7::Uncertainty

438 55 48
                                        

Olayların daha iyi anlaşılması için bölümü Yoongi'nin ağzından yazdım. Umarım bir sorun teşkil etmez. 

İyi okumalar. 

Sizi seviyorum.

7/Yolun sonundaki belirsizlik

Yolun sonunda açıklanamayan bir belirsizlik vardı. Her cinayet ucu açık bir sonuca çıkıyordu. Hiçbir cinayetin nedeni belli değildi. Ucu açık sorular aklımda dolaşıyor zihnimi meşgul ediyordu. Sonu olmayan bir labirentte koşturuyor gibiydim. Nereye dönersem döneyim bir çıkmaz vardı. 

Yapboz parçaları gibiydi. Yapbozun bir parçası kaybolunca tüm resim berbat olurdu. İçinde bulunduğumuz durumda tam olarak buydu. Tek bir cevapsız soru tüm düzeni bozuyordu. Beynimin içinde şu ana kadar ulaştığımız tüm bilgiler dönüyor ve bu beni deli etmeye yetiyordu. Karşımda ki ceset tüm oyunu bozmuştu.

Yavaş adımlarla cesede yaklaşmış ve aşağı sarkan bileklerini tutmuştum. Bileklerinde kesik izleri vardı. Çoğu derin olmakla birlikte yer yer morluklar ve halat izleri de vardı. Kaşlarımı çatarken yerdeki kurumuş kan izlerine bakmıştım. Ceset buz gibiydi bu onun önceden öldüğünü gösterirdi. Kaşlarım istemsiz çatılırken tek elimi pantolonunun cebine atmıştım. Elime çarpan şeyle kaşlarım daha çok çatılırken elimdeki şeyi çekip çıkarmıştım. Origami kağıdından yapılmış gibi görünen tilki şeklindeki kağıt parmaklarım arasında dururken yanımda ki hareketlilik ile o tarafa dönmüştüm. 

"Bu da ne demek şimdi?" Seokjin kaşlarını çatarken bilmediğimi belli eden bir şekilde omuz silkmiştim. 

"Başka bir şey buldun mu?" Jisoo bedenin üstünü aramak amacıyla ellerini üstünde gezdirirken onu inceliyordum. Merdivenlerden gelen hareketlilik ile o tarafa dönerken uykulu gözlerle bizi izleyen Jungkook'a bakmıştım. Cesedi gördüğü anda gözleri irice açılırken gözlerinden korku parıltıları geçmişti. Seokjin anında öne atılırken kardeşini kolları arasına almıştı. Boş bakışlarla onları izliyordum. Seokjin sakinleşmesi için Jungkook'un kulağına bir şeyler fısıldarken Jungkook dolu gözlerle cesedi izliyordu. Onları anlamıyordum. Aile sevgisi görmemiştim. Sevginin ne olduğunu bile bilmiyordum. Kardeş sevgisini tatmamıştım. Anne sevgisini bilmiyordum. İkisine bakarken içimde ki garip duyguları bastırmaya çalışmıştım.

İnsan bilmediği şeyin eksikliğini hissetmez derler ama şu an içimde ki duygular bunu yalanlar nitelikteydi.

Ailesi tarafından sevgi görmüş birisi değildim. Çok fazla ilgiye maruz kalmıştım ama bunların hiçbirisi sevgi ile kıyaslanamazdı. Şımartılmıştım. Bunu hiçbir zaman inkar edemezdim. Annem öldükten sonra babam üstüme çok fazla düşmüştü. Resmen tanrı muamelesi görmüştüm. İstediğimi, istediğim zamanda alır. Her dediğim anında olsun isterdim. Kendimden başkasını düşünmez bencillik ederdim her zaman. Ama şu an karşımda ki manzara düşüncelerimi değiştiriyordu. İnsanlar başkasını da düşünür onları kendinden çok severdi. 

Şu an içinde bulunduğumuz duruma göre bu uygun değildi.

Burada kahramanlara yer yok. Kimse için kendimi feda etmeyeceğim. 

"Hiçbir şey yok. Sadece o saçma kağıt." elimde ki kağıda bakarken ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordum. 

Bir tilki neyi temsil edebilirdi ki?

"Asılarak öldüğünü sanmıyorum öyle olsa ceset sıcak olurdu çünkü yirmi dakika önce burada ceset yoktu. Cesetler en erken sekiz, en geç yirmi dört saatte soğur. Bu da cesedin önceden öldüğünü ve buraya taşındığını gösterir. Bileklerinde ki kesiklerin çoğu damara yakın yerde büyük ihtimalle damarı kesilmiş." kaşlarımı çatarken aklıma Minnie'nin cesedi gelmişti. Bilekleri kesilerek öldürülmüştü.

Madhouse\BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin