Kontrol edemedim yanlışım varsa affola.
3|Tehlike
Hissizlik...
Jimin'in başına gelen şeyler normal değildi. Kolay kolay korkan birisi değildi. Ama burası da normal değildi. İnsanları zorlamak onları delirtmek için özel olarak geliştirilmiş gibiydi. Büyük olduğu kadar boğucuydu da. İlk iki katı her ne kadar yaşama uygun düzenlense de sonraki hiç bir kat öyle değildi. İradesi en güçlü insanın bile korkup kaçabileceği bir havaya sahipken bir insanın burada delirmemesi imkansızdı. Saçmaydı, korku içinde yaşamak. Her an ölümü ensende hissetmek tarifi imkansız bir konuydu. Her hareketleri göz önündeydi. Normal hayatta sorun teşkil etmeyen hareketler burada ölümlerine neden oluyordu. Kim korkmazdı ki? Bildiğin ölümle dalga geçmekti bu. Zeka yeterli değildi. Ya da sadece cesaret yeterli değildi. Bunların hiçbiri yeterli değildi. Burada ihtiyaçları olan tek şey iradeydi. Eğer kendine bile hakim çıkamıyorsan başkalarının normal olmasını nasıl beklerdin ki? İşte sorun tam da buradaydı. Kimse yapamazdı. Hiç kimse o kadar güçlü bir irade ile doğmamıştı. Yeni gelmelerine rağmen içlerinden birinin çoktan ölümüne tanık olmuşlardı. İlk olay onları bu kadar çok etkilerken devamının geleceğini bilmek kalplerindeki korkuyu harekete geçiriyordu.
Yoongi'nin kollarının arasında duran minik bedenin titremesi en sonunda azaldığında herkes merakla ona bakmıştı. Konuşmuyordu. Öylece duvara bakıyordu. Kimse ne olduğunu anlamıyor ve yerdeki mum lekesine bakıyordu. Namjoon eğilip parmaklarını parkeye koyarken tekrar etmişti.
"Kendinizi zeki mi sanıyorsunuz? Sadece hayatta kalmaya çalışın. Tabi mümkünse. Emily Collen..." sondaki ismi kısık sesle söylerken ayağa kalmış ve kalçasını masaya yaslamıştı. Aralarında en soğuk olan Namjoondu. Ne düşündüğünü öğrenmek imkansız gibiydi. Aklındaki planı ortaya koyduğunda bile anlamak zordu. Çözülmez bir bilmece, açılmaz bir kutu gibiydi. Ama belliydi. Yorgun bakan gözlerinin altında bir şeyler saklıyordu.
"Dün akşam bu korkunç yerde gezerken bir oda buldum. İçinde bazı dosyalar vardı. Tam anlamadım ama sanırım hasta dosyalarıydı. Oraya gidersek eğer belki Emily hakkında daha fazla bilgi öğrenebiliriz. Ama şimdiden söyleyeyim biraz ürkünç yani veletlerin gelmemesi daha iyi olur. Sonuçta korumaları gereken daha önemli şeyler vardır." Hoseok son cümleyi Yoongiye ithafken söylediğinde odada bulunan yaklaşık altı kişi yere kucağında Jiminle oturan Yoongiye dönmüştü. Yoongi ise onu umursamadan Jimin'i kucaklamış ve ayağa kalkmıştı. Tam kapıdan çıkacağı sırada omzunun üstünden Hoseok'a bakmıştı.
"En azından korumam gereken kişinin bilincindeyim. Senin gibi insanları arkasından vurmuyorum. Ya da kimseye iftira atmıyorum. Bu odada ölmeyi en çok hak eden kişi senken hala insanlara bulaşmaya çalışıyorsun. Kendine gel küçük değilsin. Bir oyunun içinde değiliz. Sadece kendine odaklan ve hayatta kalmaya çalış. Sana iyi şanslar." ardından odayı terk ederken Hoseok şaşkınca arkasından bakmıştı. Omzuna konan elle kafasını hafifçe o tarafa döndürürken Namjoon gamzesini belli edecek şekilde gülümsüyordu.
"Sadece ikimizin gitmesi ne kadar güvenli olur bilemedim o yüzden yanımıza güvendiğimiz birini almanın doğru olacağını düşündüm. Sen ne dersin?" Hoseok hafifçe kafa sallarken gözleri anında arka sıradan onları izleyen Yugyeomla kesişmişti. Yugyeom ideal kişi olmalıydı. Öncelikle tanışma esnasında önceden kütüphanede çalıştığını söylemişti. Bu kitaplar ve dosyalarla ne kadar içli dışlı olduğunu kanıtlaması için bir fırsattı. Ekstra olarak uzun boyluydu. Üst raflara rahatça uzanabilirdi. Yugyeom da en sonunda Hoseok'a baktığında gözlerini kısmıştı. Sanırım ne istediğini anlamıştı. Yugyeom'un zeki olduğunu da unutmamak lazımdı. Kesinlikle o olmalıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/251236532-288-k93893.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madhouse\BTS
Ficção GeralÖzel olarak seçilip bir araya toplanmış zeki gençler ve bir akıl hastanesi... Zeka,çeviklik,dayanıklılık ve cesaret... Ya ölürsün ya da buradan sağ kurtulursun... Hepinizin hayatı benim elimde ayağınızı denk alın gençler yoksa işiniz biter... Şimdi...