²⁹

1K 102 71
                                    

Masasına oturmuş resim çiziyordu Heeseung. Üniversiteye giriş sınavında bir portföyle sunması gerekiyordu. Hala eksiği olduğunu düşünüyordu haliyle resim yapmaya devam ediyordu. Üzerinde durduğu çalışma bitmek üzereydi. Birkaç dakika daha ilgilense sonunda çalışanlarına bir yenisi daha katılmış olacaktı. Kapısı çaldığında, durdu. Arkasını dönüp, çalanın içeri gelmesine izin verdi.

Dikilen kuzenini gördüğünde tebessüm etti. Normalde kapısını çalmadan direkt girerdi bu yüzden şaşırdı. Kaşlarını çattı. "Bir sorun mu var Jungwon?" dudaklarını ıslattı oğlan. Arkasına baktı. Ardından tekrar kuzenine döndü. "Bir misafirin var." dediğinde doğrusu önce Dal Mi sanmıştı. Ayaklandığı sırada, içeri giren babasıyla yerinde durdu. Yutkundu. Neden gelmişti? Onca şeyden sonra... Onu terk edip gitmelerinden sonra hangi yüzle buraya gelmişti?

"Heeseung." demişti adam özlemle. Jungwon odadan çıktı ve ikisini yalnız bırakı. Oğlan geriledi. Ona sarılmak istediğini belli etmişti ama kendisi bunu istemiyordu. "Büyükannem seni gördü mü?" dedi acı içinde. En çok da o büyük bir kazık yemişti öz oğlundan. Büyüttüğü çocuk bir anda çekip gitmişti. "Evet." daha da sinirlendi o an. Gözlerini kapattı. Birkaç saniye sonra açtı. Konuşmaya hazırdı. Sus pus olmayacaktı. "Ne yüzle geldin buraya?"

"Biz annenle bir karara vardık." alayla güldü. Saçlarını geriye doğru attı. Öfkesinin giderek arttığını hissediyordu. Sakin olması gerekiyordu ama içinde tuttuğu ne varsa hepsini söyleyecekti. "Benim annem şu an aşağıda. Babam da yok. İkinizin de hayatımda yeri yok. Tamam mı? Şimdi git buradan. Bu eve girmeye hakkın yok." yutkundu adam. Oğlunu gerçekten görmek istiyordu ama ona böyle davranması her şeyi engelliyordu. Gelişinin de bir amacı vardı nihayetinde.

"Önce beni dinle, lütfen."

"Seni yeterince dinlemedim mi ben?" önceki gibi bir yeri kırıp dökmek istemiyordu ama o adam bir süre daha boşuna kürek çekerse o zaman sinirlenecekti. Babası, sorusuna cevap vermeden, kendi bildiğini konuşmaya başladı. "Annenle seni tekrar istiyoruz. Biz... Bir ev aldık ve orada yaşayacağız. Tekrar başlayalım istiyoruz. Seninle beraber. Güzel bir yuvada." duydukları inandırıcı gelmiyordu. O şu an on sekiz yaşındaydı ve bu zamana kadar düzelmemişlerdi. Şimdi mi düzeleceklerdi? Derin bir nefes aldı. İnanmak istemesi onu üzüyordu. O kadar muhtaçtı ki aile sevgisine... Bir kez olsun tatmak istiyordu.

Acaba diye düşündü. Acaba ciddi miydi? "Büyükannem?" diye sordu hemen. O, oğlana hayatını adamıştı. O olmasa Heeseung kenara atılan bir bebekten başka bir şey olmayacaktı. "O burada amcanlarla kalabilir. Biz bir aile olarak yeniden başlayacağız." işte o zaman içindeki umut da çökmüştü. Boşuna heveslenmemesi gerektiğini kendine hatırlatıp geriledi yine. "Git buradan. İnan bana büyükannem bana sizin yapamayacağınız kadar iyi ebeveynlik yapıyor."

"Eğer bizimle gelirsen, seni o çok istediğin güzel sanatlara yazdırırız." duyduğu şeyle durdu. Kahkaha atmak istedi. Bütün dünya ne kadar çaresiz olduklarını duysun istedi. "Ben o çok istediğim okula zaten gideceğim." diye cesurca bir cevap verdi. Sözünün arkasındaydı. O okula girmek için elinden geleni yapacaktı. Bu sefer babası aynı ifadeyi yakaladı. "Ders notların çok kötüyken nasıl bunu yapacaksın?" altta kalmadı Heeseung. Notları artık kötü değildi. Hemen arkasında duran haftalık değerlendirmesini uzatıp gururla durdu karşısında. "Size ihtiyacım yok benim. Kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim, ve ne zaman düşecek olsam beni tutacak arkadaşlarım, büyükannem, amcam ve kuzenlerim var. Ama üzgünüm, bu ailede size yer yok. Eşini de alıp bizi tamamen unut."

"Bu o kızın marifeti mi?" Dal Mi'den bahsettiğini anladığında konunun hemen kapanmasını istedi. Sanki onun ağzından, kız arkadaşıyla ilgili bir şey duymak istemiyordu. "Onu karıştırma." dedi ciddi bir şekilde ama daha sonra pişmanlık duydu. Bunu demesi, konunun daha çok ona gelmesine neden olacaktı. Haftalık değerlendirme kağıdını masasının üzerine bıraktı adam. Kollarını göğsünde birleştirdi. "Küçük kız arkadaşın, okulundan ve bizden daha mı önemli?" cevap vermedi. Önemliydi aslında. Fakat az önceki hatası gibi bunu da söyleyip elime malzeme vermek istemiyordu.

fever ❦ lee heeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin