha fazla ihtiyacım var."