Bölüm Yoongi'nin ağzından ve bolca Yoonmin içeriyor. Umarım keyifle okursunuz.
İyi okumalar
-
"Yol devam etmiyor." bu cümle dün geceden beri beynimde yankılanan ve beynimi tam anlamıyla yiyip bitiren bir cümleydi. Dün geceden beri bir çözüm bulmaya çalışmamıza rağmen hiçlik ile baş başa kalmıştık. Herkes bir köşeye oturmuş kara kara ne yapacağını düşünürken boş gözlerle karşımda ki duvarı izliyordum. Burada bir çıkış olduğuna emindim ama onu ne şekilde bulacağımı bilmiyordum. Kapana kısılmış gibi hissediyordum. Beynim sanki içten içe yeniyormuş gibiydi. En sonunda çıkmaz yola sırtımı dayamış ve sırtımı sürterek yere oturmuştum. Dizlerimi kendime çekerken tamamen yalnız olduğumu burada öleceğimi düşünmeye başlamıştım. Tuhaf bir histi burada on kişi vardı ama hiç biri insan gibi hissettirmiyordu. Yalnızlık ağır basıyordu hiç bir etkileri yoktu. Çok geçmeden yanımda bir hareketlilik hissetmiş ve kafamı o tarafa çevirmiştim. Jimin her zaman ki güzelliği ile buradaydı işte. Bana bakmak yerine karşıyı izliyordu. Bir kaç dakika ya da saniye süren sessizliğin ardından bana dönüp dudaklarını aralamıştı.
"Hiç bizim birer hayalet olduğumuzu ve geri dönemediğimizi düşündün mü?" söylediği şeye karşılık kaşlarım istemsizce havaya kalkmıştı. Garip ama düşündükçe mantıklı gelen bir düşünceydi. Kafamı iki yana sallarken yeniden karşıya bakmaya başlamıştı.
"Ben düşünüyorum. Her lanet dakika aklımda bu düşünce var. Buraya geldiğimden beri de arttı. Ya biz de öldüysek şu an bir hayaletsek ama bundan haberimiz yoksa. Hala yaşadığımızı sanan bir avuç aptalsak ne olacak. Belki zaman kavramı burada karşılıksızdır. Belki de dışarıda bizi bekleyen, bizi merak eden kimse kalmamıştır. Bilmiyorum Yoongi burası tuhaf bir yer hiçbir şeyle uyuşmuyor. Anlatsam kimse burayı aklında canlandıramaz ama benim yıllarca aklımdan çıkmayacak travmalara ve kabuslara neden olacak."
Gülümseyerek gözlerime bakarken gözlerinde tuhaf bir parıltı görmüştüm.
"Çok adaletsiz değil mi Yoon? Başkalarının görünüşünden korkacağı bina da bir yılımı geçirdim ve bunları anlattığım zaman kimse bana yani bize inanmayacak." uzanıp ellerimi tutarken göz temasını kesmemiştim.
"Ama Min Yoongi sen yanımdasın. Bana destek olacağına ve sana destek olacağıma söz verdim. Şu an yaptığın şey ise bunun tam tersi o umutsuz yüzünle hiçbir şey yapamazsın sen. Kendine gel buradan çıkacağımızı garanti eden ve şu an karşımda ki Yoongi aynı kişi değil. Ben bu Yoongiye güvenmedim. Güvenmem de. Şimdi ayağa kalkmalısın ki bir çıkış yolu bulalım sevgilim." dediklerine karşılık gülümserken uzanıp dudaklarını öpmüş ve ayağa kalkmıştım.
"Sanırım bir fikrim var." bakışlarım Taehyung'a değmiş ve adımlarım o tarafa yönelmişti. Taehyung da bana bakarken elinde tuttuğu defteri işaret etmiştim.
"Doktor Lee'nin günlüğü bana lazım. Bu hastanede ki en dürüst ve olayları olduğu gibi aktaran tek doktor o belki buradan kaçmak için gizli ipuçları bırakmıştır." Taehyung önce elinde ki günlüğe sonra da bana bakarken gözlerinde sorgulayıcı bir bal-kış vardı.
"Ama bunun hepsini okuduk o zaman bir ipucu görmez miydik?" elinde ki günlüğü nazikçe alırken son sayfaları açmıştım. Son sayfalar tamamen boştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madhouse\BTS
General FictionÖzel olarak seçilip bir araya toplanmış zeki gençler ve bir akıl hastanesi... Zeka,çeviklik,dayanıklılık ve cesaret... Ya ölürsün ya da buradan sağ kurtulursun... Hepinizin hayatı benim elimde ayağınızı denk alın gençler yoksa işiniz biter... Şimdi...